Kırım Tatarı Romancı Cengiz Dağcı (1919-2011), mektuplu roman tekniğini kullanmıştır.
Sanatın içinde yer alan edebi metinler öğretici (bilgi veren)
sanatsal/edebi metinler olmak üzere ikiye ayrılır.
Bir edebi metin
1. Coşku ve heyecanı dile getirebilir (Şiir)
2. Olay çevresinde bir temayı işleyebilir. Olay, gösterilebilir veya
anlatılabilir.
a.
Göstermeye bağlı edebi metinler (Tiyatro
türleri)
b.
Anlatmaya bağlı edebi metinler (Roman,
hikaye, destan, masal, mesnevi)
Bir edebi metinde anlatıma çeşit, dinamizm, derinlik kazandırmak için
çeşitli teknikler kullanılabilir. Öğretici ve edebi metinde bilgi veya duyguyu
aktarmak, bilgi ve duygunun kendisi kadar önemlidir. Çok iyi bir bilgiyi kötü
bir sunumla berbat edebilirsiniz. Bunu aynı fıkrayı anlatan iki insan üzerinde
düşünebilirsiniz. Biri insanları gülmekten kırıp geçirirken diğeri zaman
kaybıdır. Kısaca ifade ederken iyi biçimlendirmeniz gerekir.
Metin bir araçtır. Romanda, şiirde, hikayede, tiyatroda; mesaj, maksat,
amaç, felsefe, tema okuyucuya/izleyiciye metin vasıtasıyla ulaştırılır. Bu
aracın sağlam olması önemli hale gelir.
Bu anlatım tekniklerinden bazıları şöyledir:
1. Anlatma-Gösterme Teknikleri
2. Tasvir-Betimleme Tekniği
3. Özetleme Tekniği
4. Geriye Dönüş Tekniği
5. Montaj Tekniği
6. Otobiyografik Anlatım Tekniği
7. Leitmotif Tekniği
8. Diyalog Tekniği
9. İç Diyalog Tekniği
10. Mektup Tekniği
Mektup, kendi başına
öğretici bir metin türü kabul edilir. Ancak mesela bir romanda yazarın akışa
müdahale etmeden karakterin duygu, düşünce ve tepkilerini aktarma fırsatı
sunar. Mektup tekniği böyle bir durumda metne canlılık ve hareket katar.
Dünya ve Türk
edebiyatından bazı mektuplu roman örnekleri:
1699 Portekiz Mektupları (Anonim-Letters
Portugaises)
1721 İran Mektupları ( La Brède et de Montesquieu-Letters Persanes)
1740 Pamela (Samuel Richardson)
1840 İki Gelinin Hatıraları (-Honore
de Balzac)
1870 Felsefe-i Zenan (-Ahmed Mithat
Efendi)
1912 Handan (-Halide Edip Adıvar)
1922 Sisli Geceler (-Halide Nusret
Zorlutuna)
1927 Bir Kadın Düşmanı (-Reşat Nuri
Güntekin)
1933 Levayih-i Hayat (-Fatma Aliye
Hanım)
1933 Nihal’in Çöl Güneşi (-Şükufe
Nihal)
1954 Aşk Mektupları (Leyla Erbil)
1988 Anneme Mektuplar (Cengiz
Dağcı)
Mektuplu roman örneği Montesquieu’nun İran Mektupları’ndan bir bölüm:
MEKTUP 6
Usbek’ten dostu NESSİR’e
İsfahan
Erivan’dan bir günlük yolculuktan sonra, İran’ı terk ettik ve Türk hâkimiyetinin topraklarına girdik... On iki gün sonra da, Erzurum şehrine vasıl olduk. Burada üç veya dört ay kacalağız.
Sana itiraf etmeliyim, Nessir, İran
topraklarını gözden kaybettiğim ve kendimi sert Osmanlıların arasında bulduğum
anda, içimi derin bir elem yaktı.
Vatanım, ailem ve dostlarım... hepsi müfekkirem de uyanmışlar,
canlanmışlardı. Kalbim şefkat ve muhabbetle dolup taşmağa başlamıştı... Bazı
endişeler şahlanmış ve sadece kendi huzurum için çok ilerilere gittiğimi bana acı
acı hissettirmişti.
Fakat kalbimi en çok parçalayan karılarımdı. Onları düşündükçe, iztıraptan kahrolacak
dereceye geliyordum. Bunun da sebebi aslâ onlara beslediğim aşktan
ileri gelmiyordu. Çünkü onları düşündüğüm bu anlarda uyuşuyor, katılaşıyordum
ve bu halde de hiç bir isteğin zebunu olamazdım. Yaşadığım saraylarda aşkı
daima önlemiş, küllemişimdir; duyduğum bir aşkı daima başka bir aşkla tahribe
muvaffak oldum... Lâkin ne gariptir ki, bu hissizlik ve kayıtsızlık
içinde bile, gizli bir kıskançlık ejderhasile de mütemadiyen
kemirilmişimdir.
Gözümün önüne hemen hemen kendi hallerine metrûk bir grup başıboş kadın geliyor. Bu varlıklar hakkında fena haberler yollayan hizmetimdeki kimseler ise, alçak ve denîlerden ibaretmiş, heyhat!
Düşün kendi esirlerim in bana sadık ve mûtî olup olmadıklarından
emin olmıyayım! Ya değillerse deye yanayım!
Aştığım bu uzak diyarlarda ne acı haberler almıyorum! Buna dostlarımın bir çare bulamamış olmaları da ne hazindir! Hâlbuki buralarda bazı mahrem haberleri almamak, bilmem ek daha hayırlıdır. Ama bu imkânı temin edecek hayırhâh babayiğit nerede? Ortalığı birbirine katan tantanalı bir ceza yerine, karanlıkta kalmış bir cürmün cezasız kalışını bin kerre tercih etmez miydim?
Bütün bu acılarım ı kalbine dolduruyorum, sevgili Nessir, bu vaziyette
heyhat! Tek teselli de bundan ibaretti...
Erzurum, 10 / Haziran/ l711
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.