Translate

Pazartesi, Temmuz 04, 2022

Muradına Eren Dilber Masalının Özeti

 

Muradına Eren Dilber

Masal, dul bir kadının tek kız çocuğunun başından geçen olayları anlatmaktadır.  

Kız odasında nakış işlerken bir kuş gelip penceresine konar ve dile gelerek: 

“Sultan’ım, küçük Sultan! 

Bir ölü başında duracaksın, 

Kırk gün bekleyeceksin, 

Muradına ereceksin.” 

Der. Ertesi gün yine kuş gelip aynı şeyleri söyleyince kız annesine olan biteni anlatır.  Annesi de kızının odasında gizlice saklanıp kuşun gelmesini bekler. Kuş yine gelip aynı  şeyleri söyleyince annesi kızını da alıp evden gider ve diyar diyar dolaşıp bir sarayın  karşısında mola verirler. Yoruldukları için derin uykuya dalan anne ve kızın yanına o kuş  yine gelir. Bu defa kızı incitmeden, kaptığı gibi karşıdaki sarayın bir odasına götürüp yere  bırakır ve oradan uzaklaşır. Kız uyanınca etrafına bakar ve yatağın içinde yatan bir ölünün  başında bulur kendini. Kız, kuşun dediklerini hatırlar ve ölü gibi yatan gencin başında  sabrederek dua etmeye başlar. Kız, otuz dokuz gün boyunca bu genç için gözyaşları  döküp iyileşmesi için dua eder. Kırkıncı gün pencereden bakan kız, bir geminin geçtiğini  görür. Bir kese altın karşılığında gemiden kendisine can yoldaşı olacak bir cariye satın  alır. Kız, cariyeye odada kalmasını tembihler ve sarayı dolaşmak için odadan ayrılır. O  sırada genç delikanlı uyanır ve yanı başında duran cariyenin kırk gün boyunca başında  beklediğini  zanneder.  Cariye  de  yalan  söyleyerek  evet  der.  Bu  delikanlı  sarayın  şehzadesidir. Kırk gün boyunca ölü gibi yatmasını sağlayan bir ilaç alır ve başında durup  bekleyecek kişiyle evlenmeye ant içer. Şehzade, cariye ile hemen evlenir ve cariye asıl  kızı ise kendi yardımcısı gibi gösterir. Olan biten karşısında kız, her şeyde vardır bir  hikmet  diyerek  sabredip  bekler.  Yemen’e  sefere  gidecek  olan  şehzade,  karısı  olan  cariyeye ne istediğini sorar. Karısı da elmas bir küpe ister. Kızcağıza da bir şey ister misin  diye sorunca o da bir sabır taşı ister. Eğer taşı unutursan yolda kalasın ve geminin önünü  kara dumanlar alsın der. Şehzade Yemen’e varıp işlerini bitirdikten sonra dönüş yoluna  hazırlanır. Karısının istediği küpeleri alır ama sabır taşını unutur. Yola çıkınca geminin  önünü kara dumanlar kaplar ve gemi gidemez. Hemen sabır taşını unuttuğunu hatırlayan  şehzade geri dönüp sabır taşını alıp yoluna devam eder ve saraya varır. Karısına küpeleri, kıza da sabır taşını verir. Gece boyunca olan biteni düşünen şehzade bir türlü uyuyamaz  ve  kızcağızın  odasının  yanına  gider  ve  kapı  aralığından  sabır  taşıyla  konuşan  kızı  dinlemeye başlar. Kız başından geçen bütün olayları sabır taşına anlatmaya başlar. Sabır  taşı en sonunda dayanamaz şişer ve çatlar. Kız tavana asılı olan iple kendisini asmak  isteyince şehzade hemen içeri girip kızcağızı kurtarır. Her şeyi anlayan şehzade yalancı  cariyeyi kırk katıra bağlayıp parçalatır ve kız ile kırk gün kırk gece düğün yaparak evlenir.  Şehzade kızın annesini de saraya getirtip hep birlikte mutlu mesut yaşarlar.

Kaynak:

Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.