Translate

Çarşamba, Aralık 16, 2020

Berceste Mısralar Mısra-i Bercesteler Zirve Beyitler Şah Beyitler

 

Klasik Türk şiiri olarak bilinen Divan şiirinde beyit esastır. Beyit kelime olarak ev demektir. Evi meydana getiren iki anlam kanadı ise mısradır (mısra anlam olarak kapı kanadı demektir). Beyitteki her dize bir mısradır. Bu mısralar beyitleri, beyitler gazel ve kasideleri oluşturur. Rubai, tuyug, murabba, muhammes, şarkı, terci-i bend, terkib-i bend, mesnevi gibi farklı şiir şekilleri olsa da nazım şeklinden ötürü bu beyit yapısının biraz dışında kalır.

Yüzyıllarca mısra ve beyitlerle duygularını dile getiren Klasik şiir şuarası, bazen öyle mısra veya beyitler oluşturmuşlardır ki bu mısra veya beyitler bütün şiirin önüne geçmiş ve insanların dilinde pelesenk olmuştur. Özellikle gazellerin en küçük anlamlı birimi olan bu tip mısralara mısra-i azade, bağımsız mısra, mısra-i berceste, şah mısra gibi isimler verilmiştir. 

Bir örnek vermek gerekirse Ziya Paşa'nın şu mısrası gösterilebilir:

Âyînesi iştir kişinin lafa bakılmaz   


Aslında bu mısra şu beytin bir parçasıdır:

Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

(Açıklaması: İnsanların aklının seviyesi işlerinde görülür. Kişinin lafıyla söylediklerine bakılmaz.) Ziya Paşa kısaca insanların ne söylediğine değil ne yaptığına bakmanız gerekir demektedir. Ancak görüldüğü gibi şiirin ikinci mısrası pek bilinmez. Bir beyit halindeki şiirin ilk mısrası o kadar güzel bulunmuş ve o kadar beğenilmiştir ki beytin önüne geçmiştir. İşte bu tip kullanımlara mısra-ı berceste (değeri yukarı çekilmiş mısra, seçilmiş mısra, güzel mısra) denir.


Bu bazen beyit düzeyinde olabilir. Bir gazel bir beyti gazeldeki diğer beyitlerden daha çok sevilebilir. Yine Ziya Paşa'nın şu beyti buna örnek gösterilebilir:

Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde
(Açıklaması: Onlar lafla herkese doğruyu eğriyi anlatır verir ama kendilerinde/evlerinde bin bir türlü ayıp vardır.) Şair kısaca, başkasının neyi nasıl yapacağını anlatan bazı kimselerin kendilerine veya kendi evlerine hiç bakmadıklarını söylemektedir. 
Bu bölümde mısra-i berceste veya zirve beyitlere yer verilecektir:
Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenare düşdü
Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng-sâre düşdü
 (Şeyh Galip)


(Açıklaması: Gönül şişem yine kırıldı, kenara düştü. Bu şişe nasıl dayansın ki taşlık bir yola düştü.) Şairin gönlü bir şişe gibidir ve hep kırılmaktadır. Nasıl kırılmasın ki aşk yolu taşlık bir yoldur, bu yola şişe dayanmaz..
 

"Olur insânda zebân bir iki gûş Sen dahi söyle bir ol iki hamûş (Nabi)

(Açıklama: İnsanda bir dil, iki kulak vardır. Öyleyse sen de bir söyle, iki sus.) Allah, insana iki kulak bir dili insan bir konuşsun iki dinlesin diye vermiştir diyor şair.


Nâm u nişâne kalmadı fasl-ı bahârdan
Düşdi çemende berk-i dıraht itibârdan
(Baki)

(Açıklama: Bahar zamanından iz-eser kalmadı. Bahçede ağaç yaprakları itibardan düştü.)

Arz-ı hâl etmeye cânâ seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam. (Şair Selikî-16. yüzyıl)


Yusuf dahi olsan düşürürler seni çağa
Ebna-yı zamanın işi ihvana cefadır (Haşimi)
( Zamanın insanların işi dosta eziyet etmektir. Hazret-i  Yusuf bile olsan seni kuyuya düşürürler.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.