Translate

Pazar, Eylül 02, 2018

“Bu Oyunun Adı Ne?” (Life Is Beautiful - La Vita è bella)



“Bu Oyunun Adı Ne?”



"İşte üstün ırkın temsilcisi!"


Bir oyunda olduğunuzu ve size bir bilmece sorulacağını düşünün. Oyunda ip uçlarından hareketle bir filmin adı tahmin edilecektir. Ödülü hayatınız olan bu bilmecenin cevabı iki kelimedir. Bilmecenin ilk ip uçları şöyledir: Enfes bir film. Harika bir kurgu. Muhteşem bir komedi. Süper bir aşk filmi. Bir çocuk için fantastik bir masal. 2. Dünya Savaşı’nın en yalın dramlarından biri.

İfadeler sorulanın bir film olduğunun işareti ancak ip uçları çok genel yerlerden geldi. Daha detaylı ip uçları şöyle: Film, yabancı bir film.  Filme, hayaller ve hayatlar filmi denebilir. Bu filmi; savaş filmi, komedi filmi, ırkçılığın, ötekileştirmenin ve toplumsal eleştirinin filmi, soykırım filmi, oyun filmi diye düşünebilirsiniz. Hatta en iyi masalsı film, en iyi mesaj/propaganda filmi, en iyi anne filmi, en iyi baba filmi unvanlarıyla düşünebilirsiniz.

En İyi Yabancı Film Ödüllü
Oyun sürüyor. Tahminlerinizi netleştirmeniz için yazının devamında, filmin her ipucuyla ilgili detaylar verilecektir. Film, bir İtalyan filmi olduğu için yabancı film kategorisine dâhildir. 1997 yılında yapılmış. 1939 yılında İtalya’nın Arezzo şehrinde geçen filmde, Yahudi bir babanın İtalyan bir kadınla aşkı, çocukları Giosue’yı (Caşua) Alman zulmünden koruması anlatılmıştır.

Hayaller ve Hayatlar Filmi
Film bir hayaller ve hayatlar filmi çünkü filmde bir babanın film boyunca savaşı bir oyuna dönüştürmesi söz konusu. Baba bu yolla çocuğunu savaşın yıkıcı etkilerinden korur. Savaşı normalleştirir ve savaşın tesirini tolere eder. Savaşın çocuğun hayal âleminde bir oyuna dönüşmesinin aksine gerçekte insanlar sabuna dönüştürülmekte ve ve gaz odalarında öldürülmektedir. Yaşlı Yahudi Oreste, daha savaş öncesi dönem için Guido’yu şöyle uyarırken savaş esnasından da haber vermektedir aslında: “Çok dikkatli ol, hayat şartları gerçekten ağır.”

Ağır Dram Filmi
Filmi savaş filmi olarak inceleyen, filmde savaşın acımasız yüzünden kesitler ve çok ağır dramlar bulabilir. Ölümüne çalıştırılan insanlar, vagonlara bindirilip tren tren taşınan yaşlı, kadın, çocuk, adamları görebilir.


"Müfettiş mi dedin? Roma'dan mı?"

En İyi Komedi Oscar’ı
Film, kesinlikle en iyi komedi filmlerinden biri. Film başrol oyuncularından Roberto Benigni (filmdeki adıyla Guido Orefice) En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ının sahibi ve çok güçlü bir karakter. Komik sahneler için en iyi referans film olsa da, Guido’nun müfettiş karakteriyle öğrenciler önünde sahneye çıkışı, Nazi subayının konuşmasını oğluna çevirmesi komik sahnelere örnek gösterilebilir.

“Köpekler ve Yahudiler Giremez.”
Yahudi oldukları için filme konu ailenin evinin dağıtılması, çocuğun babasına dükkân camında gördüğü “Köpekler ve Yahudiler giremez.” tabelasının anlamını sorması, ırkçılığı filmin merkezine taşımıştır. Okulda İtalyan bilim adamlarının Roma’da altına imza koydukları Irkçılık Manifestosu anlatılırken ırkçılık zirve yapar: “Bizim ırk bilirsiniz biraz üstündür.” Yine baba karakterin “Atların ve İspanyolların girmesi yasak.”, “Kangurular ve Çinliler giremez.”, “Örümcekler ve Vizigotlar giremez.” ve çocuğun “Biz dükkâna herkesi sokuyoruz.” ifadeleri ırkçılığa bir itiraz ve topluma sıkı bir eleştiri getirmektedir. Kadının çocuğu ve kocasını kurtarmak için Yahudi olmadığı halde trene binip onların peşlerinden gitmesi, ötekileştirmeye sıkı bir itiraz ve isyan içerir: “Trene binmek istiyorum. İzin verin trene bineyim.”

Soykırım Filmi
2. Dünya Savaşı, Yahudiler ve sinema kelimeleri size sağlam ip uçları verebilir.  Yahudilerin 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler’in gazabına uğraması tarihi bir gerçek. Filmin ana hikayesi de bu kurgu üzerinden yürür. Bu açıdan bakıldığında filme soykırım/holocaust (holokost) filmi denebilir. Guido’nun oğlunu, duyduklarından uzaklaştırmak isterken söyledikleri bu soykırımdan izler sunar: “İnsanlardan düğme ve sabun yapacaklarmış bu dünyanın sonu olurdu yapma Allah aşkına buna inandın mı sen? Odun fırınını duymuştum ama insan fırını hiç duymamıştım.” Filmde Alman eğitim sisteminden bahseden öğretmenin 7 yaşındaki Alman öğrencilere sorulan bir Matematik sorusu, Yahudiler dışında insanların da bu soykırımdan bir şekilde etkilendiğini göstermesi açısından manidardır: “Bir delinin ülkeye maliyeti 4 dolar. Bir sakatın 4,5 mark. Bir zihinsel özürlünün 3,5 mark. Ortalama günlük 4 mark olduğuna ve 300 bin hasta olduğuna göre, bu hastalar ortadan kaldırılırsa devlet ne kadar tasarruf etmiş olur? Soruya bak!”

Savaşı Çocuk için Oyunlaştıran Film
Bu ipucu, aynı zamanda bu yazının da ilham kaynağı: oyun. İtalya’da Nazi zulmüne maruz kalan Yahudi bir baba ve İtalyan bir anneyi anlatıyor görünen filmin ip uçlarından biri de oyun. Çocuğun Yahudi kamplarında akıl sağlığının korunması, olanların babası tarafından çocuk için oyunlaştırılması ve oyun sonunda gerçek bir tankın ödül olarak çocuğa vaat edilmesi filmi bir oyun olarak görmeyi kolaylaştırır. Bu oyun çocuk tarafından o kadar içselleştirilir ki babasının kamptan gitme teklifine çocuk şöyle cevap verir: Ama yağmur yağıyor; dışarı çıkarsam hastalanırım.

“Rüya Görelim Giosue. Belki de Gerçek Olur.”
Filmin adının tahmin edilmesinde belki mesajlar size yol gösterici olabilir. Filmde yaşlı Yahudi’nin diğer insanlardan bahsederken birkaç yerde kullandığı “Barbarlar” ifadesi, babanın çocuğu uyuturken söylediği “Rüya görelim Giosue. Belki de gerçek olur.” cümlesi, Arthur Schopenhauer adlı Alman felsefecinin “İnsan ne olmak istiyorsa odur.” düşüncesine film boyunca yapılan varlık göndermeleri, çocukların isimlerinde Benito Mussolini-Adolf Hitler’e gönderme yapılması ve çocuğun ağzından annesine söylenen “Sonunda biz kazandık anne biz.” haykırışı filmi en iyi mesaj ve propaganda içeren filmler arasına sokar.

Hepsi Kendi Parkurunda Koşan Hikayeler
Çok sayıda ödül alan filmin kurgusu, belki de filmin en iyi çalışılan bölümlerinden ve bu açıdan iki kelimelik film ismini tahmin etmede size yardımcı olabilir. Filmde çok sayıda hikâye var. Çocuğun oyunu, 2. Dünya Savaşı’nın seyri, Yüzbaşı/Doktorun bilmece serüveni, babanın çocuğu kurtarması, annenin çocuğun peşinden gitmesi… Hepsi kendi parkurunda koşan atletler misali aynı film içinde kendi kulvarında ilerleyen hikâyelerin büyük bir merak duygusuyla finale kadar taşınması, filmin çok güçlü bir kurguyla izleyici karşısına sağlar. Guido karakterinin Dora’yı kaçırdıktan sonra bir kapıyla zamanın geçişinin anlatılması, toplama kampının ortasından geçen tren görseliyle kurgunun görsel açıdan desteklenişi söz konusu. Filmdeki çatışma zamanlamaları ve film müziklerinin akışının da filmi daha güçlü hale getiren unsurlardan.

“Abidin Bana Tezadın Filmini Yapabilir misin?”
Film, bir tezatlar filmi. Hayat çirkin ama güzel gösterilir. Filmde savaş oyun gibi sunulur. Hayat çok acı ama film boyunca insanı tebessüm ettiren sahne mevcut. Mesela filmde baba çocuğuna toplama kampına girenleri anlatırken gerçeği fena ters yüz eder: “Şu organizasyonu görüyor musun? Bak şu organizasyona. İçeri girmek isteyenler kuyrukta. Kuyruğa sızmak isteyenler bile var. Herkes içeri girmek istiyor.”


"Benim sadece bu kulağım duyuyor." 


Cebinde Yumurtayla Gezen Guido
Filmin fantastik, masalsı bir yönü var. Daha filmin başında “Bu basit ama anlatması pek de kolay olmayan bir hikâye. Tıpkı bir masal gibi.” vurgusuyla film açılır. Filmde, cebinde yumurtalar taşıyan baba, kafasına saksı düşen ve kasketinde yumurta kırılan adam, perdeden kırmızı halılar, direksiyondan baston, Maria’nın (Meryem) gökten gönderdiği anahtar, ikinci kattan düşen prenses, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Robin Hood, “Dikkat Yahudi atıdır” yazılı at, yürüyen komodin, düğün salonuna giren beyaz atlı prensin prensesi bu atla kaçırması, toplama kampındaki “İyi günler prenses!” anonsu gibi birçok fantastik/masalsı öge var. Filmin, filmin dışına taşan bir coşku, hüzün ve komedisi olduğun söylemek mümkün.

Birisi “Çocuklarım için Saçımı Süpürge Yaparım.” mı Dedi
Film, “Bir anne veya baba nasıl olmalıdır?” sorusunun çok çarpıcı bir cevabı niteliğinde. Anne ve babanın, İtalya’nın Almanya tarafından istila edildiği günlerde çocukları için bütün varlıkların ortaya koyması, filmi aynı zamanda en iyi anne veya baba filmi payelerini film için kullanmayı mümkün kılar.

Garson Guido ve Öğretmen Nora’nın Aşkı
Filmi Guido ve Dora’nın aşkı olarak izleyebilirsiniz. Guido Orefice (Roberto Benigni), öğretmen Dora’ya (Nicoletta Braschi) aşıktır. Ancak Dora evlenmek üzeredir. Guido onu kaçırır. İki aşığın karşılaştığı birçok sahnede romantik filmin en kült örneğini görmek mümkündür.


3 Oscar 40 Civarı Ödül
Film 7 dalda Oscar’a aday olmuştur. En İyi Yabancı Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Müzik dallarında üç Oscar ödülü kazanan filmin yönetmenliğini Roberto Benigni yapmıştır. 40 civarında ödülün sahibi olan filmde çocuk babasına çok ironik bir soru sorar: “Bu oyunun adı ne?” Film değerlendirme sitesi imdb analizine göre 8.6 puan ortalamasıyla Dünyanın En İyi Filmleri sıralamasında 25. sırada yer alan bu filmi tahmin edebildiniz mi? En doğrusu filmi izlemek belki ama bilmecenin iki kelimelik cevabı şöyle: Hayat Güzeldir (La Vita é Bella-Life is Beautiful)


Anahtar kelimeler: romantik film, soykırım/holocaust (holokost) filmi, ırkçılığın filmi, Oscar ödüllü film



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.