Sultanu’ş-Şuara
Baki’nin Hayatı, Sanatı ve Eserleri
(Bâkî (باقي) (d. 1526-27?-ö. 1008/1600))
Çocukluğu,
Eğitimi ve Arkadaşları
1526/7’de
İstanbul’da doğan Bâkî mahlaslı Mahmud Abdülbaki’nin babası Fatih Camii
müezzini Mehmed Efendi’dir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Baki, gençliğinin ilk
yıllarında bir görüşe göre saraç (At takımları, eyer ve koşum yapan veya satan
kimse) çırağı diğer bir görüşe göre serraclık (cami kandillerinin
yakılması ve bakımı) yapmıştır. Sonrasında medresede Karamanizade Mehmed Efendi’den
ders alan Baki’nin okul arkadaşları Nevi, Üsküplü Valihi, Edirneli Mecdi, Hoca
Sadeddin, Karamanlı Muhyiddin olmuştur. İlim öğrenmenin yanında Zati gibi
şairlere nazireler yazan Baki, nokta ve çizgilere bakarak Beyazıt Camii’nde
remilcilik/falcılık yapan Zati’nin sanat muhitine sık sık uğramıştır.
Baki’nin
Kasideleri ve Kariyeri Başlıyor
Hocası
Karamanizade Mehmed Efendi için yazdığı “sünbül” kasidesiyle kendini edebiyat
dünyasına kabul ettiren Baki, 1552’de Süleymaniye Medresesi’nde ders veren
Kadızade Şemseddin Ahmed Efendi’den ders aldı. 1555’te Nahcıvan seferinden
dönen Kanuni Sultan Süleyman’a takdim ettiği kasideden sonra bina eminliği
yapan Baki, 1556’da Halep’e kadı olan hocasıyla gitti ve kadı naipliği
(vekilliği) yaptı. Burada hocasına “raiyye”, Halep Beylerbeyi Kubad Paşa’ya “hilal”
kasidesini sunan Baki, Mecmau’l Havas tezkiresi yazarı ve Şah Abbas’ın
kütüphanecisi Sadıki-ı Kitapdar’la yakınlık kurdu.
1560’ta hocası
Halep kadılığından istifa edince o da hocasıyla İstanbul’a döndü. Konya’da
Şeyhülislam Ebussuud’un Şam’a kadı olan
oğlu Mehmed Çelebi’ye “nuniyye” kasidesini sunan Baki, ondan aldığı mektup ve
Ebussuud’a sunduğu “lamiyye” kasidesiyle saray çevresine yaklaştı. Sonrasında Sadrazam
Rüstem Paşa’ya, Filibeli Şeyh Mahmud’a (Baba Efendi) ve Rüstem Paşa’nın
ölümüyle yerine geçen Semiz Ali Paşa’ya kasideler sundu. 1561’de danişmend (kadı
yardımcısı/kıdemli medrese öğrencisi), iki sene sonra mülazım (müderrislik
öncesi stajyerlik) ve 1564’te 25 akçeyle müderris oldu.
Şeyülislamlığa
Giden Yol: Kazaskerlik
Rumeli
kazaskeri Hamid Efendi bu atamayı usulen reddederken padişahın fermanıyla Silivri
Piri Mehmed Paşa Medresesine 30 akçeyle atamayı kabul etmek zorunda kaldı. Baki,
hemen birkaç ay sonra Murad Paşa Medresesi’ne nakledilince burada Kanuni’ni
şiirlerine nazireler yazdı ve ona kasideler sundu. Kanuni de ona Keşşaf, Hidaye
ve Ekmel kitaplarının birer nüshasını hediye etti. Baki’nin maddi-manevi
zenginleştiği bu yıllarda 1566’da önce babasını hacda, hamisi Kanuni’yi
Zigetvar’da (Sigetvar) kaybetti.
Kanuni’nin
Ölümü: Baki’nin Yükselişi Başlıyor
Kanuni’nin
ölümü üzerine meşhur mersiyesini yazan (Kanuni Mersiyesi) Baki, mersiyenin son
bölümüyle 2. Selim’den (1566) cülusiye (yeni tahta çıkan padişahın dağıttığı
bahşiş/ler) aldı. Baki caizeyi (armağan, bahşiş, hediye) yetersiz bulurken
Murad Paşa müderrisliğini de kaybetti. 1569’da Mahmud Paşa, 1571’de Eyüp
Medresesi müderrisliklerine kadar saraydan uzak kalan (mazuliyet) Baki, münşeat
sahibi Feridun Bey aracılığıyla Sokullu Mehmed Paşa’nin himayesine girdi.
Padişahın gazelerini tahmis ve tanzi eden ve ona kasideler sunan Baki bunun
karşılığın 1573 Sahn (Saray) ve 1575 Süleymaniye (3. Murad dönemi) müderrisliğiyle
aldı. Baki’nin 2. Selim yerine oğlu 3. Murad’ı tercih ettiğini ima eden bir
gazelle 3. Murad’ın hışmına uğramasında şairi dostları kurtardı. Şiirin Nami’ye
ait olduğu beyanıyla dostları şairi kurtarırken, kayıtlar şiirin Baki’ye ait
olduğunu ortaya koymuştur. Baki, 1571 Edirne Selimiye, 1579 Mekke kadılığı
(1000 altın terakkiyle-önceki görevindeki başarısından ötürü verilen para),
1584 ve 1586 İstanbul kadılığı (1585 azil) ve 1586-1588 yılları arası ve 1591’de
yeniden Anadolu Kazaskeri oldu. Mekke’de tercüme ettiği “El-İʿlâm fî ahvâli
beledi’llâhi’l-harâm” adlı eseri padişaha takdim eden ve “Muradi” mahlasıyla
şiirler yazan padişahın şiirlerine nazire yazan Baki bu yıllarda zaman zaman
aziller yaşasa da çoğu zaman saraya yakın yaşadı.
Şeyhülislamlık
Yolunda
Bazı
kadıların şikayetleri ve Şeyhülislam Bostanzade Mehmed Efendi’nin Baki aleyhine
küfür ve rüşvet iddiaları karşısında padişahın hocası Sadeddin Efendi’ye
başvuran Baki, Bostanzade’nin yerine geçmek istediyse de 1592’de Rumeli Kazaskeri olabildi ve buradan emekli
edildi. Çok istediği şeyhülislamlığa ulaşamayan Baki, 3. Mehmed’in 1594’te
tahta geçişiyle padişaha sunduğu kasidelerle tekrar Rumeli Kazaskeri oldu ama Şeyhülislam
Bostanzade’nin müdahalesiyle 1595’te tekrar görevden alındı. Sadrazam Hadım
Hasan Paşa’nın vezirazam oluşuna kadar üç yıl kaside sunup görev bekleyen Baki,
1598’de üçüncü kez Rumeli Kazaskeri oldu. Şeyhülislamlığı da mektep arkadaşı ve
padişahın hocası Hoca Sadeddin Efendi’ye kaptıran Baki, hamisi Hadım Hasan Paşa’nın
idamıyla ümitsizliğe düştü ve aynı yıl istifa etti. Bir yıl sonra ölen Sadeddin
Efendi yerine Sunullah Efendi’nin tayiniyle tamamen yıkılan Baki, 1600’de öldü.
Cenazesini Sunullah Efendi Fatih Camii’nde kıldırdı ve naaşı Edirnekapı’da
mezara verildi.
Baki’nin
Şöhreti: Sultanu’ş-Şuara
Yaşadığı
dönemde zorluklar yaşasa da hep el üstünde tutulan Baki, şairlikte ve devlet
makamlarında şöhreti yakalamış bir insandır. Devlette “şeyhülislam” olamayan
Baki, şiirde “sultanu’ş-şuara” unvanıyla anılmıştır. Türkçeyi aruza uydurmak
için imale ve zihafı (hece uzatma ve kısaltma) asgariye indirip şiirde
söyleyişi zirveye taşıyan şair, hızlı yükselişinin etkisiyle çağdaşlarının
hicivlerine konu olmuştur. Kasideleriyle şöhret bulmuş ancak gazelleri bir o
kadar başarılı bir şair olan Baki, aşk-içki-eğlence-zevk meclislerinin
tercümanı olmuştur. Tevhid, münacaat, na’t gibi dini-tasavvufi temalı şiirlere
Divan’ında yer vermeyen Baki; İstanbul’u, doğayı, devrinin zenginliğini,
yaşadığı cemiyetin canlılığını büyük bir başarıyla yansıtmıştır. Sohbeti hoş,
nüktedan, şen-şakrak, dürüst ve iyiliksever olarak bilinen şairin Şeyhi
mahlaslı Şeyh Mehmed (ö.1630) ve Faizi mahlaslı Abdurrahman (ö.1666) adlı
müderris ve kadı olan iki evladı vardır. Eğlenceye de düşkün olduğu bilinen Baki’nin
Fatih Yeni Nişancıpaşa’da mescidi ve mahallesi vardır.
Baki’nin
Eserleri
Divan: Kanuni’nin isteğiyle tertip edilmiştir. Şiir yazdıkça esere ilave eden Baki’nin bu eserinin çok sayıda nüshası mevcuttur.
Fezâilü’l-cihâd: Eser, Muhyiddin Ahmed b. İbrâhim’in
Meşâriʿu’l-eşvâk ilâ mesâriʿi’l-ʿuşşâk adlı Arapça eserin tercümesidir. 1567
Sokullu Mehmet Paşa’nın emriyle yazılan eser cihadın faziletlerini anlatır.
Meâlimü’l-yakın
fî sîreti seyyidi’l-mürselîn: Bir siyer kitabı olan eser, Şehâbeddin
Ahmed b. Hatîb el-Kastallânî’nin el-Mevâhibü’l-ledünniyye
bi’l-minahi’l-Muhammediyye adlı siyerinin tercümesidir. Şair eseri Sokullu’nun
isteğiyle çevirmiştir.
Fezâil-i
Mekke: Sokullu
Mehmed Paşa’nın emriyle çevrilen bir başka kitaptır. 16. Asır Arap müellifi
Kutbüddin Muhammed b. Ahmed el-Mekkî’nin el-İʿlâm fî ahvâli
beledi’llâhi’l-harâm adlı eserinden tercüme eden Baki, Mekke’de kaldığı
yıllarda eseri çevirmiştir. Mekke’nin tarihi, faziletleri, Osmanlı
sultanlarının Kutsal Topraklardaki hayratlarından bahseden eser, güzel bir
Türkçeyle kaleme alınmıştır.
(Kaynak:
İslam Ansiklopedisi-Mehmet Çavuşoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.