Translate

Pazar, Eylül 09, 2018

Mektup Tekniği (Romanda Bir Anlatım Tekniği-Mektuplu Roman ve Örnekleri)








Kırım Tatarı Romancı Cengiz Dağcı (1919-2011), mektuplu roman tekniğini kullanmıştır.

Sanatın içinde yer alan edebi metinler öğretici (bilgi veren) sanatsal/edebi metinler olmak üzere ikiye ayrılır.

Bir edebi metin
1.      Coşku ve heyecanı dile getirebilir (Şiir)
2.      Olay çevresinde bir temayı işleyebilir. Olay, gösterilebilir veya anlatılabilir.
a.       Göstermeye bağlı edebi metinler (Tiyatro türleri)
b.      Anlatmaya bağlı edebi metinler (Roman, hikaye, destan, masal, mesnevi)

Bir edebi metinde anlatıma çeşit, dinamizm, derinlik kazandırmak için çeşitli teknikler kullanılabilir. Öğretici ve edebi metinde bilgi veya duyguyu aktarmak, bilgi ve duygunun kendisi kadar önemlidir. Çok iyi bir bilgiyi kötü bir sunumla berbat edebilirsiniz. Bunu aynı fıkrayı anlatan iki insan üzerinde düşünebilirsiniz. Biri insanları gülmekten kırıp geçirirken diğeri zaman kaybıdır. Kısaca ifade ederken iyi biçimlendirmeniz gerekir.

Metin bir araçtır. Romanda, şiirde, hikayede, tiyatroda; mesaj, maksat, amaç, felsefe, tema okuyucuya/izleyiciye metin vasıtasıyla ulaştırılır. Bu aracın sağlam olması önemli hale gelir.

Bu anlatım tekniklerinden bazıları şöyledir:

1.      Anlatma-Gösterme Teknikleri
2.      Tasvir-Betimleme Tekniği
3.      Özetleme Tekniği
4.      Geriye Dönüş Tekniği
5.      Montaj Tekniği
6.      Otobiyografik Anlatım Tekniği
7.      Leitmotif Tekniği
8.      Diyalog Tekniği
9.      İç Diyalog Tekniği
10.  Mektup Tekniği

Mektup, kendi başına öğretici bir metin türü kabul edilir. Ancak mesela bir romanda yazarın akışa müdahale etmeden karakterin duygu, düşünce ve tepkilerini aktarma fırsatı sunar. Mektup tekniği böyle bir durumda metne canlılık ve hareket katar.

Dünya ve Türk edebiyatından bazı mektuplu roman örnekleri:




Cengiz Dağcı'nın Anneme Mektuplar (Ötüken) adlı eserinden bir bölüm


1699    Portekiz Mektupları (Anonim-Letters Portugaises)
1721    İran Mektupları ( La Brède et de Montesquieu-Letters Persanes)
1740    Pamela (Samuel Richardson)
1840    İki Gelinin Hatıraları (-Honore de Balzac)
1870    Felsefe-i Zenan (-Ahmed Mithat Efendi)
1912    Handan (-Halide Edip Adıvar)
1922    Sisli Geceler (-Halide Nusret Zorlutuna)
1927    Bir Kadın Düşmanı (-Reşat Nuri Güntekin)
1933    Levayih-i Hayat (-Fatma Aliye Hanım)
1933    Nihal’in Çöl Güneşi (-Şükufe Nihal)
1954    Aşk Mektupları (Leyla Erbil)
1988    Anneme Mektuplar (Cengiz Dağcı)



Mektuplu roman örneği Montesquieu’nun İran Mektupları’ndan bir bölüm:


MEKTUP 6

Usbek’ten dostu NESSİR’e
İsfahan


Erivan’dan bir günlük yolculuktan sonra, İran’ı terk ettik ve Türk hâkimiyetinin topraklarına girdik... On iki gün sonra da, Erzurum şehrine vasıl olduk. Burada üç veya dört ay kacalağız.

Sana itiraf etmeliyim, Nessir, İran topraklarını gözden kaybettiğim ve kendimi sert Osmanlıların arasında bulduğum anda, içimi derin bir elem yaktı.

Vatanım, ailem ve dostlarım... hepsi müfekkirem de uyanmışlar, canlanmışlardı. Kalbim şefkat ve muhabbetle dolup taşmağa başlamıştı... Bazı endişeler şahlanmış ve sadece kendi huzurum için çok ilerilere gittiğimi bana acı acı hissettirmişti.

Fakat kalbimi en çok parçalayan karılarımdı. Onları düşündükçe, iztıraptan kahrolacak dereceye geliyordum. Bunun da sebebi aslâ onlara beslediğim aşktan ileri gelmiyordu. Çünkü onları düşündüğüm bu anlarda uyuşuyor, katılaşıyordum ve bu halde de hiç bir isteğin zebunu olamazdım. Yaşadığım saraylarda aşkı daima önlemiş, küllemişimdir; duyduğum bir aşkı daima başka bir aşkla tahribe muvaffak oldum... Lâkin ne gariptir ki, bu hissizlik ve kayıtsızlık içinde bile, gizli bir kıskançlık ejderhasile de mütemadiyen kemirilmişimdir.

Gözümün önüne hemen hemen kendi hallerine metrûk bir grup başıboş kadın geliyor. Bu varlıklar hakkında fena haberler yollayan hizmetimdeki kimseler ise, alçak ve denîlerden ibaretmiş, heyhat!

Düşün kendi esirlerim in bana sadık ve mûtî olup olmadıklarından emin olmıyayım! Ya değillerse deye yanayım!

Aştığım bu uzak diyarlarda ne acı haberler almıyorum! Buna dostlarımın bir çare bulamamış olmaları da ne hazindir! Hâlbuki buralarda bazı mahrem haberleri almamak, bilmem ek daha hayırlıdır. Ama bu imkânı temin edecek hayırhâh babayiğit nerede? Ortalığı birbirine katan tantanalı bir ceza yerine, karanlıkta kalmış bir cürmün cezasız kalışını bin kerre tercih etmez miydim?

Bütün bu acılarım ı kalbine dolduruyorum, sevgili Nessir, bu vaziyette heyhat! Tek teselli de bundan ibaretti...

Erzurum, 10 / Haziran/ l711



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.