Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonra Doğu ve Batı Türkçesiyle birçok edebi ürün ortaya konmuştur. İlk dönem İslami ürünlerden sonra Osmanlı Devleti'ye aynı çağlarda Çağatay, Harezm ve Azeri sahalarında Türkler kendi dilleriyle edebi mahsuller ortaya koymuşlardır. Sadece Osmanlı Devleti değil öncesinde de ve yine aynı şekilde Osmanlı ile aynı zamanda beyliklerde de Türkçler kendi edebiyatlarını oluşturmaya devam etmiştir. Batı Türkçesinin bir kolu olarak daha çok Osmanlı Devleti ve öncesinde oluşturulan edebiyat bugün daha çok Divan Edebiyatı olarak bilinmektedir. Ancak bu isim dahil bu edebiyata verilen isimler bugün hala tartışmalıdır. Divan edebiyatına verilen diğer isimler ve açıklamaları şöyle özetlemek mümkündür:
Çağatay, Hârezm, Hakanî ve Azerî edebiyatında aynı dönemde mahsul veren edebiyat da bu adlandırmanın içinde olması lazım
Divan Edebiyatı:
Şairler şiirlerini divan denen kitaplarda topladıkları ve divanlarda/meclislerde şiirlerini okudukları için bu ad verilmiştir. Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem'in bulduğu bir isimdir. En çok kullanılan ve tercih edilen isimlerin başında gelir.
Yüksek Zümre Edebiyatı:
Alim, şeyh, müderris, dersiam, padişah, paşaların şiir yazmasından ötürü bu isim verilmiştir. Ancak türbedardan kadıya, şekerciden helvacıya birçok divan şairi olduğu için bu başlık eksik bulunmuştur.
Klasik Türk Edebiyatı:
Fuat Köprülü tarafından verilen isim olsa da divan şiirin veya edebiyatının dini içerikli yönleri nedeniyle itiraz edenler olmuştur.
Kadim Türk Edebiyatı:
Kadim eski demektir. Eski Türk Edebiyatı ifadesi çok geniştir. Oysa divan şiiri Batı Türkçesinin devamı olarak 13-19 yüzyıllarda ürün vermiş bir edebiyattır.
Skolastik Türk Edebiyatı:
Skolastik, köhnemiş ve eskimiş, eskilerde kalmış, Ortaçağ'da kalmış gibi anlamlarıyla divan şiirini küçümsemek isteyenlerce kullanılan bir adlandırmadır. Skolastik ifadesiyle Osmanlı şiirinin dogmatik, akıl ve bilimden uzak gibi olduğu ima edilir.
Saray Edebiyatı:
Divan şiirinin bazı şairleri; padişah, şehzade veya saray çevresindendir. Bu yüzden saray ifadesi kullanılmışsa da 3000 civarı şairin birçoğu taşrada, Anadolu'da, Anadolu'nun ücra şehirlerinden hayatlarına devam ettirdiği için divan şiirini ifade etmekten uzak kalmıştır.
Enderun Edebiyatı:
Devlet idaresinde yer alacak kişilerin yetiştirildiği enderun mekteplerinde yetişen kişilerin bazıları aynı zamanda divan şairidir. Bundan hareketle bu isimlendirme yapılmıştır. Bu ifade, Bursa, Amasya, Manisa, Kütahya, Urfa'da yetişen şairleri dışarıda tutmaktadır.
Medrese Edebiyatı:
Medreselerde dini ilimlerin yanında, belagat ilmi ve diğer müspet ilimler de öğretilmiştir. Medrese eğitimi görmüş ve şiirin beyan, bedii ve meani bölümlerinden haberdar şairlerin varlığı dolayısıyla bu isimlendirme yapılmıştır.
Osmanlı Şiiri:
Osmanlı döneminde edebiyat sadece şiirden ibaret değildi. Nesir- düz yazı örneği birçok eser bu dönemde yazılmıştı. Sinan Paşa, Evliya Çelebi, Peçevi, Katip Çelebi gibi onlarca isim şiir dışında edebi ürün vermiştir.
Osmanlı Edebiyatı:
Osmanlı Devleti sınırları içinde ve dışında Türkçe şiir yazan bütün şairleri kapsayan bir isim değildir. Tıpkı Osmanlı şairleri gibi ama Osmanlı sahasının dışında şairler bu tanımın dışında kalmaktadır.
Eski Türk Edebiyatı:
Kadim Türk Edebiyatı başlığıyla benzerdir. Göktürk, Uygur, Karahanlı, Selçuklu, Anadolu Selçuklu dönemlerinden oluşturulan edebiyatlar da bu edebiyatın içinde değerlendirilebileceği için eksik bir isimlendirme olarak kalmıştır.
Havas Edebiyatı:
Seçkin, soylu edebiyatı anlamında kullanılır. Bu ifade seçkin olmayanların divan şiirine katkısı olmadığını ifade edeceği için eksiktir.
İslamî Türk Edebiyatı:
Türklerin İslamiyet'i kabulünden sonra Osmanlı sahasında olmayan edebiyatlar ve divan şiiri içinde İslami olmayan unsurlar bu tanımı yetersiz kılmaktadır.
Ümmet Çağı Türk Edebiyatı:
Osmanlı Devleti sınırları içinde İslam ümmeti içinde olmayan birçok millet vardır. Ayrıca divan şiiri sadece dini konuları içine alan bir edebiyat değildir. Aşk hikayelerinden somuna, arpadan eşeğin başından geçenlere kadar birçok konu bu şiire konu olmuştur.
Elit Edebiyatı:
Havas edebiyatı tanımıyla benzerdir. Elitlerin, seçkinlerin, soyluların oluşturduğu edebiyatın/şiirin dışında kalanları anlatmaktan uzak bir tanımlamadır.
Kapıkulu Edebiyatı:
Saraya bağlı, kendi iradeleri olmayan, sormayan-sorgulamayan, skolastik-dogmatik insanların oluşturduğu bir edebiyat kast edilir. Bu genellemenin hilafına devleti ve yöneticileri ağır biçimde eleştiren yüzlerce şiiri basit bir araştırmaya bulmak mümkündür.
Dînî Edebiyat: Din dışında konuları işleyen yüzlerce şiir ve nesir bu tanımı eksik bırakır. Bir seyahat yazısı, bir tıp kitabı, bir yemek tarifi kitabı bu dönem edebiyatı içinde kolaylıkla kendine yer bulmaktadır.