Divan
şairleri şiirlerinde içki meclislerini çok çeşitli hayaller etrafında anlatır.
Peki şairlerin de devam ettiği bu meclisler acaba nasıldı? Ne yenir, ne
içilirdi? Adetler nasıldı?
…Seydi
Ali Çelebi’ye gelince, seferde olmadığı zamanlar, Galata’daki konağı
misafirlerle dolar boşalırdı. Yetim Ali, Sabuhi gibi şairler başta olmak üzere
kalabalık bir şair topluluğu konağındaki sohbetlere, içki meclislerine
katılırlardı. Bu zevki ve safa içindeki hayatı Kaptan tayin edilip Basra’ya
gidinceye kadar böylece devam etmiştir. Büyük memurların, zengin şahısların
konaklarında toplanan içki meclislerinin bir usulü, adabı vardı.
…Önce,
bu meclislerde hoş-sohbet, güzel sesli, saz çalanların bulunması şarttı. Meclis
kızışmadan ve sohbet koyulmadan, kadeh kadeh içip kendinden geçmek, olur olmaz
sözler söylemek veya susup oturmak zarafete uymaz ayıp sayılırdı. Herkesin yavaş
yavaş keyfini bulduğu sırada, meclis reisi tarafından emektar hizmetkârlara da
kadeh verilmesi adetti.
Bu
içki meclislerine kebablar, kavurmalar, ekşili çorba, köfteler, her çeşit deniz
mahsulü; balık, İstakoz, istiridye ve midye gibi yiyecekler yaraşır, ağır yağlı
yemekler, börekler uygun düşmezdi. Ayrıca fındık fıstık, kavrulmuş badem, balık
yumurtası, hayvar, kurutulmuş etler, mevsimine göre çeşitli meyvalar yenirdi.
Meclisi
süslemek için vazolar içinde çiçekler, eğer mevsimi ise gül bulundurmak mutlaka
lüzumluydu.
Bu
şahısların evlerinin dışında şairlerin de kendi aralarında toplantıları olurdu.
Aşık Çelebi, Sultun Bayezid II’ye kaside sunup, Manisa’da Şehzade Mehmed’in yanına
dönmekte olan Necati Bey’in de hazır bulunduğu böyle bir meclisi anlatmıştır.
Devri şairlerinden Nesihi, Sun’i, R evani, Ferruhi, Ahi ve Aşık Çelebinin
bulunduğu bu mecliste şarap içilip şiirler okunurken Hallaç Zati denilen bir
şair gelmiş. Bunun da mahlası Z atidir diye alay için methetmişler. Necati Bey,
yeni geleni tanımadığı için “şairlerini dinleyelim” demiş. Şiirler okununca
Necati Bey yerinden fırlayarak “bre küstah, edepsiz, bu sermaye ile Z ati’nin
karşısına çıkıp boş ölçüşmek ne haddine. Eğer padişah asitanından dönmüş
olmasaydım, bir mahlasda kudretli bir şair varken, bazı küstah ve mukallidlerin
aynı mahlasla şiir söylemelerini yasaklaması için bir kaside yazar takdim
ederdim” diyerek Hallaç Zati’yi meclisden kovmuştur.
Kaynak: Divan Haluk İpekten,
Edebiyatında Edebi Muhitler, İstanbul, MEB Yayınları, 1996, s. 229-254
(Şairlerin Toplantı Yerleri: Şuara Meclisleri, Dükkanlar, Meyhaneler)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.