Translate

Çarşamba, Eylül 26, 2018

İlginç, güzel, sevdiğim kelimeler

teeessür, teessürat
üzülme, kederlenme; bir şeyin etkisine maruz kalma, etkilenme; üzüntüler, kederler, etkiler

teveccüh

bir tarafa yönelme, doğrulma, yakınlık duyma, beğenme, hoşlanma

etfal
çocuklar, tıfıllar, taze fidanlar, çiçekler Örn. Şişli Etfal Hastanesi

metruk
terk edilmiş, bırakılmış, vazgeçilmiş Örn. emval-i metruke: terk edilmiş mallar, etfal-i metruke: terk edilmiş çocuklar

münhezim
bozguna uğramış, yenilmiş Örn. asakir-i münhezim: bozguna uğramış/yenilmiş askerler

hazer
sakın, çekin anlamında ünlem; sakınma, çekinme

huzuz, huzuzat
haz, zevk; hazlar, zevkler

heves, hevesat
istek, arzu; istekler, arzular

nazenin
işveli, cilveli, nazlı, narin, şımartılmış, güzel kadın

itminan
emniyet, emin olma, iç huzuru, gönül rahatlığı, güvenme, itimat, tatmin, kalben emin olma, rahatlama

bahane
mazaret, özür, kusur, noksan; vesile, sebep

müsaade, müsade
izin, elverişli olma, izin vermek

hicab, hicap
utanma, sıkılma, mahcubiyet; engel, perde

müsamaha
hoşgörü, yumuşak ve mülayim davranma; gevşeklik, ihmal

ihtimam
ilgi, özen, itina

tarumar, tarmar
perişan, karmakarışık, dağınık

hail, haile
dehşet ve korku vermek; engel olmak, mani olmak, araya girmek hadise-i haile: korkunç olay

mezahim 
sıkıntı, eziyet, güçlük ve zahmetler

hamule-yük 
ilim hamuleleri, hamule-i edebiye

kösemen, kösemenlik
yol gösterme, kılavuzluk, rehberlik; yol gösteren iri koç, sürünün önünden giden koç, teke

ıskarta, ıskartaya çıkarmak/ayırmak
kıymetini yitirmiş mal; bir kenara ayrılmış; iskambilde kullanılmayan kağıtlar,


nedamet,
pişmanlık, nadim olmak

tehevvür, tehevvürat
öfkelenme, köpürme, kızma

nevmidî
ümitsizlik, ümitsiz olma durumu

gıll ü gışş, gılligış
düşmanlık ve kin, fesatlık ve dedikodu gıll-düşman gışş-kin
Gıll ü gıştan kalbi gayet pak idi (Süleyman Çelebi)

istihkar
horlama, küçümseme, istihkar ile bakmak

sıyanet, siyanet
muhafaza, koruma, himaye, bakma, gözetleme

mihver
merkez, mil, eksen, etrafında dönülen; dönen tekerlek, çark gibi cisimlerin sabit kabul edilen kısmı

mülayemet
yumuşaklık, yumuşak huyluluk, tabiatın/fıtratın sakin olması

içtinab, içtinap
itmek, uzaklaştırmak; çekinmek, kaçınmak, sakınma


müdâfaa, müdafaa
savunma, def etme, koruma, korunma,

mukavele
sözleşme, senet, kavilleşme

cereyan
akma, akış, akım, seyyale, geçme, geçiş, vuku bulma, elektrik

tevekkül
işi birine havale etmek; fiili her türlü çaba ve gayretten sonra işin sonunu Allah'ın takdirine bırakıp yeis, ümitsizlik, kederden kurtulma; Allah'a güvenme

feci, fecî, fecaat
çok acıklı, yürek paralayan, trajik, dehşet verici, korkunç olay, durum/lar

sefih, sefahat
malını düşüncesiz harcayıp dara düşen kişi, zevk ve sefada israfa düşen kişi; basit, adi, bayağı, aptal, akılsız

meçhul
bilinmeyen, tanınmayan, belli olmayan, keşfedilmemiş

müphem, müphemiyet
anlaşılmayan, kapalı, belirsiz; anlışmama, kapalılık, belirsizlik

ihtiras
şiddetli arzu, istek, heves, hırs, istek

muharrik
hareket ettiren, kımıldatan, oynata, harekete geçiren; tahrik ve teşvik eden, ayaklandıran, azdıran

tavsif
vasıflarını, özelliklerini, niteliklerini saymak

tahdit, tahdid
sınır koyma, sınırlandırma, tarif etme, belli etme

şeamet, şeametli
uğursuzluk, nuhuset; uğursuz

mesabe
derece, değer, ölçü, hüküm, yer, karşılık

peyman, peyiman
peyman, aht, söz

mevzu
ağırlığı ölçülmüş, tartılmış; biçimli, düzgün, mevzun, orantılı

perçin, perçinlemek
iki maddeyi ayrılmayacak şekilde birleştirmek

kuvvet
maddi güç, bir canlının faaliyetleri için gereken güç; sağlılık, sağlamlık, zindelik; manevi güç, nüfuz; zor, şiddet, cebir; tahammül, dayanıklılık, mukavemet

şiddet
bir gücün, hareketin, kuvvetin derecesi; aşırılık, fazlalık; kaba kuvvet, sertlik; sıkıntı, zorluk, meşakkat, mihnet

vazıh, vazıhan
açık, aşikar, apaçık, açık seçik; açık olarak

alelade
her zaman olabilen, sıradan, olağan, vaka-yı adiye

meş'um - meşume
uğursuz, şom, şeametli, meymenetsiz, menhus adam /kadın

intiba
izlenim, etki, tesir

mes'ul-mesule , mesuliyet
sorumlu/sorumluluk; sorulan, sual edilen, istenilen, talep edilen

mülahaza
düşünce, tetkik, dikkatle inceleme

mensup
bağlı olma, bağlılık, mensubiyet

misillü
gibi, benzer, bu kabil, kabilinden

meyil
eğik, eğim, eğiklik, eğilme; bir kimse veya şeye fazla ilgi, sevgi, istek; temayül


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.