Translate

Perşembe, Eylül 13, 2018

Nabizade’nin Karabibik Ön Sözü (İlk Köylü Romanı)



Nabizade’nin Karabibik Önsözü (İlk Köylü Romanı)



Tanzimat Edebiyatı Türk Edebiyatı dönemi şiir, roman, hikaye, tiyatroda Fransız edebiyatından yapılan çevirilerin yanında Türk yazar ve şairlerin eserleri açısından da zengindir. Türk edebiyatında daha önce bulunmayan tür ve teknikler bu dönemde taklit yoluyla da olsa Türk edebiyatına girmiştir.
Fransız edebiyatından örnekleri inceleyip kendi yorumunu da ekleyerek eser veren yazarlardan biri de Nabizade Nazım’dır. İlk psikolojik romanın ve ilk köy romanının yazarı Nabizade Nazım, 29 yaşındayken 1893’te öldü. İstanbul Nişantaşı’nda doğmuştur. Babası Nabi Bey annesinin ölümünden sonra evlenince onu üvey annesi büyüttü. Kısa ömrüne edebiyat, askerlik ve bilime dair çok sayıda eser sığdırdı. Hoşnişin, Hatıra-i Şebab, Heves Ettim, Yadigarlarım, Mini Mini Yahut Yine Heves, Katre, Mesail-i Riyaziye, Zavallı Kız, Karabibik, Muhtasar Yeni Kimya, Bir Hatıra, Sevda, Seyyie-i Tesamüh, Hala Güzel, Hasba, Mini Mini Mektepli, Esatir, Enginde, Bir Fakir Aile, Aynalar, Zehra…

İlk psikolojik roman denemesi Zehra ve Karabibik’le ilk köy romanının başlamasına ön ayak olan Nabizade Ahmet Nazım, köy hayatını ve köylününün kültürünü başarılı gözlemleriyle aktarmıştır. Realist-natüralist çalışması Karabibik’le Tanzimat dönemi hayaliyyun-hakikiyyun (hayal-hakikat çatışması) çatışmasına cevap vermiştir.

Uzun hikaye tadındaki romanda kısaca, babasından kalan tarlasını Yosturoğlu kaptırmadan kızı Huri'yi evlendirmeye çalışan baba Karabibik'in hikayesi anlatılmaktadır.
 
Hayal-hakikat çatışmasına realist bir romanla katıldığın söyleyen Nabizade Ahmet Nazım, realist romanlarda yer alan fuhşiyat unsurlarının Karabibik’le düzeleceğini belirtir.

Karabibik’in hakiki-realist romana ne kadar katkı sağladığı konusunda hükmü okuyucunun vermesini isteyen Nabizade Nazım, romanın ruhsuz olmadığını, köylülük ve çiftçilik alemlerine yabancı olanların iyi bir fikir edineceğini düşünür.

Roman sonunda bir sözlük de bulunduran Nabizade, köylünün konuşmasını aynen yazarak dile büyük hizmet ettiğini Karabibik ön sözünde belirtir:

KARABİBİK’İN ÖNSÖZÜ

“Kariîme

Hakîkiyyûn mesleğinde yazılmış roman mütâlâa etmemiş iseniz işte size bir tane ben takdim edeyim.

Emile Zola gibi, Alphonse Daudet gibi realistlerin, yani hakîkiyyûnun
romanları hep fuhşiyat ile mâlîdir zannında bulunanlar şu Karabibik’i okudukları zaman zanlarını tashih edeceklerdir sanırım.

Bu gibi romancıların maksatları vukuat-ı beşeriyyeyi sırf nokta-i beşerden
tetkik ve hikâye etmektir. Bunlar bir insan ne gibi hissiyât ve harekâta kâbil ise ona o hissiyât ve harekâtı isnat edip işi hadd-i tabiîsinden çıkarmamak, yani müstait olmadığı havassı insana isnat eylememek isterler.

Vukuata renkli gözlükle bakmazlar, kendi asıl gözleriyle bakarlar. Bu nazarla peydâ edecekleri hükümler sırf zâtî, yani kendilerine mahsus olacağı ne kadar tabiî ise âdetin, tabiatın fevkînde olamayacağından mâkul ve makbul bulunması dahi o kadar tabiîdir.

Bilemem benim şu Karabibik’im ne dereceye kadar hakîkî, yani mâkul bir roman olabildi. O hükmü siz vereceksiniz. Fakat zannederim ki onu şu hâliyle berâber ruhsuz bulmayacaksınız. Romanımın zemînini Anadolu köylerimizden intihapta bir mütâlâam vardır ki, bu da köylülük, çiftçilik âlemlerinin yabancısı iseniz size o âlemler hakkında bir fikir vermiş olmaktadır; vukuatıma zemîn-i cereyân olan yerlerde ahâlinin sûret-i mâişet ve meşgûliyeti hakkında kâfî derecede mâlumat bulacaksınız; lîsanlarına da âşinâ olacaksınız.

Vukuata kendi hissiyât ve mütâlâatını hiçbir vechle katmamak hakîkî romancının vezâif-i esâsiyesinden olmakla hikâye hep o sûrette yürütülmüştür; bulacağınız hükümler ve mütâlâalar hep eşhâs-ı vak’ayı kendi fikirlerince, kendi lîsanlarınca söyletmek kavâid-i mevzuadan olduğu cihetle ben de mükâlematı o sûreti tabiîyesinde zabt ve kaydeyledim; bu sûretle lîsanımıza, edebiyatımıza bir hizmet-i nâcizde bulundum sanırım. Bazı kelimeler için bir lügatçe ilâve ettim.

Benim fikrimce her tarafta ahâlimizin lîsanı tetkik ve cem’ ve telfik olunmalıdır. Bu sûretle lîsanımız kâbil-i ıslâh olur.”

Kaynak: (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyatı (Yeni Türk Edebiya Anabilim Dalı Nâbi-Zâde Nâzım Hayatı, Sanatı, Eserleri Yüksek Lisans Tezi Hande Akdağlı Ankara-2009)



2 yorum:

  1. Teşşekkür ederim . Yazarımızın romana dair görüşlerine hemen ulaştım. Çok memnun oldum gerçekten.

    YanıtlaSil
  2. İşinize yaramasına sevindim. Yorumunuz için ben de size teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı bekliyoruz.