Translate

Pazartesi, Temmuz 04, 2022

Sefa ile Cefa Masalının Özeti

 

Sefa ile Cefa  Masalının Özeti

Masal hiç çocukları olmayan bir padişah ile lalasının başından geçen olayları anlatmaktadır. İstanbul padişahının ve lalasının hiç çocukları yoktur. Bir gün karşılarına  bir derviş çıkar ve onlara kırmızı bir elma verip ikiye bölmelerini söyler. Elmaları sarayda  bekleyen eşlerine yedirmelerini ve Allah’ın izniyle çocuklarının olacağını söyler. Derviş,  çocuklar       doğduğunda    isimlerini        kendisinin       koyacağını,             kendisi gelmeden isim  koymamalarını tembihlemiş. Padişah ve lala hemen saraya dönüp elmayı soyup ikiye  bölerler ve kendi paylarına düşen yarım elmayı eşleriyle paylaşıp yerler. Her iki eş de  dünyaya birer erkek çocuk getirir. İsimlerini koymak için derviş beklenir. Çocuklar  büyüyünce arkadaşları  onlarla, adsız şehzade  ve adsız lala diye dalga geçerler.  En  sonunda derviş gelip isimlerini Sefa ile Cefa koyup gider. Bir gün Sefa ile Cefa bahçede  oynarken Cefa abdest almaya gidince bir derviş gelip Sefa’ya resim verip gider. Resimde  dünyalar güzeli bir kız vardır. Sefa görür görmez vurulur kıza. Heyecandan bahçenin  ortasına  düşüp  bayılır.  Cefa  hemen  saraydakileri  yardıma  çağırıp,  Sefa’yı  odasına  götürürler ama bir türlü kendine gelemez. Padişah Cefa’dan sebebini bulmasını yoksa onu  cellada vereceğini söyler. Sefa biraz kendine gelince resmi Cefaya gösterip olanı biteni  anlatır. Cefa resmi alıp padişahın huzuruna çıkıp Sefanın anlattıklarını söyleyince padişah  emir verdirip bu kızı tanıyan birini bulmaya çalışır. En sonunda bir kervancı bu kızı  tanıdığını, onun Yemen padişahının kızı olduğunu söyler. Sefa ile Cefa birlikte Yemen’e  doğru yola koyulur. Yemen’e vardıklarında Yemen padişahının kızının hocası ile tanışıp  onun evinde misafir olurlar. Hoca Hanım, Sultan’ının Hint padişahının oğluna gelin  gideceğini söyleyince Sefa ile Cefa’nın morali bozulur. Hanım Sultan hocasını saraya  çağırınca Sefa ile Cefa kadın kıyafetleri giyip, onlar da saraya gider. Sarayda hep birlikte  çok güzel eğlenip vakit geçirirler. Ertesi gün sadece Cefa saraya gider ve Hanım Sultan’a  olan biten her şeyi anlatır. Hanım Sultan da Hint padişahının oğluyla evlenmekten  vazgeçip İstanbul padişahının oğluyla evlenmeye karar verir. Bir plan yaparlar ve Cefa  gelin kılığına girip Hint padişahının ülkesine gidecektir. Kızda kaçıp Sefa ile bir yerde  saklanıp Cefanın oradan kurtulup yanlarına gelmesini bekleyecektir.  Hint diyarına giden  Cefa düğün sırasında Hint padişahının kızı ile tanışır bir mağaraya giderler. Bu mağara  bir tapınaktır. Buradaki sudan içenler erkek ise kız, kız ise erkek olurmuş. Cefa da kaçmak  için bu şansı değerlendirip içerdeki sudan içip erkek olduğunu açıklar. Her ikisi de  birbirlerine âşık olurlar ve kaçmaya karar verirler. Yolda karşılarına bir derviş çıkar ve Hint  padişahının  büyücüsünün  onları  yakalamak  için  peşlerine  büyülü  hayvanlar  taktığını, kurtulmak için yerden bir avuç toprak alıp onlara üflemeleri gerektiğini söyler.  Peşlerine kara bir aygır düşer, Cefa yerden bir avuç toprak alıp üfler ve aygır oracıkta  sütçü beygirine dönüşür. Kız ile Cefa at sırtında Hanım Sultan ile Sefa’nın yanına varırlar  ve hep birlikte İstanbul’a doğru yola çıkarlar. Bu defa peşlerine bir geyik düşer. Sefa bu  geyiği babasına götürmek ister ama Cefa bir avuç toprak alıp üfleyince geyik ölür. Sefa  bu duruma çok kinlenir ama bir şey de belli etmez. Son olarak peşlerindeki ejderhayı da  yok edip İstanbul’a varıp padişahın huzuruna çıkarlar. Sefa içindeki kin ile babasına  Cefa’yı idam etmesini söyler. Cellat Cefa’yı dağ başında idam edecekken hâline acır ve  onu bırakır. Bir köpek yavrusu kesip kanını Cefa’nın gömleğine sürüp saraya götürür.  Sefa içindeki kin geçince yaptığına pişman olur. Hint padişahının kızı yoldaki dervişin  onlara anlattıklarını ve geyiğin büyülü olduğunu söyleyince, Sefanın pişmanlığı daha da  artar. Hiç olmazsa mezarını yaptırayım diye yollara düşüp Cefa’nın cansız bedenini  aramaya başlar. Üzüntüsünden ölmek üzere olan Cefa’ya rastlar ve onu alıp hemen saraya  getirip hekimlere emanet eder ve iyileştirir. Kırk gün kırk gece süren bir düğün yaparlar  ve Sefa da Cefa da evlenerek mutlu olurlar.  

Kaynak:

Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.