Halk inanışlar / inançları
Ateş ve ocakla ilgili halk inanışları
Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek
uğursuzluk getirir.
Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım
geleceğini gösterir.
Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
Tenecerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu
yapıldığına işarettir.
Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde
cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda
ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
Bitkilerle ilgili halk inanışları
Kara ağaçtan düşen yaşamaz.
Ayva bol olursa hava soğuk olacak demektir.
Ayva bolsa kış sert geçecek demektir.
Kara duttan düşen kara eşek, ak duttan düşen ak eşek olur.
Kara ağaçtan beşik, sandık yapılmaz.
İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
Ceviz ağacının altında yatılmaz.
Ceviz ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğun içini
yiyenler yetim kalır.
Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa yabani olur.
Nar tanelerini yere dökmek günahtır; nar Cennet meyvesidir.
İnsanla ilgili halk inanışları
Diş düşürülünce o diş kimsenin göremeyeceği bir yere
saklanmalı ya da gömülmelidir.
Elleri diz üzerinde kavuşturma, parmakları birbirine geçirip
el bağlamak iyi değildir; insanın kıymeti kapanır.
Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu
gösterir.
Parmakların kütletilmesi iyi değildir.
El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden
başlamak uğursuzluk getirir.
Tokalaşırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar
toplanır. Ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde
tekrar bitecektir.
Hamile kadın aş erdiği sırada neye bakarsa doğacak çocuk ona
benzeyecektir.
Işıkla ve karanlıkla ilgili inanışlar
Akşam soğan yenen melekler gelmez.
Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur.
Gece acı (biber, sarımsak, soğan) evden dışarıya verilmez.
Yoğurt, süt, peynir gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde
üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konur.
Gece ıslık çalmak günahtır.
Gece evden eve tuz verilmez.
Akşam kapının önü süpürülmez.
Ekmek aktaracağı evden eve verilmez.
Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek değildir.
Bereketle ilgili halk inanışları
Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin
bereketini götürür.
Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır.
Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti
bağlanır.
Evle ilgili halk inanışları
Evin temeline karataş koymak iyi değildir.
Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar.
Duvar dibinde uyumak iyi değildir; insan çarpılır.
Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar
gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur.
Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez;
dışarıdan misafir alınmaz.
Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine
girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk gelir.
Kapı eşiğinde oturulunca insan fakir olur.
Kapı eşiğinde oturan bekar kalır.
Urganla komşunun evine girilmez; komşunun evinde kıtlık olur.
Kapı eşiğinde şeytan bulunduğu için oturulmaz.
Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır.
Cinsiyetle ilgili halk inanışlar
Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içinde ve
bereketli olur.
Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur.
Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz.
Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez.
Bir erkek iki arasından geçerse köse olur.
Yarım çay içen kadın dul kalır.
Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avcı avlanamaz.
Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçının dayısı keserse gür
olur.
Oğlan çocuğunun saçını ilk kez amcası veya dayısı keser.
Kız baba evinden Perşembe veya Pazar günü çıkar.
Koç katımında koça kız bindirilirse kuzu dişi, oğlan
bindirilirse kuzu erkek olur.
Ruh, mezar, mezarlık, türbe, ziyaret yerleriyle ilgili halk
inanışları
Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişi çarpılır.
Mezarlığı parmağı ile işaret kişinin parmakları kurur.
Kurban kesilirken hayvan dilini çıkarırsa kurban sahibi o
yıl içinde ölür.
Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse sahibi tez vakitte
ölür.
Yatarken çorapları baş tarafa koyan çabuk ölür.
Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcısına verilmelidir.
Ağaçlarında cin olduğu için mezarlıktan ağaç kesilmez.
Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konur.
Yoğurdun güzel olması için mezardan toplanacak çırpı sütün
altına atılmalıdır.
Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
Mezar kazıcısına para verilmezse ölü rahatsız olur.
Hayvanlarla ilgili inanışlar
Yılan öldürülüp suya atıldığında yılan suda kaybolursa
yağmur yağar, durmaz ve sel olur.
Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
Bir evin başında baykuş öterse o evde biri ölür ya da yıkım
olur.
İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa veya ağır bir şey
kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
İneğin sütü yere sağılırsa hayvan hastalanır.
İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı
geçerse sığırlar hamile kalmaz; doğum yapmazlar.
Bir kişinin önüne tavşan çıkması olumsuzluktur. Gidilen yoldan
geri dönülmelidir.
Çakal uluyunca yere tükürülümezse insanın başına bir yıkım
gelir.
Çakal ulumaya başlayınca hava açar, günlük güneşlik olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.