Sadra şifa bir yazı: Sadr, sadrazam,
sadrgah, sadrazam, sadreyn nedir, ne demek?
Bu yazıda “sadr” kelimesinin
etrafında dönen kelimelere ve bu içinde “sadr” kelimesini geçtiği metinlere yer
verilecektir.
Sadr (صدر) kelimesi Arapça bir kelimedir. Göğüs, yürek, sine,
kalp, ön, baş, başkan, reis, ileri; her şeyin öncesi ve başlangıcının en iyisi;
oturulacak yerlerin en iyisi, başköşe; meclisin önü ve muteber yeri, reisin
oturduğu yer; rücu; aruz kalıbı, gibi
anlamlara gelir.
Sadr kelimesinden türeyen sadriye ve
sadri de göğüsle ilgili, göğse ait, anneye nisbetle çocuk, çocuğun annesiyle
bağı gibi anlamlara gelir.
A’zam, kelimesi de Arapça “en büyük” anlamında
ism-i tafdil bir kelimedir. Sadr-ı azam tamlaması da tarihi olarak Osmanlı
Devleti’nde başbakan, vezir-i azam, veziriazam, sadır gibi anlamlara gelir.
Kelime olarak “vezirlerin en büyük, başvezir” anlamına gelir. Osmanlı’nın
merkezinde, kalbinde, sadarette, sadrazamlık makamında padişahtan sonra en
büyük rütbeye haiz kimse için kullanılan bu unvan, sadr-nişin/sadrnişin, sadr-ı
ali/sadrıali gibi kelimelerle de kullanılmıştır. Sadr, bir toplantıda baş
sedirde oturan (sadrnişin), vezirleri ve vekillerin başkanı, reisi (sadrıali,
sadrazam) kelimelerinden başka sadreyn kelimesiyle kullanılınca Rumeli ve
Anadolu kazaskerliği (sadr-ı Rumeli, sadr-ı Anadolu) anlamına gelir. Sadr-ı
İslam veya sadrıislam, Osmanlı aynı zamanda Halifelik/Hilafet makamını temsil
ettiği için yine baş vezir/başvezir, padişahın vekili, başvekil anlamlarında
kullanılmıştır.
Ay, güneş, yıldızlar için
kullanılan mısbah-misbah ism-i aleti; kandil, çıra, meşale, lamba, aydınlatma
cihazı, ışık, çerağ anlamlarındadır. Hazret-i Peygamber için kullanılan mısbah-ı
sadr veya misbah-ı sadr (misbahısadr, mısbahısadr) kelimeleri mecazen sabah
gibi hoş, latif, kuvvetli aydınlık veren, nur saçan lamba anlamlarında
kullanılır.
Misbah-ı sadr/misbah-ı sadr (gönül
yüzgeci), benatü’s-sadr ise (endişe anlamlarında kullanılan tamlamalardır.
Yeniçeri Ocağında yeniçeri ağasından sonra gelen en yüksek makamdaki subay veya
zengin kimselerin, devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan birtakım işleri gören
kahya anlamındaki kethüda kelimesiyle kurulan kethüda-yı sadr-ı ali, sadaret
kethüdası, yüksek rütbeli kişilerin hizmetini gören kişi anlamlarında
kullanılır.
Sadr ismi ve Farsça yer ismi yapan
“-gah” sonekiyle sadrgah, sadr-gah olarak kullanılan kelime ise tam orta yer,
en mühim yer anlamlarındadır.
Sadr kelimesi Türkçede iki deyimde
kullanılır. İlki safa-yı sadr/safayısadrdır. Gönül şenliği anlamında kullanılan
tamlama, kalbin itminanı, sevinç ve meserret üzere olması manasına gelir. “İşe
yaramak, (gönlü) rahatlatmak, ferahlatmak” anlamındaki sadra şifa kelime grubu
günümüzde zaman zaman kullanılmaktadır: "Reha
Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler
öğrenemedim." - O. C. Kaygılı
En başta oturma, başa geçme,
öğretmek, yücelik talep etmek, yükseklik ve ululuk istemek anlamlarında ve
sadr’dan türemeş tasaddur/tasaddür kelimesinin bir şiirde kullanımına örnek
olarak Hazret-i Ömer’in Hazret-i Ebubekir’den sonra Hazret-i Peygamber’in
makamına geçişinin anlatıldığı bölüm verilebilir:
Resulün sadrına kıldı tasaddur
Makamıdur ulu’l-ahlama ba’is
Sadr kelimesinin geçtiği şiir ve
metinlere birkaç örnek:
Hıdiva davera sadra hudavenda
felek-kadra
Eya mesned-tıraz-ı Asafi-destur-ı
Cem-paye (Sünbülzade Vehbi)
Getürüp devlet ile sadra yine
Eyledi özr-i kusurun izhar (Cevri)
Hem bu tarih ile her gah duasın ide
halk
Geçdi sadra ola Hak yaver-i Ahmed
Paşa (Sene 1056-Cevri)
Hidiva asuman-kadra müşira davera
sadra
Eya zat-ı şerifi nüsha-i ikbalin
unvanı (Koca Ragıp Paşa)
Salını salını girdi içeri
Sadra geçdi naz ile hem ol peri (Mahzenü'l-Esrâr
(Dâfi'ü'l-Hüzn)
Geçüp o sadra bu hayru’l-halef dahi
buldı
Kemal-i kadr u şeref izdiyad-ı
izzet-i zat (Cevri)
Nice tazim ile sadra geçirdi
Gülabi şerbet i sükker içirdi (Aşık
Paşa Mevlid)
Unudur tumturak-ı cam-ı Cemle bezm-i
Cemşidi
Benüm meyhane sadrından görenler
hürmetüm cana (Vusuli)
Ekabir-i şuara meclisinde sadra geçüp
Belige besdür adamlık bu kale-i
mensuc (Beliğ Mehmed Emin Divanı)
Muhammedi alup eve varasun
Evün sadruna anı giçüresün (Aşık Paşa
Mevlidi)
Aceb mi hatem olsa enbiyaya
Eali sonra varır sadra ekser
(Risale-i Mimariye)
Ne amel kılup bu kadre irdünüz
Kankı safdan işbu sadra irdünüz
(Mantıku’t-Tayr-Gülşehri)
Cihan turdukça tur sadrında zevk u
şevk sıhhatle
Hüda çirk-ab-ı gamdan cism-i pakin
eylesin tanzif (Şeref Hanım)
Sadrumun zahmına gel merhem ur ey yar
didüm
Sinemi hançer ile san ki didüm yar
sana (Zati)
Ki idüp anlara teşbih o sadr-arayı
Eylemem bihude tazyi-i midad u erkam
(Nabi)
Aldı bunun selamunı ol heman
Sadra geçürdi buları bi’t-tamam (Aşık
Paşa Mevlidi)
Görmemiş çeşm-i felek mislini asla
ebedi
Hublar sadra geçürse nola ol
serv-kadi (Enderunlu Hamid)
Esrar-ı ehl-i sadra dahi vakıf olmadı
Akl-ı beşer ki mevkifidür bab-ı bab-ı
bahs (Hamdi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.