Translate

Pazar, Aralık 30, 2018

Teşkilat-ı Mahsusa İstanbul'dan Harb-i Umumiye (1. Dünya Savaşı) Gidiyor




Fotoğraf altı: Muhtelif mahallerden gelip Dersaadet'te Müdafa-i Milliye Cemiyeti tarafından elbas ve techiz olunarak meydan-ı harbe sevk edilmiş olan gönüllü Teşkilat-ı Mahsusa kafilelerinden bir bölük (Harbiye Nezareti Meydanında)



Gönüllü Teşkilat-ı Mahsusa taburları ikmal talim ettikten sonra Harbiye Nezareti'nden mevki-i harbe müteveccihen hareket ederken


Kaynak: Harb-i Umumî Panoraması, Sayı:2, 1330 (1914)

Bayburtlu Zihni Koşma (Ağıt)


Bayburtlu Zihni'den güzel ama bir o kadar acı koşma örneği. Zihni'nin koşması ağıt türüne güzel bir örnektir.

Bayburtlu Zihni’nin 1828-1829 Osmanlı – Rus savaşında Bayburt’un işgali üzerine yazdığı koşma oldukça ünlüdür. Bayburt’un işgal sonrasında şehir ve insanda görülen harap oluşu anlatan koşma, Zihni’nin çağdaşı Nevres Paşa ve daha sonra Saadettin Kaynak tarafından bestelenmiştir.

Nazım Şekli: Koşma
Nazım Türü: Ağıt (Ağıt tipi koşma)
Nazım Birimi: Dörtlük
Ölçüsü: Hece
Hece Sayısı: 11













Bayburt'un İşgali



KOŞMA
Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş,
Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı.
Câmlar şikest olmuş, meyler dökülmüş,
Sâkîler meclisten çekmiş ayağı.

Kangı dağda bulsam ben o marâlı?
Kangı yerde görsem çeşm-i gazâlı?
Avcılardan kaçmış ceylan misâli,
Göçmüş dağdan dağa, yoktur durağı.

Lâleyi, sümbülü, gülü hâr almış,
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış,
Süleymân tahtını sanki mâr almış,
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı.

Zihni dehr elinden her zamân ağlar,
Vardım ki bağ ağlar, bağıban ağlar,
Sümbüller perişân, güller kan ağlar,
Şeydâ bülbül terk edeli bu bâğı.



Kaynak:
Bayburt'ta İlk Rus İşgali: 1828-1829 Harbi ve Bayburt
Cihat Taşkesenlioğlu-Bayburt Üniversitesi




Salı, Aralık 25, 2018

Osmanlıca Fıkralar



Doktor bu akşam yine asabi duruyorsun nen var?
- Zengin hastalarımdan üçünü gaib (kayıp) ettim.
- Öldüler mi?
- Hayır canım, üçü de iyi oldu.



- Yahu karının ne suçu vradı ki boşadın. Bal gibi kadın idi.
-Evet ama, arıları çok idi.

Fıkralar Bilgi adlı Osmanlıca dergiden alınmıştır.

Cumartesi, Aralık 22, 2018

Osmanlıca Mezar Taşı Örnekleri


Osmanlı Türkçesi için mezar taşlarını okumak için mi Osmanlıca öğreneceğiz veya Osmanlıca bilmek mezar taşlarını okumak için yetmez gibi tartışmaları görmek mümkün.

Ancak bu Osmanlı mezar taşlarının belge olma özelliğinine halel getirmiyor. Osmanlıca mezar taşlarını okumak için bazen mezar taşında bulunan kalıpları bilmek mezar taşı okumada kolaylık sağlayabilir.

Mezar taşlarının bir sanata çeviren ve mezar taşlarına farklı anlamlar yükleyen Osmanlı'nın bazı kabir taşlarını okumak uzmanlık istediğini bilmek gerekir.

Ankara Taceddin Dergahı bahçesinde bulunan bir mezar taşı ve mezar taşının latinize hali:


Hüvelbaki Ankara Fırkası Kumandanı Ferik Hacı Muhammed Paşa Hazretlerinin Halilesi Merhum Şerife Safvet Hanım'ın ruhuna el Fatiha 
Sene 1325 Fi cemaziyelahire



Fatih Cami-i Şerifi Baş İmamı Bursalı Hacı Hafız Mustafa Efendinin Kızıdır Ruhiçün Fatiha ...
Adres: https://www.ensonhaber.com/bir-edebi-sanat-osmanli-mezar-taslari.html



Hu Halilizade Mehmed Galib Efendinin Kerime-i Muhteremesi Fatıma Naciyye Hanımın Ruhiçün Elfatiha Sene 1271 10 Muharrem
Adres:http://bilimdili.com/arkeotarih/tarih-tarih/osmanli-mezar-taslari-taslarin-anatomisi/



Pazartesi, Aralık 10, 2018

Şarkı Nazım Şekli ve Şarkı Örnekleri


Divan Edebiyatı Nazım Şekillerinden Şarkı ve Şarkı Örnekleri

Divan edebiyatı nazım şeklidir. Aruzla yazılır ve aruzun birçok kalıbıyla yazılabilir. Şarkının kökeninin murabba olduğu iddia edilir. Divan edebiyatının diğer nazım şekillerine göre daha sade, kolay ve anlaşılır bir dil dille yazılır. Şarkılar bentlerden oluşur. Bent sayısı 3, 4 veya 5 olabilir.Şarkıların kafiye düzeni abab, cccb, dddb veya aaaa, bbba, ccca, ddda şeklinde olabilir. Bunun dışında da kafiye düzenleri vardır. Bu kafiye düzeni koşma kafiye yapısıyla benzerlik gösterir. Halk şiiri ürünlerine yakın olan şarkıların yanında anlaşılması için belli bir birikim isteyen şarkı örnekleri de vardır. Şarkı Türk edebiyatında görülür ve bestelenmek için yazılır. Halk edebiyatında şarkının karşılığı türküdür. Şarkı da tıpkı türkü de olduğu gibi nakarat mısralar veya kelimeler mevcuttur. Şarkılarda ayrılık, aşk, içki, eğlence, sevgili gibi konular işlenebilir. Nedim, Enderunlu Vasıf, Nail-i Kadim, Yahya Kemal şarkılarıyla ön plana çıkan sanatçılardır.


1. Örnek


Şarkı Örnekleri, Şarkı Örneği
Nazım Şekli: Şarkı
Ölçü: Aruz
Aruz kalıbı: Fe‘ilâtün / fe‘ilâtün / fe‘ilün
Takti: (+ + - - / + + - - / + + -)
Kafiye şeması: abab, cccb, dddb


Velehü Şarkı
Görmedük hayli zamân oldı seni
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol
Künc-i mihnetde unutdunsa beni
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

Varup ağyâr ile mey-nûş itdün
Dil-i mahzûnumı pür-cûş itdün
Çünki ben zârı ferâmûş itdün
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

İltifâtunla rakîb-i güm-râh
Eylemiş dergeh-i vaslunı penâh
İtmedün bendene bir kerre nigâh
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

Sana cân virmek-içün âmâde
Râh-ı ‘aşkunda hezâr üftâde
Ölse de Fennî kulun dünyâda
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

 ...............

2. Örnek
Nazım Şekli: Şarkı
Ölçü: Aruz
Aruz kalıbı: Mefâ‘îlün / mefâ‘îlün / mefâ‘îlün / mefâ‘îlün
Takti: (+ - - - / + - - - / + - - - / + - - -)
Kafiye şeması: aaaa, bbba, ccca



Velehü Şarkı
Gönül mülkinde sürûr tendeki cânum dahı sensin
Hele derdüm de senden ise dermânum dahı sensin
Felekde âfitâbum mâh-ı tâbânum dahı sensin
Efendim şöyle tursun belki sultânum dahı sensin

Ben öyle ‘andelîbem degme gül-zârı makarr itmem
İşüm zevk u safâdur hâr-ı gamdan hîç keder itmem
Kıyâmet kopsa senden gayrıya cânâ nazar itmem
Gül-istânum da sensin verd-i handânum dahı sensin

Gice tâ subha dek bî-zâr-ı zâr olsam dahı farzâ
Zamân-ı devlet-i ‘aşkunda Fennî itmezem şekvâ
Neşâtumdur ‘aceb mi ‘âleme fahr eylesem zîrâ
Benüm şûh-ı cihânum şâh-ı hûbânum dahı sensin


Şarkıların kaynağı: Hacı İbrahim Demirkazık-18. Yüzyıl Şairi Mustafa Fenni Divan (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Doktora Tezi, 2009)

Şeyah Galip'ten 10 Şarkı Örneği
1
Ey nihâl-i işve bir nev-res fidânımsın benim 
Gördüğüm günden beri hâtır-nişânımsın benim 
Ben ne hâcet kim diyem rûh-ı revânımsın benim 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Derd-i aşkın ben senin bîhûde izhâr eylemem 
Lâf edip âh u enîni kendime kâr eylemem 
Hâsılı âlem bilir bu sırrı inkâr eylemem 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Ey gül-i bâğ-ı vefâ ma'lûmun olsun bu senin
Hâr-ı cevrinle şehâ terk eylemem pîrâmenin 
ölme var ayrılma yokdur öyle tutdum dâmenin 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Gâhî inkâr eyleyip gâhî dönüp ikrârdan 
Aksini seyr eylerim âyînede dîvârdan 
Gerçi bu sûretle pinhân eylerim ağyârdan 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Beste kıldım sâz-ı efkârı o zülf-i sünbüle 
Oldu Gâlib perde-i âhım muhayyer sünbüle 
Herçi bâd-â-bâd bağlandım hevâ-yı kâküle 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

2
Şu'le-i reng-i letâfet rûy-ı âlındır senin 
Mürg-i dil pervâne-¡ şem'-i cemâlindir senin 
Dâğ dâğ-ı sîne fânûs-ı hayâlindir senin 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Bezm-i aşka dâğ-ı dil hem şîşedir hem lâledir 
Eşk-i germ âteşdir ammâ âteş-i seyyâledir 
Câm-ı hüsnün gûyiyâ bir şu'le-i cevvâledir 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Cûybâr-ı bâğ-ı hüsnündür benim giryânlığım 
Sanma ki âyîne-veş bî-hûdedir hayrânlığım
Gerdiş-i çeşmimden idrâk eyle ser-gerdânlığım 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Dûzah-ı sûz-ı dilârânın dil oldu mâ'ili 
Eyledi girdâb-ı hayret Gâlib-i deryâ-dili 
Çarhdan geçsem de geçmem senden ey meh hâsılı 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Gerdiş eylerse murâdımca bu dûlâb-ı felek 
Cûybâr-ı vuslatındır hem-demim bî-reyb ü şekk 
Şâhid olsun tâ'ifân-ı Arş olan fevc-i melek 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

3
Sevelim yârı hat-âverliği hengâm olsun 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında 
Gündüz olmazsa da mihmânımız ahşam olsun 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

Reşk-i hûrşîd iken ol dilber-i âlî-evsâf 
Etmesin her nazara cilve-i hüsnü isrâf 
Bakmasın rûz u şeb âyîneye insâf insâf 
Biz de birgün görelim sâye-i dîdârında

Acabâ hâtıra-i rûz-ı hisâb etmez mi 
Etdiği va'de-i ferdâya hicâb etmez mi 
Dağııdıp kâkülünü keşf-i nikâb etmez mi 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

Der-kenâr eyleyip ol mihr-i şafak-peymâyı 
Çekelim subh-ı celî şa'şa'a-veş sahbâyı 
Unudup mihnet-i dî-rûzu gam-ı ferdâyı 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

Söyle ey âh yetiş sen o meh-i tâbâna 
Çekmesin kendini tâ ol derece pinhâna 
Merhamet yok mu meğer Gâlib-i nâ-sâmâna 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

4
Muntazır teşrîfine saf saf durur serv-i çemen 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel
Yolların bekler gül ü nesrîn ü ar'ar yâsemen 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

Sîne-i pür-dâğı gûyâ lâlezâr etdim sana 
Çeşme çeşme eşk-i çeşmim cûybâr etdim sana 
Bir müferrih bâğ-ı dil-cû âşikâr etdim sana 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

Çekme istiğnâya nâz u cevri efzûn eyleme 
Goncanın sad pâre olmuş bağrını hûn eyleme 
Sebzezârın benzini soldurma mahzûn eyleme 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

Cûşiş-i hûn-ı safâya ermeden vakt-ı sükûn 
Etmeden bülbüllerin feryâdını fürkat zebûn 
Gâlibi zencîr-i mevce çekmeden cûy-ı cünûn 
Vaktıdır ey nav-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

5
Gördüm hat-âver olmuş o mâh âh âh âh 
Almış sipihri dûd-ı siyâh âh âh âh 
Hâlim o yüzden oldu tebâh âh âh âh 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Düşdüm hevâ-yı zülfüne ol şûh-ı mehveşin 
Çekdim kemân-ı aşkını ebrû-yı dil-keşin 
Hikmet bu k¡m duhânına yandım o âteşin 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Ümmîdvâr iken ben o şâhın vefâsına 
Me'lûf iken inâyet ü lutf u atâsına 
Ağyâra uydu etdi sitem mübtelâsına 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Bir âşıkın ki olmaya hükm-i sitâresi 
Aheng-i zulm ü zulmet ede mâh-pâresi 
Ah eylemekden özge nedir söyle çâresi 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Bezmihde ben de Gâlib mestâneyim senin 
Zencîr-i târ-ı zülfüne dîvâneyim senin
Etrâf-ı şem'-i cem'ine pervâneyim senin 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

6
Bülbül erip bahâra yine âh âh âh 
Başladı âh u zâra yine âh âh âh 
Hat geldi rûy-ı yâra yine âh âh âh 
Anber döküldü nâra yine âh âh âh

Ol mâh-pâre tutdu sitem ü resm râhını 
Geh zâhir etdi gâh nihân etdi mâhını 
Seyr eyle halka halka o zülf-i siyâhını 
Kasd etdi târümâra yine âh âh âh

Terk etdi istirâhat-ı leyl ü nehârı dil 
Ah u enîn ile geçirir rûzgârı dil 
Derd ü gamınla kalmamış iken karârı dil 
Etmekde ber-karâra yine âh âh âh

Yüksek uçup gurûr ile ol gayret-i melek 
Bir dem murâdım üstüne devr etmedi felek 
Feryâdı perde perde çıkardım sipihre dek 
Bak âh-ı bî-şümâra yine âh âh âh

Gâlib o gül-izâra olup mübtelâ hemân 
Sevdâ-yı aşkın etmededir iddi'â hemân 
Ol âteş ile yanmadadır dâ'imâ hemân 
Ah etmeyip ne çâre yine âh âh âh

7
Emrine dil-bestedir her dilber-i fettân senin 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân sen¡n 
Devr eder vefk-ı murâdınca bütün devrân senin 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân senin

Gel keremkârım dil-i uşşâkı mahzûn eyleme 
Gonca-veş perverdegân-ı vaslı dil-hûn eyleme 
Fürkat âdet olmasın kan eyle kânûn eyleme 
Şehr-i hüsnün şehriyânsın bugün fermân senin

Bûy-ı hicrân vermesin gül-berg-i handânın dirîğ 
Zâr u giryân olmasın uşşâk-ı nâlânın dirîğ
Dest-bûs olmazsa bârî etme dâmânın dirîğ 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân senin

Hûblar saf saf d¡zilmişler senin dîvânına 
Tâ'ifân-ı Arş-ı A'lâ reşk eder ünvânına 
Bir nazar kıl arz-ı hâl-i Gâlib-i nâlânına 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân senin

8
Ey şeh-i hûbân-ı cihân toğrısı 
Ben sana dîvâneyim âh âh âh 
Böyledir el-hâsıl inan toğrısı 
Aşk ile efsâneyim âh âh âh

Hem-dem iken her dem o meh-tal'ata 
Mahrem iken meclis-i ünsiyyete 
Ayîne-veş şimdi düşüp hayrete 
Akl ile bî-gâneyim âh âh âh

Tâ-be-seher şevk ile ey nâzenîn 
Haste-i hicrânını kıldm hazîn 
Yerde kalır sanma bu âh u enîn 
Şem'ine pervâneyim âh âh âh

Ateş-i dîdârın olup şu'lever 
Yakdı vücûd âlemini ser-te-ser 
Kalmadı Gâlib dil ü cândan eser 
Dahı nice yanayım âh âh âh

9
Arzû-yı vuslatın her-dem dil-i pâkimdedir
Gevher-i aşkın sadef-veş sîne-i çâkimdedir 
Dâ'imâ bu şübhe ammâ tab'-ı gamnâkimdedir 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

Pîş-i râhında senin ey şâh-ı hûbân bende çok 
Dâd-hâhın hadden efzûn sâ'il-i hâhende çok 
Yalınız bir ben değil efgende çok hâhende çok 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

Perçemin sevdâsı her şeb kîl-ü-kâlimdir benim 
Bahs-i zülfün çok zamânlardır hayâlimdir benim
Sormak ayb olmazsa sultânım su'âlimdir benim 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

İmtiyâza kâ'ilim ben terk-i ağyâr istemem 
Bildiğimdir hüsn-i âlem-gîrin inkâr istemem 
Toğrısın söyle bana aldatma bâzâr istemem
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

Perçemindir Gâlibi bî-sabr u sâmân eyleyen 
Tal'atın mir'âtıdır uşşâkı hayrân eyleyen
Gerçi sensin herkesin gönlünde cevlân eyleyen 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

10
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni 
Böyte yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni 
Ben bu sözden dönmezim devr eyledikçe nüh felek 
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni

Bend-i peyvend-i dilim ebrû-yı gaddârındadır 
Rişte-i cem'iyyetim zülf-i siyeh-kârındadır 
Hastayım ümmîd-i sıhhat çeşm-i bîmârındadır 
Bir devâsız derde oldum mübtelâ sevdim seni

Ey hilâl-ebrû dilin meyli sanadır toğrusu 
Sûy-ı mihrâba nigâhım kec-edâdır toğrusu 
Râ kaşından inhirâf etsem riyâdır toğrusu 
Yâ savâb olmuş veyâ olmuş hatâ sevdim seni

Bî-gubârım hasret-i hattınla hâk olsam yine 
Sıhhatım rûh-ı lebindendir helâk olsam yine 
Tîğ-ı gamzenden kesilmem çâk çâk olsam yine 
Hâsılı bî-hûde cevr etme bana sevdim seni

Gâlib-i dîvâneyim Ferhâd u Mecnûna salâ 
Yüz çevirmem olsa dünyâ bir yana ben bir yana 
Şem'ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana 
Anlasın bî-gâne bilsin âşinâ sevdim seni





Pazar, Aralık 02, 2018

Osmanlıca Dergi Gazete İsimleri


Ceride-i Resmiye


Mektebli

Akbaba


Akbaba

 Arkadaş

 Büyük Gazete

 Karagöz

 Meraklı Gazete


 Resimli Gazete

 Vakit

Kalem


Peyam


Cuma, Kasım 30, 2018

Abdurrahman Cahit Zarifoğlu: Bir Alpinistin Çocuk ve İnsan Tasavvuru


Bir Alpinistin Çocuk ve İnsan Tasavvuru


Özet
Bu çalışmada “Diriliş Medeniyetinin alpinisti” kabul edilen Cahit Zarifoğlu’nun eserlerinden hareketle, onun çocuk-insan ve insan tasavvuru incelenecektir. Çalışmanın ilk bölümde medeniyet, medeniyetin iki ayağı sanat ve kültür, kültürel değerler ve dil yoluyla değerlerin aktarımı, çocuk edebiyatı, çocuk edebiyatı içinde Cahit Zarifoğlu’nun yeri, İkinci Yeni ve Zarifoğlu ilişkileri incelendikten sonra Cahit Zarifoğlu’nun hayatı, sanatı, kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. Cahit Zarifoğlu’nun çocuk edebiyatı içinde kabul edilen masal-hikaye, tiyatro ve şiirlerinden hareketle onun fiziki güçlerinin ötesinde anlam yüklediği çocuklar ve onlardan ayırmadığı büyükler hakkındaki görüşleri, doküman analizi yöntemiyle belirlenmiştir. Sonuç olarak Zarifoğlu’nun Müslümanca bir hayat kurgusuyla edebi ürünlerini oluşturduğu ortaya konmuştur.


Anahtar Kelimeler: Cahit Zarifoğlu, Çocuk Edebiyatı, Çocuk-İnsan Tasavvuru



Medeniyet ve Medeniyetin Temelleri
Will Durant, medeniyeti, kültürel yaratmayı harekete geçiren sosyal düzendir olarak tanımlar. Medeniyetin temelinde ekonomik, siyasal, ahlaki, dini ve zihni temeller vardır. Sezai Karakoç medeniyetin bilimin ilgileneceği doğruluk, ahlakın ilgileneceği iyilik ve sanatın ilgileneceği güzellik idealinin olduğunu söyler. Spengler, her medeniyet saatinin önce düşünce zembereğinin çalıştığını vurgular. Henri Frankfort ise bir medeniyeti tanımak için o medeniyetin ahlaki, dini, edebi, sanatsal, siyasi kültürel biçimlerine bakmak gerektiğine inanır (Şirin, Medeniyet ve Çocuk, 2014).
Medeniyet; yüzyılların, bin yılların ürünüdür. İnsanlık, yeni bir dijital medeniyetin inşa edildiği bir çağa doğru gidiyor. Bu eşikte İslam medeniyeti, özelde Türk-İslam medeniyetinin canlı bir organizma gibi şekillenmeye devam etmektedir. İbn Haldun medeniyetlerin insan gibi çocukluk, gençlik, yaşlılığının olduğunu vurgular.  Bu çalışmada, İslam medeniyetinin hangi çağında tartışmasını bir kenara bırakılarak, çok az destekle efektif bir hayat ve ürünler ortaya koyan “Diriliş Medeniyetinin alpinistleri”nden  (Yılmaz, 2015, s. 305) Müslüman ve “ağabey” sanatçı Cahit Zarifoğlu’nun, çocuk edebiyatı ürünlerinden hareketle, medeniyet yolunda çocuk-insan ve insan tasavvuru incelenecektir.
Medeniyetin İki Unsuru: Sanat (Dil Ürünleri) ve Kültür (Değerler)
Öncelikle sanat, kültür ve medeniyeti oluşturan ayaklardan biridir. Edebiyat da dille oluşturulan sanattır.
Medeniyetin diğer bir ayağı kültürdür. Kültür değerlerden oluşur ve değerler insanların ve toplumların inanma biçimlerini ortaya koyar. İnsanları ve toplumları şekillendiren kültürdür. Değerler, dini ve tarihi kavramlarla örülüdür. Toplumda barış, sevgi, kin, düşmanlık, kalkma, selamlaşma, giyim, yeme-içme değerlerle belirlenir. Değerler davranışın niçinini belirleyebilir. Değerler estetik, teorik, iktisadi, siyasi, sosyal ve dini değerler olarak tasnif edilir. Soyut-somut, dini-sosyal, veya sübjektif-objektif değerler olarak da ayırmak mümkündür.
Cahit Zarifoğlu’nun İşlediği Değerler
Kültür kavramını değerler üzerinden okunabilir. Bu açıdan bakıldığında, Zarifoğlu’nun çocuk edebiyatı ürünü kabul edilen eserlerinde dini değerler tanrı inancı, şeytan-melek, cennet-cehennem, kıyamet, ölüm, ahiret, kader, din, dua, iyi-kötü, şükür, temsil, suç-ceza, peygamber, öğüt, yemindir. Sosyal değerler ise aile bağları, yardımseverlik, eğitim-bilgi, çalışkanlık, zenginlik, mutluluk, birlikte yaşam-toplumsallık, akıllılık, örnek olma, doğruluk, adalet, sevgi, öykünme, tutumluluk-israf, dostluk, fedakarlık-diğergamlıktır (Kaya, 2007).
Cahit Zarifoğlu’nun Hayatı
Son dönemde Müslüman kimliğiyle ortaya çıkan ve edebi ürün veren sanatçılardan biri Cahit Zarifoğlu’dur. 1980 sonrası İslamcı şiir yükselmiş ve Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, İlhami Çiçek, Arif Ay, İsmet Özel modernist şiirle bağlantılıdır (Oktay, 1991, s. 97).
Zarifoğlu, 1940’ta Ankara’da doğdu. Babası Niyazi Bey hâkimdi, Kafkasyalıydı. Annesi Şerife Hanım, Maraşlı Evliyazâdeler sülalesindendir. Lise son sınıfta iken edebiyat ve matematik derslerinden ikmale kaldı (Kaya, 2007, s. 3)
Pilot olmak istedi. Planörlük brövesi aldı (1961).  1971’de İTÜ Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yüksek tahsilini tamamladı ve Almanya’ya gitti. Goethe Enstitüsü’nün dil kurslarına devam etti, Avrupa şehirlerini dolaştı. Rilke üzerine yaptığı mezuniyet tezi bilimsel bulunmayarak reddedildi. Arkadaşlarının tavsiyesi üzerine, ileri sürdüğü görüşleri bazı tanınmamış isimlere isnat ederek tezini kabul ettirdi (Kaya, 2007, s. 5).
1973’te Sarıkamış’ta başladığı askerliğini 1974 harekâtının ardından gönderildiği Kıbrıs’ta tamamladı. Zarifoğlu, dini-tasavvufi geleneklerin sımsıkı korunduğu, yaşatıldığı bir ailede yetişti. 1977 yılında Nakşî-Halîdî Abdürrahim Reyhan Efendi’ye intisap etmiştir. Şairin babası, kayınpederi, dostları Rasim Özdenören ve Erdem Beyazıt da Nakşi’ydi (Sürgit, 2014, s. 1289). 1976’da Kasım Arvas Hoca’nın kızı Berat Hanım’la evlendi. Dünürcü başı, nikah şahidi Necip Fazıl Kısakürek’ti.  Evlilikten Betül, Ayşe Hicret, Ahmet ve Arife adlı çocukları oldu (Kaya, 2007, s. 5).
Hamle, Diriliş, Yeni Dergi, Soyut, Türk Dili, Papirüs, Edebiyat, Yedi İklim, Mavera dergilerinde yazdı. Edebiyat dünyasında İşaret Çocukları’yla tanındı. 1984’te Türkiye Yazarlar Birliği’nce kendisine çocuk edebiyatı dalında ödül verildi. 1987’de pankreas kanserinden öldü. Beylerbeyi Küplüce Mezarlığı’na gömüldü (Karaçam, 2013).

Cahit Zarifoğlu’nun Eserleri
Zarifoğlu’nun İşaret Çocukları (1967), Yedi Güzel Adam (1973), Menziller (1977), Korku ve Yakarış (1986) şiir; İns (1974) hikâye; Savaş Ritimleri (1985) roman;  Bir Değirmendir Bu Dünya (1986) ve Zengin Hayaller Peşinde (1999) deneme; Okuyucularla (İstanbul 2009) ve Mektuplar (2010) mektup; Yaşamak (1980) günlük; Sütçü İmam (1987) tiyatro türündeki eserleridir. Konuşmalarını Konuşmalar’ında toplayan Zarifoğlu’nun bazı eserleri birleştirilip basılmıştır.
Cahit Zarifoğlu’nun Çocuk Edebiyatı Ürünleri
            Serçekuş, Ağaçkakanlar, Katıraslan, Yürekdede ile Padişah, Küçük Şehzade, Motorlukuş, Kuşların Dili (masal); Gülücük, Ağaç Okul (şiir) adlı eserleri çocuk edebiyatı içinde kabul edilir.
Cahit Zarifoğlu’nun Etkilendikleri ve Etkiledikleri
Zarifoğlu’nun dilini İkinci Yeni geliştirmiştir. Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç etkilenmiştir. Ancak özgün bir sese sahiptir. Alman Rainer Marie Rilke’den etkilendiği yönündeki iddialara reddeder. 80’li yıllarda onun “cesurane poetik çıkışlarından, yeniliklerinden” Arif Ay, İlhami Çiçek, Hüseyin Atlansoy feyz almıştır(Düz, 1991, s. 91).
Cahit Zarifoğlu’nun Sanat Anlayışı
Rasim Özdenören, Zarifoğlu’nu; şair, sanatkar, baktığı tablonun estetik yanlarını gören ve bu yeteneği vehbi olan birisi olarak tanımlıyor (Terzi, 2017, s. 422) Çınar, Zarifoğlu’nun şiirlerini sadece şiir kaygısıyla yazdığı dönem, toplumsal konulara yöneldiği dönem ve dünyadaki konumunu kavrayıp teslim olduğu İslami sorumlulukla şiir yazdığı dönem olarak üçe ayırır (Çınar, 1999, s. 81). İnan’sa onun hayatının ilk dönemi için “meselelerimize lakayd ve serazat ve bohem dönemi”, ikinci dönemi içinse “toplumsal meselelere yöneldiği dönem” ifade eder Ancak sanatçı her iki dönemde sanatın estetiğinden taviz vermez (Sürgit, 2014, s. 1293). Zarifoğlu geleneksel özü modern biçimle aktarmıştır. Dilin ve estetiğin ilkelerine sadıktır (Kaya, 2007, s. 14).
Kudüs’ten Afganistan’a İslam diyarlarının dertleriyle dertlenen bir
mütefekkir ve aksiyoner olan Zarifoğlu, sahip olduğu edebi yetenek ve estetik bakışının yanında inancıyla dikkat odağı olmuş biridir (Terzi, 2017, s. 421). Onun ima ve vurguları “ucu belli bir dünya görüş”üne açılır (Doğan, 1991, s. 97)
. Zarifoğlu’nu İslamcı/gizemci bir anlayış içinde değerlendirmek gerekir (Canberk, 2001, s. 106).
Onun için “İslami duyarlığa sahip olmak”,  her şiirde mutlaka İslam’ı işlemek değildir. Ancak şiirinde hadis-i şerifler, belki ayetler, tasavvuf, menkıbeler, İslami davranış biçimleri, tavırlar, tepkiler, kabuller, suda erimiş madenler gibi vardır: …bangır bangır bağırarak söylemem. Onlar ömürsüzdür… Madem şiir yazıyorum, önemli olan ilkin şiirdir  (Zarifoğlu, 1986, s. 110).
Zarifoğlu çocuk bakışının safiyetine inanmaktadır ve model olarak kullanabileceğini düşünmektedir. Onda çocuk kuş imgesiyle karşılanır. Çocuk umut, masumiyet ve aşkı simgeler ve çocuk bir ölçü aracıdır. Kişinin sahip olduğu tüm ruh halleri çocukla karşılanır. Her şey çocuk kadar mutlu ya da mutsuz, kederli veya coşkulu gibi (Nurullah Ulutaş, İsmail Süphandağı, 2013, s. 1395). O, çocuksu ve coşkundur (Aksal, 2012, s. 30).
Zarifoğlu, şiirlerinde benlik, varoluş sorunu, doğu-batı çatışması, aşk, aile ve modernleşmenin birey üzerinde yarattığı tahribat işlenmiştir (Sürgit, 2014, s. 1289). Zarifoğlu’nda hayat ile ölüm iç içedir (Aksal, 2012, s. 30).
Zarifoğlu şeyhe intisap edince edebi ürünlerinin içeriği, dili, üslubu, teknik yapısı değişmiştir (Sürgit, 2014, s. 1289). Tasavvufu beslenilmesi gereken bir ana damar olarak benimsemiştir. Zarifoğlu’nun 1970’li yılları bu dikkatle incelenmelidir (Sürgit, 2014, s. 1306).
1980 sonrasında Zarifoğlu farklı dünya görüşlerine sahip şairler arasında poetik köprüler kurulmasında büyük katkı sağlamıştır ve …“Dasein-varoluş” un boğuntulu girdaplarına pek girmez ama “ölüm”ü anlamaya gayret eder (Düz, 1991, s. 91)
Cahit Zarifoğlu’nun Dili ve İkinci Yeni
Gündelik dili insanı, dili şiire sokan Garipçiler’in aksine İkinci Yeni şiirini gündelik dilin bilinçli biçimde deforme edilmesi üzerine kurmuştur. Dilden sapmanın bu hali imge olarak ifade edilmiştir (Armağan, 2012, s. 58). İkinci Yeni şairlerinin gerçeküstücü, kapalı, imge yüklü, anlamsız, kelime odaklı, soyut şiirler yazarak Türk şiirine yeni bir soluk, imkân getirdiği su götürmez bir gerçektir. Zarifoğlu, İkinci Yeni şiirinin devamı niteliğinde şiirler yazmıştır (Karaburgu, 2016, s. 28). Özellikle ilk şiirlerinde İkinci Yeni şairlerinin izleri vardır ancak sonrasında kendisine has üslubu yakalamıştır ve kendisinden sonra gelen şairleri etkilemiştir (Kozlu, 2017, s. 397). Zarifoğlu, İkinci Yeni kadar güçlü ve kendi sesiyle sanatını icra edebilmiş bir şairdir (Kaya, 2007, s. 8).
Bazı araştırmacılar onun bir şiir akımına dahil edilemeyeceği görüşündedir. (Çoşkun, 1995, s. 10). ve kendisi de öyle düşünür: “En çok okuduğum şair Cahit Zarifoğlu’dur.” (Kaya, 2007, s. 9) Mustafa Ruhi Şirin’in yaptığı bir söyleşide bunu tekrarlar (Armağan, 2012, s. 64,65). İkinci Yenicilerin büyük çoğunluğu solcu olduğu için Zarifoğlu’nu buraya dahil etmenin güç olduğunu düşünenler de vardır (Armağan, 2012, s. 66).
Zarifoğlu 1960’ların ortasından 1970’lerin sonuna kadar imgeyi ve özerk şiir dilini savunmuştur. Sonrasında politik göndermeleri olan bir şiir anlayışına geçmiştir (Armağan, 2012, s. 57). Zarifoğlu, şiirinin kapalılığı ya da anlaşılmazlığı savını şiirden ve şiirsellikten uzak olma ve doğaya dikkat ve hikmetle bakamama olarak görür  (Aksal, 2012, s. 29) Armağan, Zarifoğlu’nun İkinci Yenicilerden kendini uzak olma isteğini bu toplum şairlerinin solcu olması ve Harold Bloom’un “etkilenme endişesi” kavramıyla açıklar (Armağan, 2012). O şiirinin anlaşılmadığından şikayet eden okuyuculara dilin putlaştırılmamasını tavsiye etmiştir (Çelik, 2009).
Zarifoğlu’nun şiir değerlendirmeleri dağınıktır. Şair İslam’ı hayatının merkezine oturtunca şiir değerlendirmeleri değişir. Kendisi de bunun farkındadır ve bunu politize olmasına bağlamıştır. 1987’de “anlaşılmaz”ın tasvip görmediğini ve kendisinin de buna katıldığını açık biçimde dile getirir (Armağan, 2012).
Zarifoğlu şiirin kalple yazılacağına inanır ancak sanatta eleştirinin acımasızlığına bilir. Yazmanın bir ihtiyaç olduğunu ve okumadan yazılamayacağını ifade eder: Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.” (Çelik, 2009)
Cahit Zarifoğlu’nun Fikir Dünyası ve Kişiliği
Zarifoğlu, sanatçı kaprisi taşımayan, art niyetsiz müstakil bir şair ve insandır. (Kaya, 2007, s. 10)  İhlaslı, hakiki bir Müslüman, iyi ahlak sahibi, ibadet ve ihlasında titiz, gıybet etmeyen, her gün Kuran okuyan, insanları kırmaktan kaçınan, yardımsever ama ön planda olmayı sevmeyen ve toplumdan yalnızlığına kaçan, herkesi güzelliğe davet eden, kibir ve gösterişten uzak, riyakarlıktan kaçınan, arkadaş grubu içinde dinamo-lokomotif, öğrendiğine inanan ve inandığını yapan Zarifoğlu’nun şiirini içe dönük yalnızlığı beslemiştir (Sürgit, 2014, s. 1293).
“Ehl-i takva olun. Ehl-i secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.” (Çelik, 2009) diyen Zarifoğlu; şiirinde, yazılarında ve hayatında zarif bir insandır ve yumuşaklıktan yanadır (Zarifoğlu, Okuyucularla (Mavera Dergisi, 17-24. Sayılar)).
Zarifoğlu; planlı, programlı, ince ayrıntıları hesaba katarak şiir yazar. Şiirlerinin ahengi, vurgu ve anlatımı mükemmeldir. İrticalen söyler gibi yazar. Kıvrak zekası birikimini gösterir (Çoşkun, 1995, s. 10). Şiiri de yaralı bir kalbin, olumsuzluklara müdahale edemeyen muzdarip bir kafanın umutsuz ama yenilmemiş bir insanın şiiridir (Çoşkun, 1995, s. 10).
Zarifoğlu hayatının ilk döneminde cinselliği kullanmıştır (Stad) (Çoşkun, 1995, s. 10). 1974'ten sonra "bohem" yaşantıyı bırakmıştır. Afganistan cihadı şairin hayatında en önemli dönüm noktasıdır (Çoşkun, 1995).
Şairin bakışı eşyaya, canlı ve cansız varlıklara dönüktür. Sezgileri güçlüdür, şiiri etkili ve sarsıcıdır (Aksal, 2012, s. 27).
Onun şiirinde ironi, yabancılaşan insana dönüktür. İnsanı aşağılayan ve küçümseyen bir bakış yoktur (Aksal, 2012, s. 31). İnsan onun şiirinde devingendir…İnsan doğasında olanı yansıtır. O, modern ama geleceğe kalacak taze bir şiir yazmıştır (Aksal, 2012, s. 32).
Cahit Zarifoğlu ve Çocuk Edebiyatı
Çocuk edebiyatı, başlangıçta “çocuğa göre”, “çocuklar için” ve “çocuk duyarlılığı” ayrımına gidilerek çocuk psikolojisindeki gelişmelerin sonucu üzerinde durulan bir kavram durumundaydı. İslami Çocuk Edebiyatı Kur’an ve Sünnet’e dayanan bir edebiyattır. (Çalışkan, 2001, s. 410).
Çocuk edebiyatı, ergenlik dahil çocuğu ele alır. Çocukların dil gelişimini ve anlama düzeyini dikkate alır. Çocuk edebiyatı ürünleri sanatsal ve görselle zenginleştirilmiştir (Sever, 2008, s. 17). İki yaştan ergenlik dönemine kadar olan süreyi çocuk edebiyatına dahil eden araştırmacılar da vardır. Çocukların hayat tecrübeleri, ilgi, ihtiyaç, gelişim ve algılama düzeylerine uygun estetik ve edebi metinler çocuk edebiyatı içine girer. Bilmece, tekerleme, destan, efsane, masal, şiir, hikaye, roman, anı, biyografi, mektup, gezi yazısı, deneme, sohbet, makale, tiyatro gibi ürünler, çocuk edebiyatı içindedir (Sınar, 2006, s. 177).
Bir çocuk kitabı ele alındığında anlatımın sade ve ‘çocuksu eda’ya uygun olması gerekir (Karagözoğlu, 2010, s. 87). Çocuk kitabı yazarı neleri yazmaktan çok nasıl yazarsam çocuk yazdığımı okura odaklanması gerekir. (Şirin, 99 Soruda Çocuk Edebiyatı, 2000, s. 21).
Zarifoğlu çocuk edebiyatına başlangıçta ilgi duymadı. Yanıldığını anlayınca büyüklere yazdığı ciddiyetle çocuklar için yazdı. Çocuk kitaplarının okuyucularının yüzde 50’sinden fazlasının büyükler olduğunu ifade etti (Kaya, 2007, s. 12). Çocuklar için yazarken katışıksız bir mutluluk duydu (Kaya, 2007, s. 13).
Zarifoğlu çocuk duyarlılığının esere yansımasının asıl olduğuna inandı (Kaya, 2007, s. 13). O, çocuk edebiyatı aracılığıyla çocuğun şuur altına ustalıkla inebilmiştir (Kaya, 2007, s. 14).
Zarifoğlu’nun eserleri çocuğa bir dünya kurar. Zarifoğlu didakliğe düşmez. Eserlerinin çıkış noktası masaldır. Çocukların safiyeti onu cezp etmiştir. (Tosun, 2014). Onda çocuk potansiyel ideolojik empoze aracı değildir (Kaya, 2007, s. 14). Hikayelerindeki alegorik anlatım ve fantastik kurgu, kitapları çocukların okumasını kolaylaştırır. Kurgu zekicedir (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 18).
Cahit Zarifoğlu’nun Muhatap Kitlesi
Zarifoğlu’nun çocuk metinleri belirli bir yaş grubunu göz önünde bulundurarak
oluşturulmuş metinler değildir. Aksine bütün yaşlardaki okura seslenebilen farklı bir yapıya sahiptir (Kaya, 2007, s. 102). Şiirlerinde çocuk psikolojisini ve duyarlıklarını sade bir dille yansıtmıştır. 1989’da basılan iki kitabın ilki Gülücük, ikincisi Ağaç Okul’dur (Kozlu, 2017, s. 397). Pedagojik olmaktan çok poetik çocuk dilini kullanmıştır. Söz konusu şiirler her yaştan çocuklara yöneliktir (Kozlu, 2017, s. 404). Diğer kitaplarının türleri ve kimlere yönelik tartışmalar söz konusudur  (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 19,20) Eserlerinin muhatabını kestirmek zordur (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 20).
Zarifoğlu eserlerinde bütün çocuklara gönderme yapar  (Şirin, Çocuğa Adanmış Konuşmalar, 2006, s. 209). “Asıl yetişkin okuyucu için, ondan sonra da çocuklar için.” yazdığını ifade etmiştir. Ağaçkakanlar’ın girişinde kitabını çocuklara ithaf etmiştir (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 16). Çocukluğunda yaşadığı acıları şiirine yansıtmamıştır (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 15). Zarifoğlu kitaplarını okuyanların yaşlarının büyük olmasını önemsemiştir. (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 13). Çocuk kitapları okurunun çocuk ve yetişkin diye ayrılmasından yana değildir…  Ama büyükler şiirlerinde emperyalizm, süper güçler, çağdaş dünyanın siyasî hareketlerini görebilirler: Ben bunu bu kitapların başarısı, hatta çifte başarısı olarak görmekten kendimi alamıyorum... (Şirin, Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı, 2013, s. 14,15)
Yöntem
Araştırmada sosyal bilimler alanında kullanılan nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Cahit Zarifoğlu’nun eserlerinden ve onunla ilgili yazılanlardan hareketle bütüncül bir süreç izlenmiştir. Doküman-belge analiziyle Cahit Zarifoğlu’nun çocuk ve insan tasavvurunun belirlenmesi için tez, kitap, makale ve çocuk edebiyatı ürünleri taranmış, veriler fişlenerek kayıt altına alınmıştır.
Bulgular
Küçük Şehzade’de beş hikaye vardır. Birinci hikayede iyi huylu, aceleci, inatçı, müsrif, meraklı, şirin Şehzade Süleyman’ın makamının nüfuzundan tevazuya geçişi anlatılmıştır. İkinci hikaye yalnız yaşamayı seven, arkadaşlarıyla takılmayan, doğayı anlamaya çalışan ve incelemeyi seven Şehzade’nin düşmana karşı ahlaklı davranışı işlenmiştir. Üçüncü hikayede sorgulayan, hazır cevap, meraklı, bir kişi anlatılmıştır. Dördünce ve beşinci hikayede Padişah Ahmet’in şahsında Allah’ın emaneti devlet ve halkı yöneten padişahın sorumluluğu ve ahirette hesap vermesi anlatılmıştır. Güçlü, adaletli, şükretmesini bilen ancak zaman zaman hata yapıp nefsine uyan ve bu yanlıştan dönebilen padişah bu iki hikayede anlatılır. Padişahın düşmanları kurnaz, akıllı ve savaştan kaçan kişilerdir. Düşmanlar ülkesi içten yıkmak ister. Bunun için din ve devlet adamlarını kullanır.

Motorlu Kuş’ta toplumsal sorunlar ve değerler işlenmiştir. Hikayede, yavru kırlangıç büyüklerinin sözünü dinlemez ve kendisine motor taktırır. Motorla hızlı uçacak ve işlerini daha hızlı yaparak zamandan tasarruf yapacaktır. Anne engel olmaya çalışsa da kırlangıç artık kırlanmotor olmuştur. Altı ay sonra kırlanmotorun hareketleri yavaşlar ve kanatları körelir. Uçamaz hale gelmiştir. Kuvvet levhasını gagalamaktan beyni sulanır. Kuşlar meclisi aldığı kararla diğer kuşların aynı akıbete uğramaması için karar alır. Hikayede kısaca kişinin özüne, kendi değerlerine yabancılaşması, modern ve yeni olarak algılanan değerleri kendi değerlerine tercih etmesi, öykünme ve özentinin acı sonuçları ile yeni olan her şey iyi, eski olan her şey kötü anlayışının yanlışlığı anlatılır.
Dünyanın En Vahşi Hayvanı bir hayvanat bahçesinde kafes gerisine konan ayna ve onu üstündeki Dünyanın En Vahşi Hayvanı tabelasıyla dünya yüzünde insandan daha zalim, daha öldürücü, daha vahşi bir mahlûk yoktur teması işlenen hikâyedir.
Çocuklara, zalimlerle insanlık için mücadele hedefi gibi bir ideal sunar.
Kırmızı Gözlü Kara Yılan’da insanın zalimliği, doğduğu topraklara ana babasına dahi acımasızlığı, hırsı, saçıp savurmasıdır anlatılır. Gücün emniyetiyle herkese meydan okuyan, gururlu, bütün varlığı kölesi olarak gören, hazzın şımarıklığından sarhoş, güç zehirlenmesi yaşayan, doğduğundan beri kibirli, zalim, acımasız ve gösteriş budalası Kırmızı Gözlü Karayılan, ihtişamını göstermek isterken sarayın balkonunda kendi kuyruğunu yer ve kendine dolanırken ailesi dahil ona hiç kimse yardım etmez.
Çın Çın Yılancıklar insanı merak eden yavru yılanın hikayesini anlatır. Yılanlar kaval sesine mest olur ancak fark edilince genç insanın elinden zor kurtulurlar. Yılanların bir şey yapmadıkları halde insanların canavarlaşması anlatılır hikayede ve insanın zayıf olana zarar verme isteği işlenir.
Yürekdede ile Padişah, Yürekdede ve Ayşe Nine’nin yolculuğu esnasında adil Padişah’la karşılaşmasını anlatır. Hikaye, adil yönetici ve tevekkül eden insanların huzur içinde yaşadığı Müslümanca hayatı anlatılır. Allah’a kul olmak ön plandadır. Besmele, namaz, cemaatle namaz, dua, adalet, merhamet, tevazu, eş ilişkileri, alçakgönüllülük, selam, sır tutma, hak yememe, Allah sevgisi, misafirperverlik, tebessüm gibi değerlere yer verilir. Hz. Süleyman ve Kirpi’de merhamet, evlat sevgisi anlatılır.
Köyümüze Yağdı Karlar bir köy imamının ahalinin imanını kuvvetlendirmesi anlatılmıştır.
Serçekuş bir avcının elindeki serçenin kendisini serbest bırakması karşılığında bataklıktan avcıyı kurtarması anlatılır. Yedi bölümden oluşan hikayede, zamanın sabah namazından itibaren kullanımı ve meleklerin yeryüzüne inişini seyrediş, tabiattaki ahenge hikmetle bakış gibi Müslümanca bir hayatın izleri vardır.
Katıraslan, tabiatına uygun davranan Aslan ve insana öykünen ancak şahsiyetini kaybetmiş bir Tilki’nin hikayesidir. İnsanın fıtratından kopuşu, Batılı modern hayatın çıkmazları ve insanların sorgulamadan yaşayışları temel temalardır.
Ağaçkakanlar’da insanların mal ve çocukla övünmesi ve imtihan olması anlatılmaktadır. Çocuk toplumun geleceğidir ve doğru yetiştirilmelidir. Anne-baba sözü dinleme, başkasına zarar vermeme, tüketimden kaçınma, komşuluk hakkı gibi değerler anlatılır.
Kuşların Dili uyarlama bir hikayedir. İnsanın nefis terbiyesi yolunda karşılaştığı nefsani ve şeytani zorluklar 7 vadi halinde aşılmalıdır: istek, aşk, bilgi, tevhit, hayret, yokluk vadisi.
Gülücük’te okur ve yazar çocuktur. Şair bir çocuk olarak anne-baba, dede-nine ilişkisini işler. Çalışan annenin yalnız bıraktığı ve babasını az gören çocuklar ve savaşların korkuttuğu çocukları çocuksu bir edayla Zarifoğlu’nun şiirinde görmek mümkündür.   
Ağaç Okul, bireysellikten sıyrılıp toplumsal konuları işleyen kitap konumundadır. Afganistan çocukları üstünden bütün dünyada savaş mağduru çocukların hak ihlalleri anlatılır kitapta.
Sütçü İmam yazarın memleketinin tiyatrosudur. Maraş’ın işgali ve kurtuluşu etrafında azim, sabır, şeref, Müslümanca duyarlılık, namus, vatan sevgisi konuları işlenir.



Sonuç ve Tartışma
Medeniyet insanı yetişmenin temel öncüleri; medeniyetin insan ve varlık tasavvuru, çocuk bilgisi ve geleneği, çocuk dilidir. İnsan yetiştirirken ahlak, irade, adalet duygusu ve vicdan duygusu eğitimi gereklidir. Modern çocuk yetiştirmede üç temel kural: Çocuklar yetişkinlerden farklıdır; çocuklar yetişkinliğe hazırlanmalıdır; çocukların yetiştirilmesinden yetişkinler sorumludur (Şirin, Medeniyet ve Çocuk, 2014). Zarifoğlu Diriliş Medeniyetinin alpinisti kabul edilir. Bu açıdan onun çocuk ve insan tasavvuru önemlidir.
Zarifoğlu başlangıçta olmasa da sonrasında tasavvufi geleneğe bağlı, özü-sözü bütün bir Müslüman’dır. İkinci Yeni tarzı şiirler yazmış ancak kendi sesini bulmuştur. Onun gözünde çocuk-yetişkin ayrımı söz konusu değildir. Ancak çocuk edebiyatının önemine inanmıştır.
Şiirle ilgili görüşleri hayatındaki keskin değişimlere uygun olarak değişmiştir. Önceleri kapalı şiirler yazsa da sonraları açık şiirden yana tavır almıştır. Ancak temel derdi didaktik edebi eser yazmak değil sanatsal ürünler ortaya koymaktır.
Eserlerinden çıkan sonuca göre, Müslümanca hayatın ve Müslüman’a yakışır değerlerin savunucusu olmuştur. İnsanı doğal haliyle kabul eder ancak çocuktan başlamak üzere bütün Müslümanların şuurlu yaşamasından yanadır. Zarifoğlu, iktidar erklerinin “şahsiyetsiz, içkici, faiz sever, laik ve başıbozuk hale getirmek için uzun yıllar gayret sarf ettiklerini” bundan dolayı Müslümanların da laik elitler karşısında “siyasi alanda bilinçlenmesi”ni ister (Sağman, 2016, s. 156). Bu şuurun oluşmasında çocukları çok önemsemiştir. Ancak çoklu anlamaya izin veren sanat eserinin ruhuna uygun olarak da çocuklar için yazılan ürünlerden büyüklerin farklı anlamlar çıkarmasını önemsememiştir: “Çocuklar bir gün karşılaşacakları dış kredi, yardım, hibe gibi kelimelerin, ikili anlaşmaların, teknik işbirliklerin bizler için ne oldukları konusunda şimdiden bilinçaltlarında bir direnç kazanmış olacaklardır (Zarifoğlu, Konuşmalar , 1987, s. 80).
Batı’nın dayattığı değerlere karşı uyanık olmayı çok önemsemiştir. Müslüman kimliğin Modernizm ve sömürgecilik karşısındaki duruşunun sembolik bir anlatımıdır. (Metin, 2012, s. 101) İsim değişikliğiyle bile (Kırlanmotor) Müslümanların toplumsal, kültürel, bağlarının köklerinden koparıldığını düşünür. Müslümanların çektiği acılardan rahatsızdır. Bu acıyı en çok Afganlı çocuklar üzerinden anlatmıştır. Filistinli çocuklar da onun için önemlidir: Ona göre akıl ve yürek insanı hayvandan ayırır. İnsan zalimliğiyle, savaş çıkarmasıyla dünyanın en vahşi hayvanıdır ancak dört yaşındaki Mekki’nin asıl kızgınlığı zalimleri göstermeyen bütün aynalardır ve bir gün onları tuz buz edecektir. Olayın kahramanları dokuz çocuklu bir ailedir. Çocukların isimleri kendi çocuklarının adlarıdır. Baba Zarifoğlu gibi işten eve gelip çocuklarının eğitimiyle ilgilenen bir babadır. Mekki, İsrail askerine taş atan -tıpkı Tevrat’ta Calut’u taşlayan çocuk asker gibi- Filistinli çocuktur (Metin, 2012, s. 104)
Özetle Zarifoğlu Müslümanca hayatı anlatır. Onda Allah’a kul olmak ön plandadır. Sadece Yürekdede ile Padişah’ta geçen değerler bunun ipuçlarını verir: Besmele, namaz, cemaatle namaz, dua, adalet, merhamet, tevazu, eş ilişkileri, alçakgönüllülük, selam, sır tutma, hak yememe, Allah sevgisi, misafirperverlik, tebessüm…
O çocuk-insan ve insan ayrımına gitmez. Ama insan tasavvurunda Müslüman, namaz kılan, dua eden, ahirete inanan bir kişi vardır. Zarifoğlu’nun çocukları günahsızdır ve meleklere benzer. Onlar fiziki güçlerinin ötesinde bir güce sahiptir.
 Zarifoğlu’nun insanları televizyonu iblisin bir oyuncağı olarak görür. Ölüm onlara yakındır. Onların nefisleri onlara hem yoldaş hem düşmandır. Nefis terbiye edilmelidir. Onlar ibadetlerini önemsemelidir ve inandıkları gibi yaşamalıdır. Zekat ve sadakalarının toplumda saygı ve sevgiyi artıracağını bilmelidir. Toplumsa kaynaşma için Cuma namazını ve selamlaşmayı ihmal etmemelidir. Onlar çocuk eğitimini önemsemelidir. Çocuğun eğitiminde başrolün ailede olduğunu, dede-ninenin değerleri yeni kuşağa aktardığını, komşunun kan bağı olan akraba olduğunu, toplum kurallarının ailede öğrenildiğini bilmelidir.
Zarifoğlu erkeği kuvvetli ve koruyucu görür. Kadının saf güzelliği vardır. Kadın-erkek ilişkisinde hicabı önemser. Aşk vardır ancak dile gelirse niteliğini yitirdiğini düşünür. Ona göre eşler arası sevgi uzun evlilik için şarttır. Anne şefkat abidesi, sığınak, uyarıcı ve öğretmendir. Baba bazen ilgisiz bazen merhamet abidesidir.
Onun yöneticileri adaletli, halkı düşünen ve sevilen kişiler olmalıdır. Bencil, makamını çıkarı için kullanan, insanlara zulmeden yöneticileri istemez. Yalnız o düşmanıyla bile ahlak kuralları içinde hareket edilmesini mühimser.

Kaynakça

Aksal, A. H. (2012). Cahit Zarifoğlu Şiirinde Doğa ve Doğallık. Türk Dili, 3(728), 27-32.
Armağan, Y. (2012). “İmge”den “Anlam”a Cahit Zarifoğlu’nun Poetikası. Divan Disiplinler Arası Çalışmalar Dergisi, 17(32), 57-73.
Canberk, E. (2001, Mayıs, Haziran, Temmuz). 1940 Kuşağı Şiiri ve Günümüz Şiirine Etkileri. Hece, s. 102-108.
Çalışkan, A. (2001). İslami Çocuk Edebiyatı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 409-436.
Çelik, M. (2009, Temmuz-Ağustos). Mavera’da Bir Zarif Hamle: Okuyucularla. Şehrengiz(1), 11-17.
Çınar, R. (1999). Cahit Zarifoğlu'nun Şiiri Üzerine Bir İnceleme. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Çoşkun, C. (1995). Stad. Şiir Dergisi, 10-14.
Doğan, M. C. (1991). Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirine Bakış. Göğ Ekin (İlhami Çiçek'in Anısına).
Durant, W. (2012). Medeniyetin Temelleri. ((. N. Muallimoğlu), Çev.) İstanbul: Erguvan Yayınevi.
Düz, C. H. (1991). İlhami Çiçek Anısına. Göğ Ekin (İlhami Çiçek Anısına).
Karaburgu, O. (2016). İkinci Yeni Şiiri ve Cahit Zarifoğlu. International Journal of Humanities and Education, 21-31.
Karaçam, F. (2013). Abdurrahman Cahit Zarifoğlu. F. Karaçam içinde, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (s. 135-137). Türkiye Diyanet Vakfı.
Karagözoğlu, M. (2010). Mustafa Ruhi Şirin'in Çocuk Edebiyatına Dair Görüşleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi).
Kaya, V. (2007). Cahit Zarifoğlu'nun Çocuk Kitaplarında Temel Değerler. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi).
Kozlu, Z. G. (2017). Cahit Zarifoğlu'nun Çocuklar İçin Yazdığı Şiirler. Akademik Araştırmalar Dergisi, 397-404.
Metin, H. (2012). Çocuk Sesinin Düzlüğünü Arayan Adam: Cahit Zarifoğlu Cahit Zarifoğlu'nun Eserlerinden Çocuk İmgesi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi).
Nurullah Ulutaş, İsmail Süphandağı. (2013). Çocuk İmgesinin Cahit Zarifoğlu ve Paul Eluard'ın Şiirlerinde Kullanımı. Turkish Studies, 1395-1406.
Oktay, A. (1991). Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirine Bakış. Göğ Ekin.
Sağman, H. N. (2016). İslami Duyarlılık Çerçevesinde Cahit Zarifoğlu'nun Çocuk Hikayeleri. İstanbul: Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi).
Sever, S. (2008). Çocuk ve Edebiyat. İzmir: Tudem.
Sınar, A. (2006). Türkiye'de Çocuk Edebiyatı Çalışmaları. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi (TALİD), 175-225.
Sürgit, B. (2014). Cahit Zarifoğlu'nun Şiirlerinde Tasavvufun Görünüm Biçimleri. Turkish Studies, 1289-1308.
Şirin, M. R. (2000). 99 Soruda Çocuk Edebiyatı. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.
Şirin, M. R. (2006). Çocuğa Adanmış Konuşmalar. (H. S. Zengin, Röportajı Yapan) İstanbul: İz Yayıncılık.
Şirin, M. R. (2013). Cahit Zarifoğlu İçin Yetişkinlerin Çocuk Yazarı. Türk Dili, 13-24.
Şirin, M. R. (2014, Mayıs 20). Medeniyet ve Çocuk. İstanbul: Çocuk Vakfı-Çocuk Akademisi. Haziran 25, 2018 tarihinde http://ww3.ticaret.edu.tr/bgur/files/2012/03/dersnotu_10_Mustafa-Ruhi-%C5%9Eirin.pdf adresinden alındı
Terzi, B. (2017). Bir Dağ Nasıl Söylerse Öyle: Cahit Zarifoğlu. FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 421-423.
Tosun, N. (2014). Cahit Zarifoğlu ve Çocuk Edebiyatı. Mahalle Mektebi(17).
Yılmaz, H. (2015). Sezai Karakoç'un Şiirlerinde Geçen Yılan ve Süt İmgelerini Metinlerarası İlişkiler Bağlamında Okumak. FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 279-310.
Zarifoğlu, C. (1987). Konuşmalar . İstanbul: Beyan Yayınları.
Zarifoğlu, C. (2009). Okuyucularla. (A. Ö. Mehmet Fidan, Dü.) İstanbul: Zarifçe.
Zarifoğlu, C. (tarih yok). Okuyucularla (Mavera Dergisi, 17-24. Sayılar). (A. Ö. Mehmet Fidan, Dü.) Zarifçe.

(Havva Nur BİYTUR-Ahmet USLU)