13. yüzyıldan 20. Yüzyıl başlarına kadar
Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Türklerin kullanıldığı dil olarak
bilinen Osmanlıca veya bilimsel adıyla Osmanlı Türkçesi, eski dil veya eski
Türkçe olarak da isimlendirilse de bugün kullandığımız dilin nüvesi,
çekirdeğidir. Eski Anadolu Türkçesinden 19. Yüzyıl sonlarına kadar önemli bir
edebi birikime sahip olan Osmanlı Türkçesi; Karahanlılar, Gazneliler, Büyük
Selçuklular ve Anadolu Selçukluları dönemlerinden itibaren başta devlet yönetim
ve organlarında kullanılan Farsçadan ve bilim/ilim, dinin dili Arapçadan çok
sayıda kelime, kavram, terim, deyim almıştır. Birçok metinde karşımıza çıkan
Farsçaya da Arapçadan geçen yön adlarına geçmeden yönler anlamına gelen “cihat”
(جهات) kelimesinin Arapça “cihet” kelimesinin çoğulu
olduğunu belirtmek gerekir. Yine Arapçadan Farsça ve Türkçeye de geçen “etraf” kelimesi de yanlar, taraflar, muhit,
çevre gibi anlamlara gelmekte ve “taraf”
kelimesinin çoğulu durumundadır. Osmanlıcada yön adları:
Yönler
|
جهتلر, طرفلر
|
Cihetler/Taraflar
|
Garb
|
غرب
|
Batı
|
Şimal
|
شمال
|
Kuzey
|
Cenub
|
جنوب
|
Güney
|
Şark
|
شرق
|
Doğu
|
Eski Türkçe yön isimlerinin cümlede
kullanımlarına örnekler:
1. Şimal
Çün Mekke’den çıktı resūl tuttu Ebū Bekr
ile yol
Gāh önüne geçerdi ol gözler idi sag u şimāl
Zira Mekke’den çıktı Resul, Ebu Bekir ile
yola çıktı. (Ebu Bekir) bazen (Peygamberin) önüne geçerdi (ve) o sağı ve kuzeyi
gözlerdi.
2. Cenub/Cenup
…çünki rūzigār cenūb tarafından deryāyı harekete getüre…
Çünkü rüzgar güney tarafından denizi
harekete geçire…
3. Şark, Garb/Garp
Şarkı garbı seyridersin subh u şām
Bir iki günde işün olmaz tamām
Doğuyu batıyı gece ve gündüz seyredersin,
(senin) işin bir iki günde tamamlanmaz.
...olmaz ve bir defʿa çıḳan bir dahı çıkan gibi degüldür velakin mendeb halkı gavvaslıga meşgul oldukları ecilden gāh gāh şimāl tarafında...
...eserleriyle bu hasiyyet ve bu reng ve būy anda zāhir olur çünki rūzigār cenūb tarafından deryāyı harekete getüre ve dahı insāna temettuʿ...
(Risâle-i Cevâhir-Nâme, 16. yy.)
(Ayagı yirde başı arşa irmiş
İki ḳanadı şarka garba varmış
Halil-nâme, 15. yy. Mesnevi, 37)
Biri tahtı birisi fevki durur
Biri garbı birisi şarkı durur
İslami-Mesnevi 15. Yüzyıl-Mesnevi
Osmanlı Devleti döneminde ayrıca ara yönler de ana yönlerle tamlama oluşturularak yapılırdı. Ara yönler şu şekilde ifade edilirdi:
cenub-ı şarki (güneydoğu)
cenub-i garbi (güneybatı)
şimal-i garbi (kuzeybatı)
şimal-i şarki (kuzeydoğu
Kaynaklar:
1. Muhammediye, 15. yy. Hazırlayan: Çelebioğlu, Âmil
(1996). Muhammediye. Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. İstanbul, Kaside, 1,
Dizinleyen: Mustafa Kılıç
2. Risâle-i Cevâhir-Nâme, 16. yy.
Hazırlayan: Oğuz, Fatma Sabiha Kutlar (2015). Risale-i Cevâhirname, Öncü
Kitapevi, Ankara, Diğer, 1, Dizinleyen: Mutlu Melis Özgeriş
3. Hikâyet-i Fakr-nâme Rivâyet-i Âşık Paşa (Manisa
Nüshası), 15. yy. Hazırlayan: Levend, Agâh Sırrı (1988). “Âşık Paşa'nın
Bilinmeyen İki Mesnevisi : Fakr-nâme ve Vasf-ı Hal”, TDAY 1953, Ankara,
s.205-255, Mesnevi, 1, Dizinleyen: Ayse Erginer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.