Translate

Pazartesi, Temmuz 04, 2022

Mercan Kız Masalının Özeti

 

Mercan Kız  Masalının Özeti

Ülkenin birinde tek çocuğu olan bir padişah vardır. Padişah oğluna pek düşkündür ve bir dediğini iki etmez. Bu yüzden şehzade çok şımarık yetişir. Sarayının penceresinden  yaşlı bir kadının testisini okla vurup suyunu döker. Yaşlı kadın da şehzadeye kötülük  yapamayacağından ona Mercan Kız’a âşık olasın diye beddua eder. O günden sonra  şehzadenin içine bir ateş düşer. Eski hâlinden eser kalmaz. Babasının huzuruna çıkıp  Mercan Kız’a görmeden vurulduğunu onu bulmak için yollara düşmek istediğini söyler.  Dağları, bayırları aşıp bir uçurumun dibinde mola verir. Gece bir dev anasının Mercan  Kız diye seslendiğini duyar. Gizlice izlemeye başlar. Mağaranın kapısı açılır ve kız saçını  uzatarak dev anasını yukarı çeker. Sabah olunca dev anası aynı şekilde inip ormana gider.  Şehzade de hemen dev anasının dediklerini söyleyip Mercan Kız’ın saçına tırmanıp  yukarı çıkar. Karşısında şehzadeyi gören kız ona âşık olur. Birlikte hoş sohbete dalınca  vaktin nasıl geçtiğini unuturlar ve dev anasının aşağıdan sesi gelir. Mercan Kız şehzadeye  bir tokat atıp onu süpürgeye dönüştürüp kapının arkasına saklar. Dev anası mağaraya  gelince insan kokusu alır ama delikanlıyı bulamayınca uyur. Ertesi gün kız ve şehzade  kaçmaya karar verirler. Kız kaçmadan yanına bir iğne, bir sabun ve testinin içinde biraz  su alır. Üç gün boyunca kaçarlar ama en sonunda dev anasının kaçtıklarından haberi olur  ve peşlerine düşer. Tam yakalanacakları sırada kız elindeki iğneyi fırlatır ve her yer  iğneden  tarlaya  dönüşür.  Dev  anası  üç  gün  de  ancak  aşabilir  tarlayı.  Yine  tam  yakalanacakları sırada bu defa kız sabunu fırlatır ve her yer o kadar kaygan olur ki dev  anası ayakta duramaz ve sürekli düşer. Yine üç günde orayı da aşıp şehzade ve kızı tam  yakalayacakken bu defa Mercan Kız elindeki testiyi fırlatır ve bir azgın nehir araya girer.  Dev Anası bu defa bu suları aşamaz ama arkalarından yedi yıl hasretlik çekesiniz diye  beddua eder. Saraya varmalarına çok az kala ayrılık çeşmesinin başında durup mola  verirler. Kız, dev anasının bedduasının tutacağını bu yüzden yedi ay burada ağacın  üstünde bekleyeceğini şehzadeye söyler. Çaresiz bunu kabul eden şehzade saraya gidip  yedi ayın geçmesini bekler. Yedi ayın bitmesine üç gün kala Arap bir cariye çeşmenin  başında ağaçta duran Mercan Kız’ı görür ve onu ikna ederek yanına çıkar. Mercan Kız  ona olan biten her şeyi anlatır. Arap cariye kıskançlığından onu yok etmenin ve yerine  geçmenin yolunu düşünür. Mercan Kız saçındaki sihirli üç iğneden ona bahseder. Eğer o  iğneler çıkarsa bir kuşa dönüşeceğini anlatır. Arap cariye de bir şekilde o iğneleri çıkartır  ve kızın kuşa dönüşmesine sebep olur. Kuşu yakalayıp öldürmek istese de, kuş uçup gider. Şehzade kavuşma zamanı geldiğinde ağacın altına gelip Arap cariyeyi görür ve  sevdiği kızın bu olmadığını söyleyince Arap cariye, Mercan Kız’dan dinlediği her şeyi  kendisi  yaşamış  gibi  anlatır  ve  şehzade  de  inanır.  Güneşin  altında  beklediği  için  karardığını söyler. Şehzade ve Arap cariye evlenir ve kapkara bir çocukları dünyaya gelir  ama şehzadenin içindeki gönül boşluğu bir türlü dolmaz. Kuş ise sarayın bahçesine gelir  her gün bir ağaca konup, Arap cariyeye beddua eder ve konduğu ağaç kurur. Şehzade bu  kuşu yakalatır ve altın bir kafese koyar. Kuşu çok sevdiğinden ona kimsenin zarar  vermesine izin vermez. Arap cariye ise şehzadenin ava gittiği bir gün kuşu kestirip yer.  Kuşun yere düşen bir damla kanından servi ağacı yükselir. Şehzade bu defa servi ağacına  gözü gibi bakar. Arap cariye yine şehzadenin ava gittiği bir gün ağacı kestirip beşik  yaptırır. Ancak ağacı kesen ustalar  yaşlı bir kocakarıya ağacın  yongalarından biraz  verirler. Yonganın içinden güzel bir kız çıktığını gören kocakarı kız ile birlikte yaşamaya  başlar. Şehzadenin artık dayanacak gücü kalmadığından Hicaz’a gitmeye karar verir.  Hayvanlarını da kendisi gelene kadar bakmaları için halka dağıtır. Kocakarı da bir hayvan  isteyince ona ölmek üzere olan kötürüm bir at verirler. Kız atı ahırda besleyip iyileştirerek  bir  küheylana  dönüştürür.  Hicaz’dan  dönen  şehzadeye  atın  yaşadığı  söylenince  atı  aldırmak için seyisler gönderir ama kimse bu atı ahırdan çıkaramaz. Şehzade de kendisi  gidip atı görünce, kim baktıysa o ahırdan çıkarsın emrini verir. Kız evden çıkarak atı uysal  bir şekilde ahırdan alıp getirir. Şehzade ile Mercan kız tekrardan kavuşur ve evlenirler.  Düzenbaz Arap cariyeyi de atlarla parçalatırlar.  

 

Kaynak:

Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.