Osmanlı Türkçesi veya Osmanlıca diye bilinen dönemde başta Arapça ve Farsça olmak üzere farklı dillerden çok sayıda kelime, kavram ve yapı Türkçeye geçmiştir.
Türkçede sıfat ve isim tamlamaları şu şekilde kurulabilir:
ulvi alem: sıfat tamlaması
aşk pazarı: belirtisiz isim tamlaması
aşkın celladı: belirtili isim tamlaması
Ancak bu tamlamaları Arapça ve Farsça yapılarla da kurmak mümkündür. Birçok metinden bunların örneklerini görmek mümkündür. Farsçadan alınan yapıyla bu tamlamaları kurmak için izafet kesresi, Arapçadan alınan yapılar için genel olarak elif-lam (ال) iki kelime arasına koymak gerekir.
İzafet kesresi kısaca, isim ve sıfat tamlamalarını Farsça yapıda kurmak istendiğinde kullanılan dil bilgisi unsuruna denir. Burada bilinmesi gereken husus, Farsça ve Arapça yapılarda Türkçenin tersine önce tamlanan sonra tamlanan gelir. Bu durumda iki kelimenin yerini değiştirmek gerekir. Yukarıdaki örnekleri bu yeni hale uygun şöyle yazabiliriz:
alem-i ulvi: sıfat tamlaması (ulvi alem-yüce alem)
bazar-ı aşk: belirtisiz isim tamlaması (aşk pazarı)
cellad-ı aşk: belirtili isim tamlaması (aşkın celladı)
İzafet kesresi iki kelime arasına kelimenin ünlülerini dikkate alınarak -i, -ı şeklinde konur. Kelimenin son harfi ünlü ile biterse bu durumda -yı, -yi şekilleri kullanılır. Örnek
can-ı canan: sevgilinin canı
derya-yı aşk: aşk deryası
İzafet temelde anlamı yakın etmek, iki kelimeyi karıştırmak, terkib etmek, terkip oluşturmak anlamlarına gelir ve Türkçede olduğu gibi iki kelime arasında anlam ilişkisi kurar.
İzafet kesresinin yuvarlaklaşması nasıl olur?
İzafet kesresi çoğu zaman -i, ı veya -yi, -yı şeklinde kelimelere gelir. Ancak bazı metinlerde bu dar ı ve i harfleri yerine yuvarlak harfler u ve ü kullanılır. Bu durumda dar ünlü yuvarlaklaşmış olur. Örnek:
ab-ı hayvan yerine ab-u hayvan
ilm-i tıp yerine ilm-ü tıp
sahib-i esrar yerine sahib-ü esrar