Sabır ve zavallı nedir, ne demektir?
...Bizler bazı kavramları bazı karşılıklarla eşleştirmişizdir. Mesela şu an hangimize sorulsa “sabır nedir?” diye, hemen “sakin olma, dayanma, tahammül etme, kadere rıza gösterme, kabullenme” gibi pasif eylemleri sıralarız. Fakat işte ruhaniyeti yüce bir şahsa sormuşlar “sabır nedir?” cevabı şu olmuş: “İsyan etmektir.” Şaşıranlara şu karşılığı vermiş: “Sabır, Allah dışındaki varlıkların seni ele geçirme arzularına isyan etmen ve asla buna müsaade etmemendir!” Bu cevapta edilgen değil de çok aktif bir sabır tanımı yok mu? Bu tanımda tahammül, kabullenme, boyun eğme değil, resmen bir savaş hali var.
Kelimelerin, kavramların sıralı, sabit, belirgin karşılıkları vardır. Bizler zihnimizde hep o anlamlarla gezeriz ve anlamların da sadece onlar olduğunu zannederiz. Mesela birisi “zavallı” dediğinde hemen gözümüzün önüne; düşkün, perişan, zor durumda olan biri gelir. Kendimize bu sıfatı pek yakıştırmayız. Hâlbuki bu kelime “zeval”den geliyor. Yani “zevallı”. Sonra sesler uyum kanunları gereği, kalınlaşmış ve zavallı olmuş. Peki, ne demek zevallı? Zevali olan demek; inişe geçen, batan, kemalden sonra zevale geçen demek. Bu anlamda zevallı olmayan mı var? Hepimiz zevallıyız ve hepimiz kemal çağlarından sonra zeval çağlarını yaşamaya mahkûmuz. Demek ki zihinsel bir aydınlanma için tanımları, dondurulmuş anlam alanlarından çıkarmaya ihtiyacımız var. Sarsılmayan bir zihin kendini arayamaz, olduğu konumu olması gereken yer zanneder...
Kaynak:“Fuzuli Soruyor: Mal Deyince Ne Anlıyorsunuz?” Türk Dili Dergisi, Temmuz 2015, S: 762, s. 60- 66. Dursun Ali Tökel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.