Translate

Cumartesi, Mart 10, 2018

Sadra şifa bir yazı: Sadr, sadrazam, sadrgah, sadrazam, sadreyn nedir, ne demek?


Sadra şifa bir yazı: Sadr, sadrazam, sadrgah, sadrazam, sadreyn nedir, ne demek?


Bu yazıda “sadr” kelimesinin etrafında dönen kelimelere ve bu içinde “sadr” kelimesini geçtiği metinlere yer verilecektir.

Sadr (صدر) kelimesi Arapça bir kelimedir. Göğüs, yürek, sine, kalp, ön, baş, başkan, reis, ileri; her şeyin öncesi ve başlangıcının en iyisi; oturulacak yerlerin en iyisi, başköşe; meclisin önü ve muteber yeri, reisin oturduğu yer; rücu; aruz kalıbı,  gibi anlamlara gelir.
Sadr kelimesinden türeyen sadriye ve sadri de göğüsle ilgili, göğse ait, anneye nisbetle çocuk, çocuğun annesiyle bağı gibi anlamlara gelir.

 A’zam, kelimesi de Arapça “en büyük” anlamında ism-i tafdil bir kelimedir. Sadr-ı azam tamlaması da tarihi olarak Osmanlı Devleti’nde başbakan, vezir-i azam, veziriazam, sadır gibi anlamlara gelir. Kelime olarak “vezirlerin en büyük, başvezir” anlamına gelir. Osmanlı’nın merkezinde, kalbinde, sadarette, sadrazamlık makamında padişahtan sonra en büyük rütbeye haiz kimse için kullanılan bu unvan, sadr-nişin/sadrnişin, sadr-ı ali/sadrıali gibi kelimelerle de kullanılmıştır. Sadr, bir toplantıda baş sedirde oturan (sadrnişin), vezirleri ve vekillerin başkanı, reisi (sadrıali, sadrazam) kelimelerinden başka sadreyn kelimesiyle kullanılınca Rumeli ve Anadolu kazaskerliği (sadr-ı Rumeli, sadr-ı Anadolu) anlamına gelir. Sadr-ı İslam veya sadrıislam, Osmanlı aynı zamanda Halifelik/Hilafet makamını temsil ettiği için yine baş vezir/başvezir, padişahın vekili, başvekil anlamlarında kullanılmıştır.
Ay, güneş, yıldızlar için kullanılan mısbah-misbah ism-i aleti; kandil, çıra, meşale, lamba, aydınlatma cihazı, ışık, çerağ anlamlarındadır. Hazret-i Peygamber için kullanılan mısbah-ı sadr veya misbah-ı sadr (misbahısadr, mısbahısadr) kelimeleri mecazen sabah gibi hoş, latif, kuvvetli aydınlık veren, nur saçan lamba anlamlarında kullanılır.

Misbah-ı sadr/misbah-ı sadr (gönül yüzgeci), benatü’s-sadr ise (endişe anlamlarında kullanılan tamlamalardır. Yeniçeri Ocağında yeniçeri ağasından sonra gelen en yüksek makamdaki subay veya zengin kimselerin, devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan birtakım işleri gören kahya anlamındaki kethüda kelimesiyle kurulan kethüda-yı sadr-ı ali, sadaret kethüdası, yüksek rütbeli kişilerin hizmetini gören kişi anlamlarında kullanılır.
Sadr ismi ve Farsça yer ismi yapan “-gah” sonekiyle sadrgah, sadr-gah olarak kullanılan kelime ise tam orta yer, en mühim yer anlamlarındadır.

Sadr kelimesi Türkçede iki deyimde kullanılır. İlki safa-yı sadr/safayısadrdır. Gönül şenliği anlamında kullanılan tamlama, kalbin itminanı, sevinç ve meserret üzere olması manasına gelir. “İşe yaramak, (gönlü) rahatlatmak, ferahlatmak” anlamındaki sadra şifa kelime grubu günümüzde zaman zaman kullanılmaktadır: "Reha Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim." - O. C. Kaygılı

En başta oturma, başa geçme, öğretmek, yücelik talep etmek, yükseklik ve ululuk istemek anlamlarında ve sadr’dan türemeş tasaddur/tasaddür kelimesinin bir şiirde kullanımına örnek olarak Hazret-i Ömer’in Hazret-i Ebubekir’den sonra Hazret-i Peygamber’in makamına geçişinin anlatıldığı bölüm verilebilir:

Resulün sadrına  kıldı tasaddur
Makamıdur ulu’l-ahlama ba’is

Sadr kelimesinin geçtiği şiir ve metinlere birkaç örnek:

Hıdiva davera sadra hudavenda felek-kadra
Eya mesned-tıraz-ı Asafi-destur-ı Cem-paye (Sünbülzade Vehbi)

Getürüp devlet ile sadra yine
Eyledi özr-i kusurun izhar (Cevri)

Hem bu tarih ile her gah duasın ide halk
Geçdi sadra ola Hak yaver-i Ahmed Paşa (Sene 1056-Cevri)

Hidiva asuman-kadra müşira davera sadra
Eya zat-ı şerifi nüsha-i ikbalin unvanı (Koca Ragıp Paşa)

Salını salını girdi içeri
Sadra geçdi naz ile hem ol peri (Mahzenü'l-Esrâr (Dâfi'ü'l-Hüzn)

Geçüp o sadra bu hayru’l-halef dahi buldı
Kemal-i kadr u şeref izdiyad-ı izzet-i zat (Cevri)

Nice tazim ile sadra geçirdi
Gülabi şerbet i sükker içirdi (Aşık Paşa Mevlid)

Unudur tumturak-ı cam-ı Cemle bezm-i Cemşidi
Benüm meyhane sadrından görenler hürmetüm cana (Vusuli)

Ekabir-i şuara meclisinde sadra geçüp
Belige besdür adamlık bu kale-i mensuc (Beliğ Mehmed Emin Divanı)

Muhammedi alup eve varasun
Evün sadruna anı giçüresün (Aşık Paşa Mevlidi)

Aceb mi hatem olsa enbiyaya
Eali sonra varır sadra ekser (Risale-i Mimariye)

Ne amel kılup bu kadre irdünüz
Kankı safdan işbu sadra irdünüz (Mantıku’t-Tayr-Gülşehri)

Cihan turdukça tur sadrında zevk u şevk sıhhatle
Hüda çirk-ab-ı gamdan cism-i pakin eylesin tanzif (Şeref Hanım)

Sadrumun zahmına gel merhem ur ey yar didüm
Sinemi hançer ile san ki didüm yar sana (Zati)
Ki idüp anlara teşbih o sadr-arayı
Eylemem bihude tazyi-i midad u erkam (Nabi)

Aldı bunun selamunı ol heman
Sadra geçürdi buları bi’t-tamam (Aşık Paşa Mevlidi)

Görmemiş çeşm-i felek mislini asla ebedi
Hublar sadra geçürse nola ol serv-kadi (Enderunlu Hamid)

Esrar-ı ehl-i sadra dahi vakıf olmadı
Akl-ı beşer ki mevkifidür bab-ı bab-ı bahs (Hamdi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.