Translate

Pazartesi, Temmuz 04, 2022

Helvacı Güzeli Masalının Özeti

 

Helvacı Güzeli 

Masal  bir  oğlu  ve  bir  de  kızı  olan  babanın  kızının  başından  geçen  olayları anlatmaktadır. Baba, kızını kendi gözünden bile sakınır, hiçbir yere göndermez, sokağa  bile çıkartmaz. Bir gün kızın babası oğlu ile birlikte Hicaz’a gitmeye karar verir. Kızına  tembihlerde bulunarak kimseye kapıyı açmamasını, dışarı işlerini ise komşuları olan  mahalle camisi müezzininin yapacağını söyler. Bir gün cami müezzini minarede ezan  okurken, bahçede kendisine emanet edilen kızı görür. O anda aklı başından giden müezzin  ne dediğini, ne okuduğunu şaşırır. Kızı elde etmek için bir plan yapar ve komşusu olan  bohçacı  kadından  yardım  ister.  Bohçacı  kadına  kese  kese  altın  vererek  kızı  evden  çıkartmasını ve önceden kiraladığı hamama getirtmesini söyler. Bohçacı kadın kızın  evine gider, kız her ne kadar evden çıkmak istemese de kızın aklına bir şekilde girerek  yeni açılan hamama bütün mahalledeki genç kızların geleceğini söyler ve kızı hamama  götürmeye ikna eder.  Kızı alıp hamama götüren bohçacı kadın bir bahane bulup gizlice  oradan ayrılır. Kız hamamın içinde mahallenin müezzinini görür. Ağzı yayılmış bir  şekilde sırıtarak sinsi bir bakışla kıza bakmaktadır. Kız olan biteni, içine düştüğü oyunu  hemen anlar. Olan bitenin farkında değilmişçesine müezzin efendiye sen şu kurnanın  başına otur önce ben seni yıkayayım sonra sen beni yıkarsın der. Müezzinin başına bolca  sabun sürüp köpürtür ve o köpükleri yüzüne iyice yayar. Kız hemen yerinden ayrılarak  hamamdaki  bütün  kurnalardaki  suyu  boşaltıp  muslukların  ağızlarını  bezle  tıkar.  Hamamdaki nalınları bir peştamalın içine koyarak müezzinin yanına gidip adamın başına,  sırtına, neresine denk geldiyse vurmaya başlar. Müezzin dayak yemekten yere düşerek  bayılır. Kız oradan uzaklaşarak evine gider. Bir süre sonra uyanan müezzin el yardımıyla  hamamda su arayarak yanan gözündeki köpükleri silmek ister ama hiçbir yerde bir damla  su bulamaz. Onu bu halde bulan hamamcı olan bitene anlam veremese de müezzinin  başına su dökerek onun gözlerini temizleyip evine gönderir. Müezzin bir hafta boyunca  yediği dayak yüzünden evde yorgan döşek yatar. Hem kızdan öcünü almak hem de  suçunu örtmek için kızın babasına bir mektup yazarak kızının kötü yola düştüğü söyler.  Mektubu alan kızın babası oğluna mektupta yazılanları okur ve eve geri dönerek kız  kardeşinin başını kesmesini, kanlı gömleğini kendisine getirmesini söyler. Kız kardeşini  çok seven oğlan, bu habere inanmak istemez ama babasına da karşı çıkamadığı için at  binerek geri döner. Mahallede ne kadar komşusu varsa kapı kapı dolaşarak olayı sorup  soruşturur. Bütün komşular, kız kardeşinin kapıdan dışarı adım bile atmadığını söyleyince kız kardeşinin namusuna iftira atıldığını anlar. Eve varıp kız kardeşiyle hasret giderdikten  sonra kardeşine, babasının da yolda olduğunu söyleyerek onu karşılamaya gidelim der.  Issız  bir  yere  gelince  oğlan  kız  kardeşine  olan  biteni  anlatır.  Kız  babasının  böyle  düşünmesine çok üzülür. Oğlan bir köpek yavrusu öldürerek kanını kızın gömleğine  bulaştırıp babasına götüreceğini söyler. Kız kardeşine de buralardan uzaklaşmasını ve bir  daha buralara gelmemesini söyler. Kız dağlarda döne dolaşa bir pınarın başına gelir ve  oradan su içer. Akşam olduğu için yırtıcı hayvanlardan korunmak amacıyla pınarın  başındaki ağacın tepesine çıkıp orada dinlenir. O memleketin padişahının oğlu o gün  avlanmak için oralarda dolaşır. Pınarın başına gelince ağaçtaki kızın görüntüsünü suyun  içinde görür. Başını kaldırıp yukarı bakınca ağaçtaki kızı görür ve oracıkta kıza vurulur.  Kızı alıp saraya götürerek babasından evlenmek için izin alır ve kırk gün kırk gece düğün  yapıp evlenirler. Aradan yıllar geçmiş ve üç çocukları olur. Ancak kızın aklından babası  ve erkek kardeşi hiç çıkmaz. Şehzadeden izin alarak babası ve erkek kardeşini görmeye  gider. Şehzade, yanlarına lalasını ve bir miktar asker de vererek onları uğurlar. Saraydan  epey uzaklaştıktan sonra lala arabanın içine başını uzatarak Hanım Sultan’a ya kendisinin  olacağını, eğer kabul etmezse çocuklarından birinin öldüreceğini söyler. Hanım Sultan  namusunu korumak amacıyla kabul etmez ve lala çocuklardan birinin başını alıp oracıkta  vurur. Üç çocuğunu öldürünceye kadar bu böylece devam eder. Lala üç çocuğu da  öldürdükten sonra kızı da öldüreceğini söyler. Kız yarım saat süre ister. Abdest alıp  namaz kılayım sonra ne olacaksa olsun der. Lala hiç düşünmeden kabul eder. Lala kızın  ayağına bir ip bağlar kaçmasın diye.  Kız da biraz ileriye gidip köşeyi döner ve ipi bir  çalılığa bağlayıp oracıktan kaçar. Lala bir süre sonra ipin olduğu yere gidince kızın  kaçtığını anlar ve oracıkta dövünerek saraya geri dönüp şehzadenin huzuruna varır.  Şehzadeye Hanım Sultan’ın mola yerinde çocuklarını da alarak kimseye belli etmeden  kaçtığını söyler. Şehzade olanlara inanamaz ve üzüntü içinde ağlar durur. Zavallı kız  dağdan  dağa,  ağlaya  ağlaya  giderken  babasının  memleketine  varır.  Yüzüğünü  ve  küpelerini satarak kendisine erkek kıyafetleri alıp giyinir. Saçlarını da külahının içinde  saklar. Eski bir dükkânda ihtiyar bir helvacının yanına giderek kendisini yanına çırak  almasını ister. Karın tokluğuna çalışıp dükkânda uyumaya başlar. Bir iki gün içinde işleri  düzelterek  ocağın  başına  geçip  helva  yapmaya  başlar.  Ustası  helvayı  çok  beğenir.  Müşteriler gelip bir miktar helva alırken bu güzel delikanlıya da hayran kalırlar. Bir yiyen  bir daha yemek ister helvadan. Bir süre sonra bu çırağın adı “Helvacı Güzeli” olur.

Helvasının tadı ve namı her yere yayılır. Şehzade ise yanına lalasını da alıp diyar diyar  gezerek Hanım Sultan’ı arar. Yolları Helvacı Güzeli’nin dükkânına kadar gelir. Erkek  kılığındaki Hanım Sultan’ı ne şehzade ne de lala tanımaz. İştahla Helvacı Güzeli’nin  helvasından  yemeye  başlarlar.  Helvacı  Güzeli,  uzun  yoldan  geldiklerini  söyleyerek  şehzade ve lalasını o gece misafiri olmasına ikna eder ve mahallede bir helva sohbetine  davet eder. Bu sohbete herkes davet edilmiştir. Helvacı güzeli bu sohbette herkese helva  ikram ettikten sonra kazanını kapının önüne koyarak hikâyesini anlatmaya başlar. Önce  hamamda olanları anlatır. Müezzin sancılanmış gibi yaparak ecel terleri döküp oracıktan  uzaklaşmaya çalışırken Helvacı Güzeli kimsenin oradan gitmesine izin vermez. Lalanın  yolda  kesip  öldürdüğü  zavallı  çocukların  halini  anlatmaya  başlayınca  bu  sefer  lala  sancılanarak ecel terleri döker ve oradan gitmek ister ama Helvacı Güzeli onun da  gitmesine izin vermez.  En sonunda herkesin içinde başına bunca iş gelen kızın kendisi  olduğunu söyler. Mahalleli kaçmaya çalışan müezzin ve lalayı yakalayıp döve döve  bağlarlar. Müezzin ve lalayı bir ağaçta sallandırıp asarlar ve bohçacı kadını da sürgün  edip o şehirden uzaklaştırırlar. Şehzade ve kız bir süre baba evinde kaldıktan sonra saraya  geri dönüp tekrardan kırk gün kırk gece düğün dernek kurup eğlenmişler.

Kaynak:

Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.