Translate

Pazartesi, Temmuz 04, 2022

Zümrüdüanka Kuşu Masalının Özeti

 

Zümrüdüanka Kuşu 

Masal bir padişahın cesur ve mert olan en küçük oğlunun başından geçen olayları anlatmaktadır. Bu padişahın bahçesinde yılda bir defa meyve veren bir elma ağacı vardır.  Elmalar tam olgunlaşıp kızardığı zaman yedi başlı bir dev her sene gelip o elmaları yiyip gider  Padişah  gözü  gibi  baktığı  ağacından  elma  yiyememenin  üzüntüsünü  yaşar.  Padişahın üç oğlu vardır. En büyük oğlu devi öldürüp elmaları babasına getirmek için  devin geleceği  gece pusuya  yatıp bekler. Yedi başlı devi  gören en büyük şehzade  korkudan olduğu yerde dona kalır. Ertesi yıl ortanca şehzade de aynı şekilde elmaları  babasına getirmek için yine pusuya yatmış ama o da yedi başlı devi görünce olduğu yerde  dona kalır. Bir sonraki yıl en küçük şehzade devi öldürüp elmaları babasına getirmek için  pusuya yatıp bekler. En küçük şehzade yedi başlı devi görünce yayını iyice gerip okunu   “Ya Hak” diyerek fırlatır. Ok devin yedi başını birden delerek öteki yandan çıkar. Her  taraf devin kanına bulanır ve dev inleyerek oradan uzaklaşır. Elmaları toplayıp padişah  babasına götüren şehzade, olanı biteni anlatıp babasından izin alarak ağabeyleri ile  birlikte devin peşine düşer.  Kan izlerini takip ederek bir kuyunun başına gelirler. En  küçük şehzade hemen kuyudan aşağı inmek istese de ağabeyleri izin vermez ve töreye  göre en büyük şehzade aşağı iner. Biraz inince yandım diyerek kardeşlerinden kendisini  yukarı çekmesini ister. Bu defa ortanca şehzade bu defa aşağı iner o da üşüdüm, dondum  diyerek kardeşlerinden kendisini yukarı çekmesini ister. Sıra en küçük şehzadeye gelince  iki ağabey onun yandım, üşüdüm inlemelerine aldırış etmeden ipi bırakarak kuyudan  aşağıya indirirler. Kuyuda biraz ilerleyen şehzade üç kapı görür. Birincisinden girince  elinde gergef işleyen güzel bir kız görür. İkinci kapıdan da girince yine elinde gergef  işleyen güzel bir kız görür. Üçüncü kapıdan girince şehzade diğer kızlardan çok daha güzel, aklını başından alan bir kız görür. Oracıkta ona vurulup âşık olur. Kız şehzadeyi  devin olduğu odaya götürür. Şehzade elindeki kılıçla devin yedi başını birden keser.  Şehzade  üç  kızı  da  alarak  kuyunun  yanına  gelip,  ağabeylerine  iple  kızları  yukarı  çekmelerini söyler. İlk iki kızı ağabeylerine verir. Şehzadenin sevdiği kız ise saçından üç  tel çekip ona verir ve eğer ağabeylerin beni gördükten sonra seni kuyuda bırakmak için  ipi keserlerse sen de yere düşmeden bu kılları birbirine sürt. Daha sonra bir ak koyun ile  bir kara koyun ortaya çıkar eğer ak koyunun üstüne düşersen yerin üstüne, kara koyunun  üstüne  düşersen  yerin  yedi  kat  altına  gidersin  der.  Kızın  dedikleri  bir  bir  çıkmış.  Ağabeyleri kızın güzelliği karşısında kardeşlerini kıskanarak kuyunun ortasındayken ipi keserler. Şehzade de kılları birbirine sürter ama kara koyunun üstüne düştüğü için yerin  yedi kat dibine gider. İki şehzade kızları alarak saraya dönüp babalarına kardeşlerini devin  öldürdüğünü, kendilerinin de daha sonra devi öldürdüğü yalanını atarlar. Yerin yedi kat  dibinde bir dünyaya düşen şehzade burada yedi başlı bir ejderhayı öldürerek bu diyarda  yaşayanların suya kavuşmasını sağlar. Yine bu diyarda yaşayan dev bir yılanı öldürerek  Zümrüdüanka  Kuşu’nun  yavrularını  kurtarır.  Bu  iyiliklerine  karşılık  Zümrüdüanka  Kuşu’nun sırtına binerek kendi dünyasına geri döner. Şehzade kılık değiştirerek kimsenin  onu tanımamasını sağlar. Sarayın bahçesinde bir iş bulup orda çalışmaya başlar. Sevdiği  kızın kendisine verdiği saç kıllarını birbirine vurur ve ortaya bir fellah gelir. Onun da  yardımıyla bahçedeki bütün çiçekleri farklı bir kılığa girip, ezerek yerinden çıkartır.  Şehzadenin  amacı  kuyudaki  kızların  onun  yeniden  bu  dünyaya  geri  döndüğünü  anlamasıdır.  Saraydaki  kızlar  da  bunu  yapanın  ancak  şehzade  olduğunu  anlayınca  evlenmeyi  geciktirmek  için  türlü  türlü  isteklerde  bulunup  düğünü  geciktirirler.  En  sonunda bütün her şey tamam olur ve düğüne başlanır. Küçük şehzade yine fellahın  yardımıyla kılık değiştirerek sırasıyla ağabeylerine cirit meydanında bir ders verir. En  sonunda da padişahın huzuruna çıkartılır. Şehzade padişaha olup biten her şeyi anlatır.  Oğlunun  yaşadığına  çok  sevinen  padişah,  ağabeylerine  verilecek  cezayı  da  küçük  şehzadenin seçmesini emreder. Küçük şehzade diğer iki kızı ağabeylerine verip evlendirir  ama sarayın dışında bir konakta yaşamalarını kararlaştırır. Kendisi de sevdiği kızla kırk  gün kırk gece düğün dernek kurar. 

Kaynak:

Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.