Translate

Salı, Şubat 06, 2018

Mal ve meyl, zekat ve faiz, Yunus ve Fuzuli, bal ve eşek arısı, Mevlana ve gemi



Mal Nedir?

Dilimizdeki mal kelimesi Arapça’dan geliyor. Etimolojik sözlüklere baktığımızda kelimenin “menkul varlık, davar, zenginlik, servet, gelir” vb. anlamlarla karşılandığını görüyoruz…
Dilimizdeki bu kelimenin hem “ne çok malı var” gibi olumlu, hem de “mal mal bakıyordu” gibi olumsuz anlamlar için kullanılıyor olması bizi farklı bir şekilde düşünmeye zorluyor…
Arapça da mâle bir şeye meyletmek anlamına geliyor. Bunun fiilimsi hali de meyletme olacağına göre en basit tabiriyle mâl, karşısında eğildiğimiz, kendisine meylettiğimiz şeyler anlamına gelmiyor mu? Hangimiz kendisine mal dediğimiz şeylere karşı içten ve kökten bir ret hali takınabiliriz ki? İfadenin en basit ve hatta en kaba ete kemiğe bürünmüşlüğünü zikredelim: Mal, kendisine meylettirerek, gönlümüzü cezbederek bizi mallaştıran şeydir. Yani kendisine sahip olduğumuzu zannederek aslında sahipliğimizi kendisine verdiğimiz şeyler…

lamborghini ile ilgili görsel sonucu






Yakıcı Zengin Olma
 Tutkusu

İnsanda yakıcı bir şekilde mal sahibi olma tutkusu vardır. Kaçımız zengin olma isteği taşımıyoruz ki? Hemen hepimizde çok servetimiz olursa daha mutlu olacağımız düşüncesi vardır. Bu yüzden harcamaktan ziyade biriktiririz. Eğer harcarsak azalacağını düşünürüz. Arifler insanın bu temel yanılgısını çok iyi anlamış olmalıdır ki, asırlar boyu bizi bu düşüncenin yanlışlığı hususunda uyarıp durmuşlardır. Yunus Emre’nin şu mısraları hangimizin dilinde dolaşmıyor ki:
Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan.”

Fuzûlî’nin Mal Tarifi

…Fuzûlî, insanın mal sahibi olmasıyla içinde bulunduğu duruma, yazımızın başında belirttiğimiz şekilde çok farklı bir açıdan bakan bilgelerden biri. Onun bakışı bizim bilincimizi sarsıyor…
“Sâhip olduğun malı sarf edersen, zamanın mükemmel bir insanı olursun; azalması senin tamamlanmanı temin eden şeyi mal bil!”
Bu mısralarda bizi sarsan nedir? Hepimizde harcama korkusu, harcarsak bitecek endişesi vardır. Fuzûlî, işte yukarıdaki mısralarıyla insanın bu korkusunun yersizliğini haykırıyor, hatta tam tersini savunuyor. İnsanın bu temel fobisine işaret eden şu ayete de göndermede bulunarak: “De ki, Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla yine de cimrilik ederdiniz. Zaten insan pek cimridir.”
Fuzûlî, insanın endişesini olumsuzluyor, “insan ancak harcarsa değer kazanır” diyor. Mükemmel olmanın yolunun cömertlikten geçtiğini ifade ediyor. Buna itirazı olan var mıdır? Hani eskilerin bir sözü varmış, derlermiş ki. “İnsan tanrı olamaz, eğer olma ihtimali olsaydı ancak vererek olurdu.” Hâlbuki pek çoğumuzun eli cebine gitmez, halk tabiriyle söyleyelim, sanki cebimizde akrep vardır.
Fuzûlî, yukarıdaki sözünün ikinci kısmında daha çarpıcı bir hakikate işaret ediyor. Bizler mal yığdıkça, servet biriktirdikçe daha sağlam, daha kuvvetli, daha mükemmel olacağımızı düşünürüz. Çünkü malımız arkamızı pek tutar, onunla kendimizi daha güvende hissederiz…

Zekat ve Faiz

Sahip olduklarımızı harcayarak malımızı azaltır, ama insanlığımızı çoğaltırız. Tıpkı zekâtta olduğu gibi. Zekat veya sadaka verenlerin, başkalarını iyiliği için paralarını harcayanların göreceli olarak malları azalır, ama bunun aksine artan bir şeyleri vardır. Faizde de göreceli olarak parada bir artış olur, ama bu eylemle beraber azalan bir şeyler vardır. Hiç kimse malını yığdıkça yığan cimriyi sevmez. Ama servetini insanlığın mutluluğu için harcayan cömerdi kim takdir etmez ki? Cömert bu zenginliğe nasıl kavuşuyor? Malını azaltarak. 

Bal ve Eşek Arısı

Fuzûlî‟nin bu düşünceyi somutlamak için seçtiği örneğin harikalığına bir bakalım:
“Elde ettiğin feyzi başkalarına da eriştir; bal arısını göz önüne getir ki menfaat verdikçe kadri öteki arılardan daha yüksek oldu.” Eşek arısının bal arısı karşısındaki değersizliği bu mısralarla çok iyi anlaşılıyor!
Peki, cimriden nefretin sebebi ne? Malını yığması. Peki, malı yığarsak ne oluyor? Bu soruya yine Fuzûlî ile cevap verelim. Yukarıdaki Farsça beytini adeta Türkçeleştirdiği şu mısralarıyla:
Cem’-i mâl eylediğin râhat içindir ammâ
Râhatin eksik olur her nice artar mâlin
“Sen, rahatımı artırırım diye mal yığıp duruyorsun ama tam da aksine malın arttıkça rahatın daha da kaçmaya başlar.”
Sanki Fuzûlî, Ahmedî‟nin şu mısralarını yeniden kurgulamış:
Nice kim artar kişide mâl u genc
Dahı artar hırs-ıla bî-hûde renc
“Kişide mal ve hazine arttıkça, bu hırsla beraber gereksiz sıkıntılar da artmaya başlar.”
Fuzûlî, sahip olduklarımızın bir gün bizi gönderciğini, ama kendisinin geride bir başka sahip olduğunu zannedeceklere kalmaya devam edeceğini, bu dünyanın gelmiş geçmiş en varlıklı insanı Süleyman Peygamberi örnek göstererek anlatmaya çalışıyor:
“Mutlak sûrette aciz olduğunu Süleyman saltanatından anla; evvelce onun fermanına râm olan rüzgar sonunda onu toprağa götürüyor”


Mevlana ve Mal


...
Malca varlığı yerinde olan, ama hâlâ maişet darlığından şikâyet eden adama Mevlânâ şöyle bir soru sordu: “Ey birader! Sen malını mı çok seversin, yoksa günahını mı çok seversin?” deyince adam şaşırdı ve “ Efendim hiç günah sevilir mi? Hiç günahı seven var mıdır? Hiç kimsenin sevmediği gibi ben de günahı sevmem ve malı severim.” Dedi. Bunun üzerine Mevlânâ adama şöyle söyledi: “Peki mademki öyledir, niçin malını bu dünyada bırakır da günahını götürürsün? Eğer sözlerin doğru ise malını kendinden evvel ahirete gönder ki Tanrı katında senin için yardımcı olsun.”9 Dur durak demeden yığan, kimseye zırnık koklatmayan insanlara bu sözleri söyleseniz size ne derler?

Su Geminin Altında mı Üstünde mi?

Kimilerinin zannettiği gibi bu bilgelerin bize anlattığı mal düşmanlığı değil. Onlar düşmanlığın ve sevginin değil, insanın varlık karşısında aldığı pozisyonun kritiğini yapıyorlar. Mevlana‟nın dediği gibi, mal ile insan arasındaki ilişki gemi ile su arasındaki ilişki gibidir: Eğer su, geminin altındaysa sorun yok, ama eğer gemi suyun altındaysa işte o zaman yandı gülüm keten helva!


 “Fuzuli Soruyor: Mal Deyince Ne Anlıyorsunuz?” Türk Dili Dergisi, Temmuz 2015, S: 762, s. 60- 66. Dursun Ali Tökel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.