İslamiyetten Önce Türklerde Aile ve Kutadgu Bilig'de Türk Ailesi
Murat Öztürk
Giriş
İlk insanın yaratılışından bugüne kadar, bugünkü bilgilerimize dayanarak, insanın hiç bir zaman yalnız yaşamadığını söyleyebiliriz. İnsanın doğası gereği ortaya çıkan başka insanlarla birlikte yaşama güdüsü neticesinde, toplum adını verdiğimiz sosyal yapı ortaya çıkmıştır. Toplum da, temel yapı taşı olan ailelerin birleşimi ile oluşmuştur.
İslam Öncesi Türk Ailesi (Oğuş)
Eski Türk ailesi ataerkil bir yapıda görülse de bu, Roma veya Yahudi toplumlarındaki gibi aile reisinin mutlak otoritesine dayanan bir mülkiyet ilişkisi değildir. Ziya Gökalp bu yapıyı "Pederi Aile" olarak adlandırmıştır.
Yapısal Özellikler
- Çekirdek Aile: Türklerde genel olarak çekirdek aile tipinin görüldüğünü söylemek akla daha yatkındır. Yeni evlenenler kendi "Ak Ev"lerini kurarlardı.
- Kan Esası: Akrabalık kan esasına dayanırdı. Türk dilindeki akrabalık terimlerinin çeşitliliği bu bağın gücünün delilidir.
- Eşitlik: Ailede herkesin söz hakkı ve mirasta pay hakkı bulunmaktaydı.
Kutadgu Bilig'de Evlilik ve Aile
Belgeden Aynen Aktarılan Metin:
"İnsan evlenmeli ve birçok çoluk çocuk sahibi olmalıdır. Evlatsızdır demek, insan için bir hakarettir. İnsanların seçkini ne der, dinle: Neslin kesilmemesinin çaresi kadındır. Evlatsız insan, ölürken pişmanlığını ikrar etti ve: Ey benden sonra gelen sen; çoluk çocuk sahibi ol, dedi. Öldükten sonra evladı kalan bir baba için yaşamıyor denilemez. Evlatsız insanın, ölünce nesli kesilir; dünyadan adı silinir ve yeri boş kalır."
Kutadgu Bilig'de Çocuk Terbiyesi
Belgeden Aynen Aktarılan Metin:
"Baba oğlunun yetişmesi için emek sarf ederse, oğlu o terbiye altında, iyi olarak yetişebilir. Baba çocuğunu sıkı bir terbiye altında yetiştirirse, annesi ve babası bundan dolayı saadet duyar. Eğer onu sıkı bir terbiye altında yetiştirecek biri bulunmazsa, o çocuk heder olur; sen artık ondan ümidini kes. Çocuk babası alim ve zeki ise oğluna daima sıkı bir terbiye vermeli. Tecrübeli, yaşını başını almış ve çocuk sahibi insan ne der, dinle: Kimin çocukları naz içinde yetiştirilirse, o kimseye ağlamak düşer; keder ona mukadderdir. Baba çocuğunu küçüklüğünde başıboş bırakırsa, kabahat çocukta değil babadadır. Çocukların tavrı, hareketi kötü ise, o kötülüğü baba yapmıştır; çocuğu iyi olmaktan mahrum eden odur. Çocuklara fazilet ve bilgi öğretmeli ki; onlar iyi ve güzel yetişsinler. Oğul-kız küçüklükte ne öğrenirse, yaşlanıp, ölünceye kadar onu unutmaz."
Kadının Yeri
Türk toplumunda kadın bir tabu değil, erkeğin tamamlayıcısıydı. Siyasi, askeri ve sosyal hayatın her alanında erkekle birlikteydi.
Siyasi Güç
Hun Kraliçesi Yen-Chih'in görüşünü kabul eden Mao-tun'un kuşatmayı gevşetmesi, Türklerin kadına verdiği değeri gösteren değerli bir örnektir.
Protokol
Avrupa Hunlarında Arıkan ve Uygurlarda kağanın kızının elçi heyetlerini kabul etmesi, kadının devlet yönetimindeki aktif yerini kanıtlar.
Sonuç
Güçlü aile yapısı, değişikliklere dirençli, asimile olmayan toplum demektir. Kendisini koruyabilen toplum da güçlü devlet demektir. Yüzyıllardır kendine has, insancıl aile yapısıyla tarihin baş aktörlerinden olan Türk milleti, bugün atalarımızın aile hayatlarını, birbirlerine verdikleri değeri ve özverilerini örnek almalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.