Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Kiralık Konak’ı, Naim Efendi’nin
konağında nesiller arasındaki değişimin oluşturduğu sıkıntıları anlatmaktadır.
Naim Efendi torunları, damadı ve kızının Batılı tarz yaşayışlarına anlam
veremeyen, Servet Bey çocuklarının tavırları Batılı hayat tarzını onaylayan ve
onlara müdahale etmek istemeyen, torunlar Seniha-Cemil ve Cemil’in arkadaşı
Faik de Avrupai tarza özenen kişiler rolündedir. Naim Bey’in kardeşinin oğlu şair
Hakkı Celis ve Faik Seniha’yı sever. Seniha Faikle beraber olur ve Hakkı Celis
buna çok üzülür ve Çanakkale’de şehit olur. TRT tarafından filme alınan Kiralık
Konak’ta romanı da özetleyen güzel diyaloglardan…
Seniha kendi kendine: Doğduğum günden beri teneffüs ettiğim bu havadan usandım. Offf, boğuluyorum
artık. Oohh Avrupa. O güzelim aydınlık şehirleri, mutlu insanları… En büyük
talihsizliğim oralarda doğup büyümemiş olmam.
Hakkı Celis’ten Seniha’ya: Niçin ağladığımı bileceksin. Mutlaka bileceksin. Ben seni
böyle mi düşündüm? Böyle mi istedim? … Bence zavallı memleket sizlerin
dışındadır. Senin ruhundaki çöküntüyü yaratan Faik Bey'den ziyade onun Batılı
tavrı onun alafranga hasletleridir.
Seniha’dan Hakkı Celis’e: Belki de... Bunu hiç düşünmemiştim. Daima yanlış düşünen, bozuk
hesaplar yapan bir kızım. Zavallı Hakkıcığım, beni gerçek anlamda yalnız sen
sevdin. Fakat ne zaman hayatımın çirkin taraflarını göstermeye başladım; benden
nefret ettin. Nafile başını sallama. Bana karşı duyduğun hislerin hepsi
demincek gözyaşları halinde akıp gittiler. Şimdi kendini boşalmış, rahat, sakin
hissediyorsun.
Hakkı Celis Çanakkale’ye giderken: Sanat bir sunilik, şairler de bir takım suni adamlar. Şair
denen bir takım bencil insanların bir takım iç duygularını güya ruhlarında
tutuşan ıstıraplarını bize dinletmeye hiç de hakları yok. İnsan yüreğinin süngü
ucunda dolaştığı şu günlerde bile bize gündelik hayatın hurda intibalarını
süsleyip süsleyip yutturmaya çalışıyorlar. ...Ama gerçek şair biraz evliya ile
kahraman arası bir şey olmalı. Sadece kendisini değil biraz çevresini biraz
milletini yaşamalı. Size bir şey söyleyeyim mi? Sakın şairleri sevmeyin. Sonra
çok üzülürsünüz. Çünkü onlar kendi kendilerinden başka kimseyi
sevemezler.
Faik Bey’den Hakkı Celis’e: Dünyada kadın daha berbat bir mahluk var mı acaba? Şunlara
bak; sarışın, esmer, kumral... Yılanlar gibi etrafımızda kıvrana kıvrana
dolaşıyorlar. Onlara medeniyetin nısfı demişler. Ana diye kucağında yatmışız,
sevgili diye kollarımızı açmışız, karı diye evimize almışız. İşte o günden
beridir ki ne vücudumuzda rahat ne evimizde sükun ne de kollarımızda
kuvvet kalmış. Haberimiz olmaksızın bize sokulmuşlar, zehirlerini şah
damarımıza akıtıvermişler. Kaç yaşındasınız? 22. Ben sizin 18 yaşındaki
halinizi de bilirim. O yaşta nasıl sevilir. Onu sevdiniz değil mi?
Titriyorsunuz. O hiç sevilir mi? Ne kadar zaman kendisinden kaçtım. Ben
kaçtıkça o beni kovaladı. Vakta ki o benden kaçmaya başladı, o zaman da ben onu
kovaladım. Hudutları aştım. Memleketten memlekete koşuyordum. Yanına vardığımda
nefesim tıkanıyor, soluk soluğa kalıyordum. Sadece ona diyordum ki “Bırak seni
seveyim. Sen istediğini yap. İstediğini sev, istediğinle gez, dolaş. Yalnız müsaade
et daima yanında olayım. O zaman bana güldü. Güldü güldü… Benimle alay etti.
Azizim, aşk bi izzet-i nefis meselesidir. Bir gün mutlaka ondan intikamımı
alacağım.
Naim Efendi: Sapıtmışız
biz. Aklımızı yitirmişiz. Gözlerimize mil çekmişler de hiçbir şeyi göremez
olmuşuz sanki. Bir garip kumara oturmuşuz. Kumar; bilmediğimiz, anlayamadığımız
bir kumar. Kazanma şansı olmayan bildiğin batakçı kumarı... 500 yılda
kazandıklarımızı tek zarda verdik gitti.