Geçmişten iz taşıyan
kelimeler: taşra / dışar; tüne- / dün; tok / doy-; tep- / deprem; tarla / darı;
tomur / domur domur; barış, barış- / var-; bıçkı, bıçak / biçki; bütün / bit-;
yaş / yeşil, yeşer; bekçi, bekle- / pek; epey, epeyce / iyi; anca, ancak /
onca; su / suvarmak
Türkçedeki bazı
kelimeler, tarihi gelişiminde birçok dilde olduğu gibi bazı ses değişimlerine
uğramıştır. Değişiklik önce konuşma dilinde sonra yazı dilinde olur.
Ağız-şivelerdeki bu farklar aynı zamanda lehçelerin oluşmasına zemin hazırlar.
Türkiye Türkçesinde Batı Türkçesinin geçirdiği ses değişimlerine uğramış bazı
kelimelerin arkaik (dilde kullanılmayan) şekilleri yazı dilinde karşımıza
çıkmaktadır.
Muharrem Ergin’e göre,
ses değişikliği, seste değişiklik veya gelişme şeklinde olabilir. Ses
değişikliğinde bir ses yerini yakın başka bir sese bırakır. Ses gelişmesinde
ise bir sesin yerini kendisinden türemiş başka bir sese bırakmasıdır.
Türk dili Batı ve Doğu
olmak üzere iki büyük kola, bölüme ayrılır. l/ş ve r/z ses değişmeleri esas
alınarak Batı Türkçesine lir- Türkçesi, Doğu Türkçesine şaz- Türkçesi
denmiştir.
Türkçeyi yazıdan takip
edebildiğimiz Eski Türkçe döneminde Köktürk yazı dili ile Uygur yazı dili
arasında ses farklılıkları vardır. Köktürkçede birleşik bir ses olan ñ (ny)
sesi Uygurcada ikiye ayrılır. Örneğin Göktürkçede anyıg olan kelime
Uygur n ağzında anıg, y ağzında ayıg olarak kullanılmıştır.
Göktürkçede iç sesteki
ve son sesteki - b - , - b sesleri Uygurcada –w- ve –w ye dönüşür.
Göktürkçe: eb
> Uygurca: ew
Göktürkçede: tebe
> Uygurcada tewe
Göktürkçede: ben,
biŋ > Uygurcada men, miŋ
Türkçede asıl büyük
ses değişmeleri, Orta Türkçe içinde olmuştur. Eski Türkçede edgü, adak şeklinde
olan kelimeler 11. yüzyıldan itibaren d/z/ y değişimi ile çoğu Türk şivelerinde
ayak, eygü=iyi; küçük bazı Türk topluluklarında ise adak, azak ve edgü,
ezgü şekillerine dönmüştür.
Orta Türkçe içinde en
büyük ses değişimi Eski Anadolu Türkçesinde olmuştur:
Eski Türkçe k- >Eski
Anadolu Türkçesi g-
kel- > gel- , kit-
> git- , kök > gök
Eski Türkçe t- > Eski
Anadolu Türkçesi d-
tag > dağ, til >
dil, tök- > dök
Eski Türkçe b- > Eski
Anadolu Türkçesi v-
bar- > var, bir-
> vir- > ver- , bar > var
Eski Türkçe b- > Eski
Anadolu Türkçesi p-
barmak > parmak,
büre > pire, buŋar > pınar
Eski Türkçe ė > Eski
Anadolu Türkçesi i veya i >ė veya ė > e
eyi >iyi, eşit-
>işit-, bir- > ver-, bėş > beş
Eski Türkçe ü > Eski
Anadolu Türkçesi i
düz- > diz- , büre
>pire
Eski Türkçe o > Eski
Anadolu Türkçesi u
oyan- >uyan- ,
yokaru > yukarı
Eski Türkçe ö > Eski
Anadolu Türkçesi ü
közel > güzel,
kökerçin > güvercin
Eski Türkçe ü > Eski
Anadolu Türkçesi e
törü > töre, töpü
> tepe
Eski Türkçe u > Eski
Anadolu Türkçesi a
boguz > boğaz
Eski Türkçe -g > Eski
Anadolu Türkçesi -ğ > Türkiye Türkçesi -v
kog- > koğ- >
kov-; tög- > döğ- > döv
Eski Türkçe, Eski
Anadolu Türkçesi ŋ > Türkiye Türkçesi n
biŋ- > bin- ; soŋ
> son; beŋiz > beniz
Eski Türkçe, Eski
Anadolu Türkçesi ŋ > Türkiye Türkçesi m
koŋşu > komşu;
toŋuz > domuz; köŋlek > gömlek
Türkiye Türkçesinde
hem eski şekilleri hem de değişikliğe uğramış şekilleri kullanılan kelimeler:
1. tüne- / dün
2. tok / doy
3. tep- / deprem
4. taşra / dış
5. tarla / darı
6. tomur / domur domur
7. barış, barış- / var
8. bıçkı, bıçak /
biçki
9. bütün / bit
10. yaş / yeşil, yeşer
11. bekçi , bekle- /
pek
12. epey , epeyce /
iyi
13. anca, ancak / onca
14. su / suvarmak
1.
Eski Türkçede kelime başında d- sesi bulunmaz, bu durum Çağdaş Türk Lehçelerinden Batı Türkçesi
hariç hepsinde halen devam etmektedir. Ancak 13. yüzyıl Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde
Eski Türkçe’de t- ile başlayan birçok kelimenin d- ile başladığı görülmektedir.
Ancak bu ses değişimi sistemli bir ses değişimi değildir.
t-’yi koruyanlar:
top, töre-, tepe
t-> d- değişim olanlar:
davşan, demür, dağ, de-, dil
t- ve d- ikili kullanılanlar:
taş~ daş “dış”, tolu~dolu, tavar~davar
Günümüz Türkiye Türkçesinde t-/ d- meselesinde
sistem yoktur.
t- ile başlayan kelimeler örnekler:
taş, tüken-, toplan-
d- ile başlayan kelimeler örnekler:
dışarı, düş-, dil, diken
Eski Türkçede tün=gece kelimesi ses
değişikliğine uğrayarak dün=önceki gün anlamında kullanılmaktadır.
Türkiye Türkçesinde t- gövdede kalabilir veya
kelime de- ile başlayabilir. Kelimenin tüne-/tünemek=gecelemek, uyumak için
bir dala, sırığa konmak; tabure benzeri yüksekçe yere oturmak anlamlarını
korumaya devam etmektedir. Yine aynı kökten tünek ve tünekle-/tüneklemek
halleri kullanılmaya devam edilmektedir.
Eski Türkçedeki tok ve tod- kelimelerinin Türkiye
Türkçesindeki anlamları:
Tok=açlığını gidermiş, doymuş
Doy-/doymak= İsteği kalmayıncaya kadar yemek
Önseste t- > d- değişikliği görülebilir. Eski Türkçede tep-= Basmak, ezmek, tepmek fiilinden
türemiş bir de tepre= Titremek, sarsılmak, tepremek fiili vardır. Türkiye
Türkçesinde tep- , tepki kelimeleri önses t-’yi korurken, aynı kelimeden
türemiş tepre- fiiline fiilden isim yapma eki –m getirilerek türetilmiş deprem=
Yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi veya yanardağların
püskürmesi sonucunda oluşan sarsınt, yer sarsıntısı, hareket, zelzele
anlamındadır.
Eski Türkçede taş=dış olan kelime Eski
Anadolu Türkçesinde t>d ve a>ı ses değişmeleri sonucunda dış
olmuştur ve Türkiye Türkçesinde de dış olarak kullanılmaktadır. Ancak bu
kökten türemiş taşra=Bir ülkenin başşehri veya en önemli şehirleri dışındaki
yerlerin hepsi, dışarlık kelimesi ses özelliklerini korumuştur.
Eski Türkçede tarıg= Ekin, ekilmiş saha; Darı,
hububat; Menşe, soy olan kelime Türkiye Türkçesinde önses t- > d-
değişimi ve anlam daralması ile darı= Buğdaygillerden, tohumları gereğinde
buğday yerine besin olarak kullanılan, kuraklığa dayalı bir bitki, akdarı
(panicum); Bazı bölgelerde mısır
şeklinde kullanılmaktadır. Eski Türkçede aynı kökten
tarıgla= tarla
tarlagu =tarla
tarımak= tarlayı sürmek
tarmak= pençe , tırmık; dağıtmak, parçalamak
kelimelerine rastlanmaktadır. O halde bugün
dilimizde kullandığımız darı ve tarla kelimeleri aynı kökten
gelmektedir, ancak günümüzde darı kelimesi önses değişikliğine uğramış, tarla
kelimesi ise ön sesini korumuştur.
Köktürk, Uygur ve Karahanlı metinlerinde görülmeyen
tomur kelimesi de Türkiye Türkçesinde
tomurcuk= bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride
sap veya çiçek verecek filiz
domur domur= boncuk gibi iri taneler halinde; kabarık
kabarık
gibi kullanımları ile hem d-’li hem t-’li şeklinin
yazı dilinde olduğunu göstermektedir.
Türkçede önseste v- sesi bulunmaz ama bazen b- sesi
başta korunabilir (barış). Bu durumun istisnası olarak Eski Anadolu Türkçesinde
üç kelime kökü ve bu kelime köklerinden türemiş gövdeler vardır:
bar- >var-
bir- > ver-
bar >var
b- sesinin başta korunduğu durum için barış kelimesi
örnek gösterilebilir: bar-= varmak, gitmek ve bu kökten türeyen barış=
savaşın bir anlaşma ile bitirilmesinden sonraki durum, sulh; barışma, uzlaşma,
anlaşma kelimesinin kökeni < bar-= var + (ı)ş eki. Türkçede eski bar-
kökü var- olarak kullanılır (varış=barış). Buna karşılık bar- kökünden gelen
barış türevinde b’nin olduğu gibi kaldığı göze çarpıyor.
Eski Türkçede bıç- olan fiil içindeki ç
sesinin inceltici etkisi ile biç- olmuştur. Türkiye Türkçesinde bu kökün
eski şeklinden türemiş bıçkı ve bıçak kelimeleri vardır. İlginç
olan aynı kökün kalın ve ince ünlülü iki şekline gelen aynı ekle farklı anlamda
kelime türetilmiş olmasıdır:
Bıçkı= tahta veya ağaç kesmekte kullanılan ,
karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere
Biçki= dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye
göre kesme sanatı
Eski
Türkçede büt-= bitmek olan kelime Türkiye Türkçesinde bit-
olarak kullanılmaktadır. Fakat aynı kökten –n fiilden isim yapma eki ile
türemiş olan bütün kelimesi halâ eski şeklini korumaktadır.
Eski Türkçede yaş olan kelime günümüzde halâ bu
şeklini korumaktadır, diğer kelimelerden farklı olarak bu kelimeden türemiş iki
gövde de –a- > -e- değişikliği görülmektedir:
yaş-sıl > yaşıl > yeşil, yaşar- > yeşer-
Eski Türkçede bek= sağlam, koyu (orman)
Divan-ı Lügati’t-Türk’te bek= muhkem, kavi, pek
sağlam, sıkı
Türkiye Türkçesinde önses b- > p- değişmesi ile
kelime pek= sert, katı; sağlam dayanıklı olarak zarf ve sıfat olarak
kullanılmakta, ancak aynı kökten türemiş olan bekçi = bir şeyi veya bir yeri
bekleyip korumakla görevli kimse ve bekle-/beklemek= bir iş oluncaya , biri
gelinceye kadar bir yerde kalmak; süre tanımak, acele etmemek; bir şeyi, bir
kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek kelimeleri önses b- > p-
değişikliğine uğramamış halleri ile kullanılmaktadır.
Eski Türkçede edgü >
Karahanlı Türkçesinde eygü >
Eski Anadolu Türkçesinde eyü >
Osmanlı Türkçesinde eyi >
Türkiye Türkçesinde iyi
şeklinde gelişim gösteren iyi kelimesinin Osmanlıca
dönemindeki şekli olan eyi kelimesinin ilaveli ikilemesi olan epeyi, epey= az
denemeyecek kadar, oldukça, hayli ve bu kelimenin eşitlik hâli almış şekli
olan epeyice > epeyce= oldukça, bir hayli kelimesi günümüz Türkiye
Türkçesinde dilde kullanılmaktadır.
Türkçede 3. teklik kişi zamiri ve işaret zamiri, Eski
Türkçe döneminden itibaren Osmanlıca döneminin sonlarına kadar ol biçiminde
olup, Türkçede kelime köklerinin değişmezliği kuralına aykırı olarak, çekim
sırasında kök değişikliğine uğramaktadır. Ol zamirinin Eski Anadolu Türkçesinde
hâl çekimi şu şekilde idi:
ilgi hâli:anuŋ
yükleme hâli: anı
yönelme hâli: aŋa
bulunma hâli: anda
çıkma hâli : andan
eşitlik hâli : ança, ancak
Daha sonra –l düşmesi ile çekimdeki bu değişim
ortadan kalkmıştır ve
onun, onu, ona, onda, ondan, onca şekilleri günümüzde kullanılmaktadır. Fakat Eski
Anadolu Türkçesindeki ol zamirinin eşitlik hâli olan ança ve ancak= yalnız,
sadece ; olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle; lâkin, ama, yalnız; en erken
anlamlarında kullanılır.
Köktürkçede sonu – b ile biten seb -, eb, sub,
sab gibi kelimeler, Uygurcada son sesteki –b > -w değişimi ile sew-,
ew, suw, saw şekline dönüşmüştür. Eski Anadolu Türkçesi, Çağatay ve Kıpçak
Türkçelerinde -w > -v değişimi sonucunda bu kelimelerdeki çift dudak v’leri
tek dudak v’ye dönüşmüştür. Ancak su kelimesi, Eski Anadolu Türkçesinde
sonundaki –v sesi eriyerek su haline gelmiştir. Bugün kelime su
şeklindedir. Fakat kelimenin suv biçiminden türemiş olan suvarmak = su
vermek, hayvana su içirmek kelimesi tarımda ve hayvancılıkta kullanılmaktadır.
Kaynak: Ses
Değişikliği Geçiren Kelimelerin Yazı Dilindeki Eski Şekilleri Dr. Jale ÖZTÜRK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.