Translate

Pazartesi, Mayıs 15, 2023

Hüdayinabit 6 (Psikomotor Edebiyat, Otobediyat, Hodbehod)

6. Gün


 

Yazma

Konuşma

Okuma

Dinleme

Pazartesi

Cümle ve ilgili kavramlar deftere yazılacak ve fotoğrafı grubu atılacak. 

1. Her öğrenci cümlelerin ve ilgili kavramların ses kaydını gruba atacak.

2. Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları  şiirinin ses kaydı atılacak.

3. "Adamın Biri, Yeşeren Otlar, Türk Mavisi" adlı kitapların sahibi şair Cahit Külebi'nin "Hikaye" şiirinin videosu atılacak.




Aşağıda verilen metin ve şiir okunacak (Tevfik Fikret'in ve Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle; Mehmet Akif'in aruzla, Nazım Hikmet'in serbest ölçüyle yazılmış şiirleri okunacak).

Eşleşen öğrencilerden biri cümleyi okuyacak, diğeri gözleri kapalı kavramları ezbere söyleyecek. Her iki öğrenci de yapacak.

İkinci Yeni'nin ve Erbain'in şairi  İsmet Özel'den Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaralı Şiiri izlenecek.






Servetifünun’un diğer şairi Cenap Şahabettin (sembolizm) bütün şiirlerini aruzla ve Ahmet Haşim gibi şiirde musikiye çok önem vermiştir.

Tamat, Elhan-ı Şita

Tevfik Fikret çocuk şiir kitabı Şermin’i, Yahya Kemal Ok şirini ….yle yazmıştır.

Hece/aruz?

Bu film, Bulgar Ali’nin küçük yaşta yetim kalınca Pehlivan dedesi Süleyman ile Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelen Balkan göçmenlerini anlatır.

Uzun Hikaye, Mustafa Kutlu

Bu kün toğdı ilig tédim söz başı

Yörügin ayayın ey edgü kişi

Kün Toğdı, mesnevi, alegori, hikâye

Cenap Şehabettin’in Hac Yolunda, Ahmed Fakih’in Kitabu Evsaf-ı Mesacidi’ş-Şerife ve Nabi’nin Tuhfetü’l Haremeyn adlı kitaplarının aynı konuyu işler.

hac yolculuğu

Medar-ı Maişet Motoru, hikayeci Sait Faik Abasıyanık’ın; Ayaşlı ve Kiracıları hikayeci Memduh Şevket Esendal’ın romanıdır.

Durum hikayecileri

Canlı Maymun Lokantası, Güngör Dilmen’e aittir.

Absürt tiyatro

Sevgili Arsız Ölüm, Latife Tekin’in romanıdır.

Büyülü gerçekçi

Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, şair Ziya Osman Saba’nın hikaye kitabıdır.

Saf şiir, Yedi Meşale

835 Satır , Jokond ile Sİ-YA-U , 1 + 1 = 1, Benerci Kendini Niçin Öldürdü? , Memleketimden İnsan Manzaraları gibi kitaplar Nazım Hikmet’in şiir kitaplarıdır.

Toplumcu gerçekçi, fütürizm


Cevaplar:

Tanzimat’ın ilk kuşak sanatçıları Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal ve Ahmet Mithat dönemin toplumsal yaşamını; ikinci kuşak sanatçıları Recaizâde Ekrem, Abdülhak Hâmit,  Samipaşazâde Sezai, Nabizâde Nâzım ise çok “insan”ı ve onun kişisel serüvenini ele almıştır.             

Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında Batılı tarzda yazılmış ilk tiyatrodur. Yapıtın yazıldığı (1859) ve basıldığı (1860) yıllarda Türkiye’de Türkçe oyunlar oynanan tiyatro yoktu.


Cezalar: 

Abdullah dünkü ödevi tamamlayıp ayrıca aşağıdaki şiiri videolu gruba atacak.

16. yüzyılın önemli şairi Bağdatlı Ruhi'nin tek eseri Divan adlı eseridir. Ruhi'yi meşhur eden ise onun terkib-i bent nazım şekliyle yazdığı şiiridir. Tıpkı aynı yüzyıl şairi Baki'nin Kanuni mersiyesinde olduğu gibi terkibibent nazım şekliyle yazılan bu şiirin nazım türü hicivdir. Toplumsal bir yergi niteliği taşır. Bu terkibibende en meşhuru Tanzimat şairi Ziya Paşa'nın olmak üzere 300'den fazla nazire yazılmıştır. Çokça tanzir edilen bu terkibibendin dördüncü bendi:

....

4. Bend

Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayın der

Dün mektebe vardı bugün üstâd olayın der


Meyhânede ister yıkılup olmaya vîrân

Bîçâre harâbâtta âbâd olayın der


Bir serv-kadün bende-i efgendesi olsun

Âlemde o kim gussadan âzâd olayın der


‘Ömrin geçirüp kûh-ı belâda dil-i şeydâ

Berhem-zen-i hengâme-i Ferhâd olayın der


Vasl istemeyüp hicr ile hoş geçdügi bu kim

Miskîn gam-ı cânâneye mu‘tâd olayın der


Elden komasun gül gibi câm-ı meyi bir dem

Her kim ki bu gamhânede dilşâd olayın der


Gezdi yürüdi bulmadı bir eğlenecek yer

Min-ba‘d yine ‘âzim-i Bağdâd olayın der


Bağdâd sadefdür güher-i dürr-i Necef ’dür

Yanında anun dürr ü güher seng-i hazefdür


....



Memleketimden İnsan Manzaraları'nadn Bir Bölüm-Nazım Hikmet

Haydarpaşa garında
1941 baharında
	saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
		       yorgunluk ve telâş
Bir adam
      merdivenlerde duruyor
		bir şeyler düşünerek.
Zayıf.
Korkak.
Burnu sivri ve uzun
yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam
	       -Galip Usta-
		tuhaf şeyler düşünmekle
				meşhurdur:
"Kâat helvası yesem her gün" diye düşündü
			5 yaşında.
"Mektebe gitsem" diye düşündü
	              10 yaşında.
"Babamın bıçakçı dükkânından
Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü
                                                    11 yaşında.
"Sarı iskarpinlerim olsa
kızlar bana baksalar" diye düşündü
		  15 yaşında.
"Babam neden kapattı dükkânını?"
Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına"
		      diye düşündü
	                      16 yaşında.
"Gündeliğim artar mı?" diye düşündü
		    20 yaşında.
"Babam ellisinde öldü,
ben de böyle tez mi öleceğim?"
		diye düşündü
		21 yaşındayken.
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
                         22 yaşında.
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
	         23 yaşında.
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
	         24 yaşında.
Ve zaman zaman işsiz kalarak
"İşsiz kalırsam" diye düşündü
	         50 yaşına kadar.
51 yaşında "İhtiyarladım" dedi,
                  "babamdan bir yıl fazla yaşadım."
Şimdi 52 yaşındadır.
İşsizdir.
Şimdi merdivenlerde durup
		kaptırmış kafasını
			düşüncelerin en tuhafına:
"Kaç yaşında öleceğim?
Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?"
                                                   diye düşünüyor.
Burnu sivri ve uzun.
Yanaklarının üstü çopur.

Denizde balık kokusuyla
Döşemelerde tahtakurularıyla gelir
		        Haydarpaşa garında bahar
Sepetler ve heybeler
	merdivenlerden inip
		merdivenlerden çıkıp
			merdivenlerde duruyorlar.
....



Ok Şiiri – Yahya Kemal Beyatlı

Yavuz Sultan Selim Hân’ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O Gaazî Hünkâr’ın mutlu gününde..

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım,
Güneşli bir nîsan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı;
En er kemankeşe yetti üç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü.

Hünkâr dedi ‘Koca! Pek yaman saldın,
Eğerçi bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
Bu sihirli oku nereden aldın?

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi ki: ‘İstanbul muhâsarası,
Başlarken aldığım gazâ yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktu!..’



Ye's-Mehmet Akif Ersoy

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak…

Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.

 

Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.

İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:

 

Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’

Davransana… Eller de senin, baş da senindir!

 

His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.

 

Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?

Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?

 

Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?

Esbâbı elinden atarak ye’se yapıştın!

 

Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan

Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.

 

Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!

Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!

 

Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın

Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?

 

Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.

Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

 

Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;

Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar

 

Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez…

En korkulu câni gibi ye’sin yüzü gülmez!

 

Mâdâm ki alçaklığı bir, ye’s ile sirkin;

Mâdâm ki ondan daha mel’un daha çirkin

 

Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,

Nevmid olarak rahmet-i mev’ûd-u Hudâ’dan,

 

Hüsrâna rıza verme… Çalış… Azmi bırakma;

Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

 

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…

Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘

 

Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,

Tek kol da demiyor bir tarafından!

 

Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;

Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.

 

Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…

Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.

 

Feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır!

Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!

 

‘İş bitti… Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma.

Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma.

 

(14 Mart 1913) Mehmet Akif Ersoy


Tevfik Fikret'in Hece Ölçüsüyle Yazılan Şiir Kitabı Şermin'den Şiir Örnekleri

1. Şiir Örneği

ŞERMİN’İN ELİFBASI-Tevfik Fikret

“Elifbanı oku cicim.”

“Elif, be, pe, te, se , cim, çim,

Ha, hı, dal, zel, sin… Yok zel, rı,

Ze, je, sin, şın, sad, dat, tı, zı

Ayın, gayın, fe, kaf, kef, lam,

Yok la; bir de gef var.

Bir de üç noktalı kef var.”

“Hangi harfler kalındırlar?”

“Ha, hı, sat, dat, tı, zı, ayın,

Gayın. Peki, bir de kaf var.

En kalını ayın, gayın”

“Hangileri bitişmiyor?”

“Kendinden sonrakine.”

Hoca yedi harf var, diyor.

Elif, dal, zel, rı, ze… Yine.

Ben yoruldum artık.”

“Peki yalnız söyle, hemze nedir?”

“Hemze… Hemze… Evet o bilir.

Küçün ayın başıdır ki,

E okunur, i okunur.

Bazen eliflere konur.

“Harf-i imlâ hangileridir?

“Bilmiyorum.”

“Yok bilirsin.”

“Elif, vav, he, ye değil mi?

Artık nine bana izin.”

“Peki yavrum haydi oyna.

Koca bir aferin sana.”


2. Şiir Örneği
AĞUSTOS BÖCEĞİ İLE KARINCA-Tevfik Fikret

Karıncayı tanırsınız
Minimini bir hayvandır
Fakat gayet çalışkandır
Gayet tutumludur, yalnız
Pek hodgamdır, bu bir kusur:
Hodgam olan zalim olur.

Bir gün ağustos böceği
Tembel tembel ötüp durmak
Neticesi aç kalarak
Karıncadan göreceği
Bürudete bakmaz, gider
Bir lokma şey rica eder
Der ki: - Acıyınız bize
Coluk çocuk evde açız
Ianenize muhtacız.
Karınca bir yüreksize
Layık huşunetle sorar:
- Aç mısınız? Ya o kadar
Uzun, güzel günler oldu.
O günlerde ne yaptınız?
Böcek inler: - Açız, açız
Bakın benzim nasıl soldu
O günlerde gülen, öten
Sazla, sözle eğlenen ben
Bugün bakın ne haldeyim!
Vallah açız, billah açız,
Halimize acıyınız!
Karınca eğlenir: - Beyim,
şimdi de raksedin, ne var?
"Yazın çalan kışın oynar."



Hikaye-Cahit Külebi
Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

Okşa biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Buğday tarlaları yoktu,

Dağıt saçlarını bebek

Savur biraz!

 

Benim doğduğum köyleri

Akşamları eşkıyalar basardı.

Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

Konuş biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Kuzey rüzgârları eserdi,

Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır

Öp biraz!

 

Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!

Benim doğduğum köyler de güzeldi,

Sen de anlat doğduğun yerleri,

Anlat biraz!



Başkanlık Sırası

1.

Tarık

2.

Görkem

3.

Elif

4.

Sude

5.

Ceren

6.

Abdullah

7.

Zehra

8.

Efe




Günlere Göre Eşleştirme Kurası

 

Hüdayinabit

 

 

Çarşamba

 

 

 

 

Elif

vs

Tarık

 

Ceren

vs

Zehra

 

Görkem

vs

Sude

 

Efe

vs

Abdullah

Perşembe

 

 

 

 

Tarık

vs

Abdullah

 

Sude

vs

Efe

 

Zehra

vs

Görkem

 

Elif

vs

Ceren

Cuma

 

 

 

 

Ceren

vs

Tarık

 

Görkem

vs

Elif

 

Efe

vs

Zehra

 

Abdullah

vs

Sude

Cumartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Sude

 

Zehra

vs

Abdullah

 

Elif

vs

Efe

 

Ceren

vs

Görkem

Pazar

 

 

 

 

Görkem

vs

Tarık

 

Efe

vs

Ceren

 

Abdullah

vs

Elif

 

Sude

vs

Zehra

Pazartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Zehra

 

Elif

vs

Sude

 

Ceren

vs

Abdullah

 

Görkem

vs

Efe

Salı

 

 

 

 

Efe

vs

Tarık

 

Abdullah

vs

Görkem

 

Sude

vs

Ceren

 

Zehra

vs

Elif



Üyelerin Rapor Cümleleri ve Görevleri

İnternet kapalı konumda bütün görevleri peş peşe Hüdayinabit'e atmak.

Yazma ödevini yaptım ve fotoğrafı gruba attım.

Cümle ve kavramların ses kaydını gruba attım.

Metin ve şiiri okudum.

Arkadaşım .... cümlelerle ilgili kavramları eksik/tam verdi.

Dinleme görevini tamamladım.


Başkanın Görevi ve Rapor Cümleleri

23.59'da bütün grup üyelerinin görevlerini yapıp yapmadığını denetlemek.

Grubu denetledim. Herkes görevini eksiksiz yapmış.

Grubu denetledim. ... adlı üye/üyeler cezaya kaldı ve danışmana ilettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.