Translate

Perşembe, Ekim 31, 2024

Küfürsüz Sokaklar

 

Merhaba. Kimler sokakta yüksek sesle küfrediyor? Kaç kişi sokakta yanından geçerken küfreden insandan memnun? Kim anasına, bacısına, eşine, çocuğuna küfredilmesinden hoşlanır? Peki kimler başkasının anasına bacısına veya herhangi bir yakına küfrediyor? Gelin bugün sizlerle küfür etmeden duygularını ifade edememek veya daha doğru bir tanımla küfretmeden duygularını ifade etmeyi konuşalım.

İnsanların temel duygularını mutluluk, üzüntü, korku, iğrenme, öfke ve şaşkınlık oluşturuyor. Gün içinde bunlardan biri hissedildiğinde insanlar farklı şekillerde tepkilerini dile getiriyor. Olumsuz bir yolu da olsa küfretmek de tepkilerini dile getirmenin bir yöntemi. Ekranlarda küfretmek özendirilse de aslında küfretmek duyguları ifade etmenin en sağlıklı ve etkili yolu değil. Küfrederek duyguları ifade etmek biraz da olumsuzun övülmesiyle yaygınlık kazanıyor. Birisi küfrettiğinde Kardeşim sen ne yapıyorsun? dense veya hoşnutsuzluk bir şekilde karşı tarafa hissettirilse kaç kişi küfretmeye devam edebilir?

Küfreden kişinin, karşısındaki kişiyi incittiğini, muhatabıyla ilişkilerini zedelediğini bilmesi gerekir. Kim kendisine küfredildiğinde mutlu olur ki? Eğer bundan mutluluk duyan varsa küfreden kendisine küfredildiğinde niye kızar ki?

Küfredenin, karşısındaki kişinin yanında değeri nedir sizce? İnsanlar, küfreden kişiden belki korkar belki başka sebepten küfreden kişiye tepkisini dile getiremez ama bilinmesi gereken kimsenin bu olumsuz havayı koklamak istemeyeceğidir. Bazıları şöyle diyebilir: Ben küfredilmesinden, küfretmekten hoşlanıyorum. Hatta Ben iki lafın birisinde küfrederim. şeklinde avuntu veya övüntü cümleleri kurabilir. Onlara ne söylenebilir ki? Soğan yersen ağzın soğan kokar, sarımsak yersen sarımsak kokar. Belki gül suyuyla ağzını temizlemeyi deneyebilirsin.

Küfredenlerin bir savunması da “Alışmışım.” gibi saçma bir düşünce olabilir. İstersen antrenman yaparak güzelliklere de alışabilirsin. Seçim senin. İradeni niçin kullanacağına kendin karar ver.

Küfredenlerin bir de tik dedikleri bir hastalık var. Aslında burada tik sahibi kadar onu teşvik eden veya tik’i olumlayan insanların da suçu ve rolü var bu davranışta. Köyün delisini iyice dellendirecek hareketler yapıp sonrasında onu suçlamak gibi bir durum bu. Tik sahibi duygularını ifade edecek güzel yollar bulmalı, tik’e sebep olan da kendini frenlemeli bu durumda. Küfreden de küfre sebep olan da sorumlu burada. İnsanların tik’iyle uğraşanlara sormak gerekir: Bunun sana ne faydası var? Git ve kendine başka bir eğlence bul dostum.

 Hepimiz için zaman zaman güçlü duygularla boğuşmak hayatın doğal bir parçası. Bu duyguları ifade ederken küfretmek normal sayıldığında problem başlıyor. Sanki normal olan küfretmekmiş de küfretmeyenler bu kültürün dışında kalmış havası oluşuyor. Olumsuz kültür ögeleri olabilir ama adı üstünde olumsuz kültür ögesi. Küfretmek olumlu ve güzel bir davranış olsaydı okullarda eğitimin bir parçası olurdu. Hemen ilk derste küfür öğretilmeye başlanırdı ve epey ilgi çekerdi. Nasılsa alıcısı çok.

Çocuğunun küfretmesini istemeyen anne ya da baba işe kendisinden başlasın. Anne ve babasının küfretmesinden rahatsız olan kişi de aynı yolu izleyebilir. Evet başkasının davranışını değiştiremeyebiliriz ama kendi davranışımızı değiştirirsek belki ortamın havası biraz daha güzelleşir.

Sinirli misin? Neye sinirlendiğini güzelce ifade et. Seni üzeni tarif et ve kelimelerini seçerek konuş ki ortamın havası kirlenmesin. Bazı duyguları ilk defa sen yaşıyormuşsun gibi abartılı tavırları bırak. Ne yaşamış olabilirsin ki? Sen sanıyor musun küfretmeyen kişi senin yaşadıklarının benzerlerini yaşamıyor? Hadi canım sen de… Say yaşadıklarını. Bunları küfretmeyen insanlar da yaşıyor. Bu kafa, sen benim kim olduğumu biliyor musun kafası. Kim olacaksın, benim gibi bir insanoğlu. Ötesi yok. Bırak bu arabesk tavırları. İrade ve idare sende, suçlu başkası. Yok öyle. Sorumlu sensin.

Kendisini ve çevresini küfürlerle rahatsız eden ve bunu bir yetenekmiş gibi sunan arkadaşlara hatırlatmak gerekir: Duyguları zirvede yaşayan bir sen yoksun. Herkes bazen hayran olur, eğlenir, kaygılanır, korkar, büyülenir, kıskanır, heyecanlanır, dehşete kapılır, neşelenir, özler, hüzünlenir, beğenir. Ne var bunda? İlk defa sen mi beceriksizlik yaptın? Dünyada ilk canı sıkılan sen değilsin. Bu arada bil bakalım kim? Bilemedin mi? Hemen sinirlenme, ellerini başının üstüne koy sakince düşün.

Bir söz de; bir kişi, sanatçı, meşhur küfrettiğinde gülüp geçenlere… Birinin küfretmesinden rahatsız mısın? Bunu belirt. En kötü ihtimalle yüzünü ekşit. Küfredenin yüzü kızarmayacak ama sen duygularını ifade etmekten çekineceksin! Olmaz öyle şey! Kişisel sorumluluklarından kaçarak toplumsal yarayı iyileştiremezsin. Komedyen komedyenliğini küfretmeden yapsın. Beceremiyorsa da bıraksın.

Son söz. Heeey, küfreden kişi! Kendini ifade etmenin sanatsal yollarını bul da auranı, ortamı, toplumu kirletme. Nezaketini koru da küfürsüz bir sokakta, huzurlu bir bahar ülkesine beraber yolculuk yapalım.