28
Dul annelerin haylaz
çocukları vardır; sandıkları kırarlar, paraları çalarlar, bohçaları aşırıp
Yahudi’ye satarlar ve sonra korkup sokak sokak kaçarlar… Galiba foyanız ortaya
çıktı, yakanız ele geçecek, ziyankar evlatlar nereye?
Vurdular, kırdılar, yakdılar,
yıkdılar; asdılar, kesdiler; kasdılar, kavurdular; nihayet leşimizi meydanlara
sererek yılan gibi kaçtılar; memlekete düşmanları sokarak üstümüzden aştılar…
Eli sopalı, beli palalı,
gözü kanlı paşalar damdan dama nereye?
O zamanlar kalemler kırık,
gözler yumuk, boyunlar eyili, ağızlar kilitliydi.”gel!” diyordunuz, halk
karnını yerde sürüyerek ezile bezile konuşuyor, ayaklarınızın altına sokulup
tir tir titriyordu.”git!” diyordunuz, kapıya kendini dar atıyor, merdivenleri
dörder dörder atlayarak canını güç kurtarıyordu. Siz nazır değildiniz, dere
beyliği yaptınız… Siz amir olmadınız, sergerdelik ettiniz… Siz valilik
yapmadınız, ases başılık ettiniz … Efelere taş çıkardınız; zorbalara parmak
ısırttırdınız; Çakıcıya rahmet okuttunuz , Kabakçıyı gölgede bıraktınız… Biraz
daha geçseydi evliya diye “Patrona”lara türbe kurup başlarında kandil
yakacaktık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.