Nedîm (نديم) (d.1681- ö. 1143/1730): Aşk, Eğlence,
Neşe ve Zevk Şairi
Yine tenhâ elime girdi hele cananım
Bûs edince lebini ağzıma geldi cânım
Gece yıldız sayar iken bu dil-i nâlânım
Doğdu nâ-gâh güne; gibi meh-i tâbânım
Nedim, İyi Bir Eğitim Aldı
Asıl adı Ahmed olan Nedim, İstanbul’da
1681 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Babası Kadı Mehmed Efendi, annesi
Karaçelibizadelerden Saliha Hatun, dedesi Merzifonlu Mustafa Muslihüddin
Efendi’dir. Dedesi çirkin lakapları yüzünden Mülakkab Mustafa Efendi olarak
şöhret bulunca Nedim’e de bazen “Mülakkabzade” denmiştir. İyi bir eğitim alan
Nedim; devrinin ilimlerini ve Arapça-Farsçayı öğrenmiştir. Eğitimini
tamamlayınca Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi’nin de bulunduğu bir heyetin
imtihanıyla hariç medresesi müdderrisi oldu.
Hamisi Nevşehirli Damat İbrahim Paşa
Mesleği Müderrislik
Lale Devri’nde (1718-1730) devlet
adamlarına kasideler sunarak 3. Ahmed (1703-1730) döneminde şiirleriyle
tanınmaya ve saraya çevresine girmeye başladı.
Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın faaliyetlerine kıta ve kasideler yazıp
tarih düşürünce o da Nedim’in hamisi oldu. İbrahim Paşa’nın hafız-ı kütübü ve
heyetlerinde tercüman olarak çalışan Nedim, 1726’da Mahmud Paşa Mahkemesi
naipliğine atandı. 1727’de Molla Kırimi, 1728’de Nişancı Paşa Atik Medresesi
1729’da Sahn-ı Seman Medresesi müderrisi oldu.
Nedimane Gazeller
Nefi’nin kasidenin, Nabi’nin gazelin
büyük temsilcisi olduğu bir dönemde “Nedimane” bir gazel tarzıyla kendini kabul
ettiren Nedim; şiirinde güzel bir Türkçeyle içki ve eğlenceyi anlatmıştır. Lale
Devri’nin Üslubunun, dili kullanmadaki ustalığının farkında olan ve kendine
güvenen şair şiirine mahlas koymayı bile gerek görmez:
Ma‘lûmdur benim sühanım mahlas istemez
Fark eyler anı şehrimizin nüktedanları
İyi Bir Dil İşçisi: Nedim
Dil işçiliğindeki titizliği, aruza
hakimeyeti, kafiye-rediflerdeki ustalığı, konuşma diline hâkimiyeti onun musammat,
gazel ve şarkılarının günümüze kadar bestelenmesini sağlamıştır. Lale Devri
Opereti için Muhasipzade Celal, Nedim’in 28 şiirini bestelemiştir. Enfi Hasan
Ağa onun şiirlerini besteleyen başka bir bestekârdır.
Üslup ve İfadede Mahallileşme
Necati Bey ve Ahmet Paşa’nın başlattığı,
Baki ve Şeyhülislam Yahya’nın zirveye taşıdığı mahallileşme/yerlilikte 18.
Yüzyılda Nedim bayrağı devr almıştır. Halk şiiri ve Divan şiirin üslup ve
ifadede yakınlaşması, gerçek hayattan alınan kelimelerin şiirde kullanılması
şeklinde anlaşılabilecek mahallileşme cereyanı Nedim ayrıca heceyle yazdığı iki
koşmayla katılmıştır.
Aşk, Zevk, İçki, Eğlence, Göksu, Sadabad…
Nedim birçok şaire nazire söylemiş,
birçok şair de Nedim’in şiirlerini tanzir etmiştir. Lale Devri’yle bütünleşen
şairin şiirlerinde Sadabad’, Göksu Deresini ve oradaki eğlenceleri görmek
mümkündür:
Göksu bir nâ-hoş havâ şimdi Çubuklu pek
zihâm
Sevdiğim tenhâca çekdirsek mi Sa'd-âbâda
dek
…
Ey şûh Nedîmâ ile bir seyrin işitdik
Tenhâca varup Göksuya 'işret var içinde
…
Çubuklu Göksu sair gûşe gûşe müntezihler
hep
Zamân-ı devletinde oldu her biri
cihan-pîrâ
…
Çekdirüp pek seheri doğruca Sa'd-âbâda
Tutayım zinde iken cennet-i a'lâda makam
Varayım hâk-i tarab-nâkine yüzler
süreyim
Bir gün olsun alayım bari felekden bir
kâm
Havzdan kevser-i pâkîzeyi nûş eyleyeyim
Kasrdan bûy-ı cinânı edeyim istişmâm
Iyd ola fasl-ı bahar ola da Sa'd-âbâdın
Zevkini eylemeyim sıhhat olur bana haram
Lale Devri Bitti, Nedim Öldü
Dedesi linçle öldürülmüştür. Hassas bir
aile ortamında büyüyen Nedim’in karakterinde sürekli bir korku kalmıştır.
Ölümüyle ilgili rivayetlerden birinde şairin illet-i vehimeden kurtulmak için
içki ve afyon kullandığı bu yüzden titreme hastalığından öldüğüdür. Diğer
rivayet ise Patrona Halil İsyanı sırasında korkudan çıktığı damdan düşerek
öldüğüdür. Kesin olan 1730’da 49 yaşındayken öldüğüdür. Sekban Ali Paşa Medresesi
müderrisiyken öldüğü bilinen Nedim’in kabri Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı
Miskinler Tekkesi bölümündedir.
Nedim’in Eserleri
Divan: Türk Tarih Kütüphanesi arşivindeki 1736 tarihinde istinsah edilmiş en eski nüshasının yanında farklı yerlerde 45 civarında nüshası vardır. Muhsin Macit divanın bütün nüshalarından tenkitli bir doktora metni ortaya çıkarmıştır. Eserde 166 gazel, 44 kaside, 80 sekiz kıta, 33 murabba, 23 müfred ve matla, 11 rubai, 3 mesnevi, 2 müstezad, 2 koşma, 2 mütekerrir müseddes, 5 tahmis, birer tane tardiye, muhammes, terkib-i bend, terci-i bend bulunur. Ayrıca 5 Arapça 39 Farsça şiir Divan’da yer alır.
Sahâifü’l-ahbâr: Lale Devri’nde kurulan
tercüme heyetinde bulunan Nedim, Derviş Ahmed Efendi’nin Camiu’d-Düvel adlı
Arapça eserin Türkçeye aktarılmasında bulunmuştur. Eser İbrahim Paşa’ya
sunulmuştur.
Aynî Tarihi: Eser, Nedim’in de içinde
bulunduğu komisyon tarafından çevrilmiştir. Eserin orijinali Bedreddin el-Aynî’nin
ʿİkdü’l-cümân’ı dır ve İslam tarihini anlatır.
Şehid Ali Paşa’ya yazılan bir mülemma
dilekçe, İzzet Ali Paşa’nın şaka yollu cevabına verilen mensur cevap, Safai
Tezkiresi’ne takriz ve Münşeat-ı Aziziye’de kime yazıldığı belli olmayan bir
mektup da Nedim’e aittir.
Nedim'in İstanbul Kasidesi
Nedim'in İstanbul Kasidesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.