Osmanlıca Metin Üzerinde Sinan Paşa'nın Secili-Süslü Nesir Örneği
Sinan Paşa’nın Hayatı
Divan Edebiyatı, şiir ve düz yazı olarak iki koldan ilerlemiştir. Manzum-şiir ve mensur-nesir olarak tasnif edilen bu ürünlerden şiirler şairler tarafından düz yazılar münşi veya nasirler tarafından oluşturulur. Şiirler, şair tezkirelerinde düz yazılar ise münşeat mecmualarında bulunur.
Divan Edebiyatı nesir ürünleri genel olarak düz, orta ve süslü nesir olarak ayrılır. Süslü nesrin zirvesi ise Divan Edebiyatı'nda Sinan Paşa'dır.
Asıl adı Yusuf bin Hızır bin Celaleddin
olan Sinan Paşa, İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in oğludur. Annesi Osmanlı
alimi Molla Yegan'ın kızıdır. Doğumuyla ilgili tarihler farklıdır
(1438-1440-1441). İstanbul veya Bursa'da doğmuştur.İstanbul feth edildiğinde
Sinaneddin Yusuf 13-14 yaşlarındaydı. Molla Hüsrev, Molla Gürani, Molla Kırimi,
Hocazade Muslihuddin, Kesteli gibi devir ulemasıyla tanıştı. Tezkireci
Latifi'ye göre o "Henüz baliğ olmadan beliğ" olmuştur. Babası 1459'da
ölünce Fatih Sultan Mehmet onu Edirne'ye müderris oldu. Sonra hace-i sultanlık
unvanıyla Fatih'e hoca Sahn'a müderris oldu. 1470 vezarete getirilince
"paşa" oldu. 1477 vezirazam oldu ve aynı yıl azl edilip hapse atıldı.
1481 bu defa 2. Bayezid Sinan Paşa'yı vezir yaptı. 100 akçe yevmiyeyle Edirne
Darulhadis müderrisliğine getirilen Sinan Paşa 1486'da öldü.
Sinan Paşa’nın Kişiliği
Felsefeci, zeki, hatip, tartışmacı bir
kişi olan Sinan Paşa riyaziye, heyet, fıkıh, kelam alanında Arapça risaleler
yazmıştır. Din, tasavvuf, ahlak ve evliya menkıbeleri konularında da Türkçe
eserler yazan Sinan Paşa, düz yazı (nesir) alanında özellikle de süslü
nesir-secili nesir alanında çok başarılı olmuş bir sanatçıdır.
Latin Harfli Metin Üzerinde Sinan Paşa'nın Secili-Süslü Nesir Örneği
Sinan Paşa’nın Eserleri
Tazarruname (Yalvarma Mektubu): Mensur bir eserdir. İçinde
manzumeler de vardır. En ünlü ve ilk eseridir. Tazarruat-ı Sinan Paşa ve
Daraatname gibi adlarla da anılır. Eğitimden kalan zamanda bu eseri birkaç ayda
yazdığını belirten Sinan Paşa; eserde kuvvetli, ahenkli ve tabii bir üslup
kullanmıştır. Düz yazıda kafiye diye bilinen secili bu eserde Sinan Paşa
üslubunu herkese kabul ettirmiştir.
Maarifname: Eser, Nasihatname ve
Ahlakname olarak da bilinir. Mensurdur. Dünyanın geçiciliği, nefsin hileleri,
ahlakın güzelliği, hikmet, felsefe gibi konuları işlemiştir. Sinan Paşa'nın
ayrıca çeşitli kitaplara yazdığı haşiyeleri de vardır.
Secili Nesir Örnekleri-Süslü Nesir
Örnekleri
Örnek, Sinan Paşa’nın Tazarru-Nâmesindeki
Benzetme Unsurları ve Edebî Tasvirler adlı çalışmadan alınmıştır. Metnin
alındığı bölümde temsilî hikâyede geçen ve insanın iç ve dış kuvvetleri, fiziksel
ve ruhsal özellikleri, bazı uzuvları ve iç organlarıyla ilgili ilginç
benzetmelerin yer aldığı kısmı da burada ele almakta fayda vardır. Bu tasvirde insana
ait sözü edilen unsurlar işlevlerine göre çeşitli meslek guruplarıyla özdeşleştirilmiş,
bazı güzellik unsurları da klâsik edebiyatta sıkça karşılaşılan benzetmelere konu
edilerek işlenmiştir:
benzetmelerin yer aldığı kısmı da burada ele almakta fayda vardır. Bu tasvirde insana
ait sözü edilen unsurlar işlevlerine göre çeşitli meslek guruplarıyla özdeşleştirilmiş,
bazı güzellik unsurları da klâsik edebiyatta sıkça karşılaşılan benzetmelere konu
edilerek işlenmiştir:
Dîdeyi talî‘a-i garrâ ve
bedeni merkeb-i bernâ, fikri
atabek-i mükerrem ve
‘aklı vezîr-i mu‘azzam, cevârihi hadem ve kuvâyı haşem, fehmi çâşnigîr ma‘îdeyi
tabbâh-ı bî-nazîr, cigeri hân-sâlâr-ı latîf dâfi‘ayı ferrâş-ı şerîf, kaşlarını kemân ve
gîsûsını çevgân, her müjesini bir tîr-i nişâne ve her beñini bir dil-firîb dâne, çeşmini
cellâd-ı hûn-rîz ve gamzesini hançer-i tîz, la‘lini müdâm ve zülfini dâm, dişlerini
gevher ve her hâssesini bir cevher, dimâgı hazîne-i müstahkem ve mizâcı kilîd-i
muhkem, tabî‘atı hâzin-i mekîn ve kuvâsını huddâm-ı emîn, hâfızayı bir gulâm-ı
hazîne-dâr ve hayâli bir câsûs-ı bî-karâr, musavvireyi nakkâş-ı suver-i mahsûsât ve
müfekkireyi mi‘mâr-ı mebânî-yi ma‘kûlât idüp bu cümle-i etbâ‘ u eşyâ‘ı bilelerine
koşup, dârü'l-mülk-i kudüsten dârü'l-fenâ-yı inse gönderdi
‘aklı vezîr-i mu‘azzam, cevârihi hadem ve kuvâyı haşem, fehmi çâşnigîr ma‘îdeyi
tabbâh-ı bî-nazîr, cigeri hân-sâlâr-ı latîf dâfi‘ayı ferrâş-ı şerîf, kaşlarını kemân ve
gîsûsını çevgân, her müjesini bir tîr-i nişâne ve her beñini bir dil-firîb dâne, çeşmini
cellâd-ı hûn-rîz ve gamzesini hançer-i tîz, la‘lini müdâm ve zülfini dâm, dişlerini
gevher ve her hâssesini bir cevher, dimâgı hazîne-i müstahkem ve mizâcı kilîd-i
muhkem, tabî‘atı hâzin-i mekîn ve kuvâsını huddâm-ı emîn, hâfızayı bir gulâm-ı
hazîne-dâr ve hayâli bir câsûs-ı bî-karâr, musavvireyi nakkâş-ı suver-i mahsûsât ve
müfekkireyi mi‘mâr-ı mebânî-yi ma‘kûlât idüp bu cümle-i etbâ‘ u eşyâ‘ı bilelerine
koşup, dârü'l-mülk-i kudüsten dârü'l-fenâ-yı inse gönderdi
Metindeki secilerin daha iyi anlaşılması için
kafiyeli-redifli-secili bölümleri alt alta yazılırsa daha iyi anlaşılabilir:
Dîdeyi talî‘a-i garrâ
ve bedeni merkeb-i bernâ,
fikri atabek-i mükerrem
ve ‘aklı vezîr-i mu‘azzam,
cevârihi hadem
ve kuvâyı haşem,
fehmi çâşnigîr
ma‘îdeyi tabbâh-ı bî-nazîr,
cigeri hân-sâlâr-ı latîf
dâfi‘ayı ferrâş-ı şerîf,
kaşlarını
kemân
ve gîsûsını çevgân,
her müjesini bir tîr-i nişâne
ve her beñini bir dil-firîb dâne,
çeşmini cellâd-ı
hûn-rîz
ve gamzesini hançer-i tîz,
la‘lini müdâm
ve zülfini dâm,
dişlerini gevher
ve her hâssesini bir cevher,
dimâgı hazîne-i müstahkem
ve mizâcı kilîd-i muhkem,
tabî‘atı hâzin-i mekîn
ve kuvâsını huddâm-ı emîn,
hâfızayı bir gulâm-ı hazîne-dâr
ve hayâli bir câsûs-ı bî-karâr,
musavvireyi nakkâş-ı suver-i mahsûsât
ve müfekkireyi mi‘mâr-ı mebânî-yi ma‘kûlât
idüp
bu cümle-i etbâ‘u
eşyâ‘ı
bilelerine koşup,
dârü'l-mülk-i kudüsten dârü'l-fenâ-yı inse gönderdi.
Yine Sinan Paşa’nın düz yazıda seci yaptığı
metinlere örnekler:
“Esası usûl-i
meşâyih-i hakîkat üzerine
vuruluptur ve binası kavâid-i
ehl-i tarîkat üzerine
konuluptur”
“Çün söz buraya
geldi, bu cildi bunda tamam edelim. İnşaallah cild-i âharda
Tezkiretü’l-evliyâ’ya ihtimam edelim”
“... gâh dünyanın fenâsından şikâyetler edem ve gâh nefsin mekrlerinden hikâyetler edem, gâh ahlâkın iyilerinden takrir ve gâh hikmet
yolundan makālât edem ve gâh tevbîh
yüzünden kelimât edem, gâh akl-ı
maâştan beyan edem, geh akl-ı meâddan, geh ahlâk-ı
fukarâdan söyleyem, geh adl ü dâddan, geh
dervişler dilinden bir tûtî-i gûyâ olup şekerler yiyem, geh âşıklar ağzından bir bülbül-i hoş-âvâz olup
destân-serâlıklar eyleyem, geh germ olup ârifler makamından haberler verem, geh tenezzül gösterip yine zâhidler makamına inem ...”
“Bir meyden vir ki, katresi âb-ı hayvân ola; bir kadehten
sun ki, sâkîsi Hızr-ı zemân
ola.”
Sinan Paşa’nın yine Tazarruname’de geçen manzum
bölümlerden örnekler:
Sun î sâkî sen âb-ı zindigânî
Ki bulavuz hayât-ı câvidânı
Ki bulavuz hayât-ı câvidânı
Şerâb-ı rûh-bahşi câm-ı zerden
Sunıvir kim geçevüz cân ü serden
Sunıvir câmı cânı zinde itgil
Dil-i âzâdı saña bende itgil
Sun anı kim bagışlar tâze cân ol
Kühen pîri kılur yiñi cüvân ol
Cihânuñ yok
durur çün kim sebâtı
Getür sâkî mey-i âb-ı hayâtı
Getür sâkî mey-i âb-ı hayâtı
Ne hoştur hâli şol meczûb-ı ‘ışkuñ
Çöpe saymaz vücûd-ı kâyinâtı
Tagıt bu ruk'a-ı şatrancı iy dil
Ki her bir hânede teşvîş-i mâtı
Temennâ-yı hayât itme sen iy cân
Hayât añla hakikat sen memâtı
Dilerseñ kim kılasın çarhi menzil
Arıt var sen bu ahlâk u sıfâtı
Sakın iy cân ki nevmîd olma andan
Koma iy dil sen ümmîd-i necâtı
Dilerseñ dü cihân çıka göñülden
Dürüş arduña at sen bu cihânı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.