Burada en mühimi beni şeye kadar, Efendi Hazretlerini tandığım zamana kadar gelen hayatımla, ondan sonra bir müddet daha devam etmiş fakat sonra tamamen meydan yerine -sizin tabirinizle- beni sevk etmiş olan o icar-itiş... Ve bir gün İş Bankasında müfettiştim, otuyorum odamda büyür bir konfor içindeyim. Böyle sırmalı elbiseli hademeler, otomobiller emrimizde, bir ayağa kalkışım var benim. İşte ruhi muğman burada, bir ayağa kalkmışım nedir dedim bu hayatım, bu mu gayem? Böyle muayyen, herkesin dört ayak üzerinde gittiği muayyen ihtiraslar var ya, bunlardan ne elde edeeceğim deyip umum müdürün karşısına bir çıkışım var. Mummer Eriş o zaman umum müdür "Bana imkan verin, biraz da yardım edin de istifa edeyim." Ve oradan işte bildiğiniz hayata atıldık... Kısa bir zaman sonra Büyük Doğu çıktı. Gerisi malum... Hapisler. Şunlar, bunlar, filanlar, falanlar... Şimdi hala o tehlike içindeyiz. 80 yaşının arefesinde bu tehkileyi yaşıyorum.
Muğman nedir, ne demektir?
Metinde geçen “muğman” kelimesinin temel
anlamı bayılmaktır. Ancak metinde muğman bunalım, sıkıntı, darlık, nöbet, karışık
hal, buhran anlamındadır. Ruhi bunalım denilebilir.
Bilindiği gibi, 26 Mayıs 1904’te İstanbul’da
doğan Necip Fazıl Kısakürek ya da kısaca NFK, 1934 yılında Nakşibendi Şeyhi
Abdülhakim Arvasi ile tanışana kadar çok farklı bir hayat yaşıyordu. Dönüm
noktasını
“Tam otuz yıl
saatim işlemiş,ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz uçurtma
uçurmuşum”
mısralarıyla anlatan şair, aslında Fransız
Mektebi’nden, Amerikan Koleji’ne farklı okullarda eğitim için dolaşmıştır. Heybeliada
Numune Mektebi’nden sonra Bahriye Mektebi’ne giden Necip Fazıl, Yahya Kemal’den tarih, İbrahim Aşki Bey’den
tasavvufi edebiyat zevkini aldı. Nazım Hikmet, Nizamettin Nazif ve Fahri
Korutürk’le Bahriye Mektebi’nde arkadaş oldu ve şiir yazmaya başladı.
Darülfünün’da felsefe okudu. Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami
Safa ile burada tanışır.
Beyoğlu Ağa Camii’nde ressam arkadaşı
Abidin Dino ile Arvasi’yi dinleyen Necip Fazıl şeyhi hakkında
“Allah dostunu gördüm,bundan altı yıl
evvel;
Bir akşamdı ki zaman, donacak kadar güzel”
diye bu tanışmayı anlatmıştır.
Sağlığında Türk Edebiyatı Vakfı kendisine “Sultanü’ş-şuara=şairlerin sultanı”
unvanı verilen Necip Fazıl, Arvasi’yle tanışma sonrası kararsızlıklarını bir
kenara bırakmış, Büyük Doğu’yla inandığı değerler için çetin mücadeleye
girişmitir. Muğman da bu geçiş sürecinde yaşadığı ruhi bunalım ve gelgitleri anlatmak için kullanılmıştır.
Kaynaklar:
https://www.youtube.com/watch?v=GlzPpAkSEuQ
(Necip Fazıl Kısakürek'in kendi sesinden)
http://www.arabdict.com/m/results?lang=de&dict=tr&ng=de&q=++%D9%85%D8%BA%D9%85%D9%8A+%D8%B9%D9%84%D9%8A%D9%87
Hüdavendigar Onur,”Asrın Yesevisi S.Ahmet
Arvasi”,Burak yayınları,Temmuz 1999,S.51-60
Bilgi için teşekkürler
YanıtlaSil