Osmanlı Saray Görevlileri: İçoğlanlar / Gılmanlar
Kaynaklara göre, Osmanlı
Devleti’nde 15. asır ortalarından 19. asır başlarına kadar Enderun-Saray’da
görev yapan kişilere içoğlan denmiştir.
Enderun iç, dahil,
içyüz, gönül, saray teşkilatı, içerisi, harem dairesi demektir. Zıt anlamlısı
dışarı, harici, dış, fazla anlamlarındaki birundur. Mesela Osmanlı hazinesi
Enderun ve Birun olarak ayrılmıştır. Enderun padişaha ait hazineyi temsil eder.
Saray dışındaki hazine Birun’dur.
İşte enderun
denildiğinde saray kastedilmektedir. İçoğlanlar bir saray görevlisidir.
Hristiyan çocukların devşirilmesi saraya alınan iç oğlanlara sarayda eğitim
verilmiştir.
Osmanlı’da Topkapı,
Galata, İbrahim Paşa ve Edirne saraylarında yetiştirildiği bilinen içoğlanların
sadakati önemliydi. Sarayda devletin önemli işlerini yürüten bu görevlilerin
içoğlanlarının en iyilerinden olmasına özen gösteriliyordu. Sır tutmak, tıpkı
herhangi bir devletin teşrifat veya güvenlik görevlisi gibi düzgün bir fiziğe
sahip olmak, dürüst olmak ve sadık olmak içoğlan seçiminde önemliydi. İlm-i
Simya ve İlm-i Kıyafet seçimde kullanılıyordu. Ehliyet, liyakat ve sadakati iyi
olanlar içoğlanlıkta kariyer basamaklarını hızlı tırmanıyordu. Eğitim uzun
sürerdi ve binlerce kişiden ancak çok azı içoğlan olarak kabul edilirdi.
Kendisi de bir
içoğlanı olan ve 17. Yüzyılda yaşamış Bosnalı Mehmed Halife Tarih-i Gılmani’de
içoğlanların edebi ve ahlaki eğitimler aldığını, devlet terbiyesini
bildiklerini söyler. Türkçe, Arapça, Farsça; ok atma, güreş, kılıç kullanma;
hüsn-i hat; müzik ve dini eğitim aldıkları bilinmektedir.
Enderun/İç bölümde Arz
Odası, Büyük Oda, Küçük Oda, Hazine-i Hassa, Has Oda, Doğancılar Odası, Kiler
Odası, Seferli Oda bulunurdu. Birun/Dış bölümde Kubbealtı (Kubbenişin),
Altıbölük Halkı, Cebeciler ve Topçular, Müteferrikalar, Mehterhane, Saray
Hastanesi, Saray Mutfağı bulunurdu. Padişah bu kadar kalabalık bir yapıyı yakın
arkadaşı musahib ve sağır, dilsiz, cüceler vasıtasıyla idare etmiştir.
Seferli içoğlanı Mehmed
Halife, Hz. Peygamber’in Hırka-i Şerif’in bulunduğu Has Oda’nın bir içoğlanın
gelebileceği en güzel makam olduğunu vurgular. Giydikleri kıyafete göreve isim
alan saray görevlilerinin bir kısmına, kaftan giydikleri için “kaftanlı”,
dolamaçlı bir kıyafet giyenlerede de “dolamaçlı, dolamah” denmiştir. Hazine
sorumluları için Hazine Odası, sarayın şerbet ve meyveleriyle ilgilenenlerin
bulunduğu Kiler Odası, padişahın libas/elbiseleriyle ilgilenlerin bulunduğu
Seferli Oda, doğan kuşu ve avla ilgilenen Bazyan/Doğancılar Odası’nı eklemek
gerekir.
Has Oda’da ayrıca
padişahın kılıcını taşıyan ve güvenlikten sorumlu silahdar/ tüfekçibaşı;
padişahın kaftan, kürk ve yağmurluğundan sorumlu, padişah namaza giderken halka
para saçan çuhadar/kürkçübaşı/kaftancı; padişahın ayakkabıları, atının
üzengesiyle ilgilenen rikabdar; padişahın sarık ve giysilerini temizleyen
tülbend ağası ve yardımcısı mihtah (anahtar) ağası bulunurdu. Padişah abdest
alırken ibrikle hazır bekleyen ibriktar/güğümcübaşı, su veya şerbeti padişah
için hazır eden küpdar da sarayda görev yapmıştır. Diğer bazı içoğlanlar:
berberbaşı, peşkir oğlanı, içki sunan saki, sofracı, köpek bakıcısı mastıcı,
papağan terbiyecisi duducıbaşı, tırnakçı, kahveci, kürdancı/hilalci, çantacı,
sorguççu, kampiyeci. Bazı görevler zaman zaman kaldırılmış veya bazı görevlerin
yenileri konmuştur.
İçoğlanların, sarayda
eğlence düzenledikleri, atlas, diba, serenk, şib kaftanlar giydikleri, çeşitli
kumaşlardan takke/takye, kuşak, terlik kullandıkları, çeşitli buhur, anber ve
kokular kullandıkları bilinmektedir.
Müsteşrikler veya
Avrupalı ilim adamları ve sanatçıların zaman zaman bu sistemi eleştirdikleri
veya bu kurumları eşcinsellikle ilişkilendirdikleri görülmektedir. Her büyük
devlette olumlu-olumsuz bir davranışa rastlanabileceği muhakkaktır. Ancak Beyaz
Saray’da birilerinin içki içmesi tüm Beyaz Saray’ı sarhoş yapmayacağı
muhakkaktır. Bir başka gerçek de, içoğlanların bir kul, köle oluşudur. Kul
durumunda olan da çeşitli vesilelerle Osmanlı tarafından devşirilenlerdir.
İçoğlanla eş anlamda
kullanılan gılman kelimesi temelde Cennet’te vadedilen erkek köledir. Huri
kelimesiyle kullanılır. Mesela Hüsrev ü Şirin’de Firaki Abdurrahman Çelebi kelimenin
“erkek köle, Cennet’e hizmet gören delikanlılar” anlamını kullanır:
Gehi hur ile işret
kılurdı (hur=huri)
Gehi gılman ile sohbet
kılardı
Şiirde gılman kelimesi
daha çok huri, Cennet kelimeleriyle yan yana kullanılmıştır. Mesela Çakeri sevgilisinin
huriye benzediğini düşünmektedir:
Niderler Cennet ü
gılmanı sensiz
Ki anda sana benzer
huri çoktur
Özetle bugün devlet
idaresinde güvenlik, teşrifat ve tefrişat, mutfak, hediye, giyim gibi işleri
Osmanlı sarayında devşirilen içoğlan tarafından yürütülmüş, içoğlan bu
görevlere gelmeden belli eğitim ve aşamalardan geçmiştir. Padişahın en
yakınında iç ve dış bütün sırları bilen insanlar olarak içoğlanlarda aranan en
önemli vasıf sadakate olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.