14. Gün
| Yazma | Konuşma | Okuma | Dinleme-İzleme |
Perşembe | Cümle ve ilgili kavramlar deftere yazılacak ve fotoğrafı grubu atılacak. 2. Herkes üniversite sınavı hakkında bir mani yazacak. | 1. Her öğrenci cümlelerin ve ilgili kavramların ses kaydını gruba atacak. 2. 2 rubai, 1 tuyug, 1 mani (size ait) ses kaydı atılacak. | Aşağıda verilen metin ve şiir okunacak (Rubai, Tuyug ve Ömer Hayyam'ın rubaileriyle ilgili olan bölüm okunacak.). | Eşleşen öğrencilerden biri cümleyi okuyacak, diğeri gözleri kapalı kavramları ezbere söyleyecek. Her iki öğrenci de yapacak. |
Bütün insanlardaki bir özelliği
abartarak bir insanda toplayan Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar adlı romanındaki
…, Yaşar Kemal’in Ortadirek adlı romanındaki … birer tiptir. |
Selim-Tutunamayanlar,
Ortadirek-Meryemce |
Ahmet Yesevi, Müslüman Türk’ün
İslam ruhuna uygun ideal insan ve toplumu oluşturma çabalarının sonucu olarak
model bir eser yazmıştır. |
12 yy, Yesili
Ahmet, Hikmetlerin Divanı |
Allah adın zikr idelüm evvela Vacip oldur cümle işde her kula Bir kez Allah dese aşk ile lisan Dökülür cümle güneh misl-i hazan İsm-i pakin pak olur zikr eyleyen Her murada irüşür Allah diyen |
Sehlimümteni,
Vesiletü’n Necat, Süleyman Çelebi |
Manzum ve mensur çok sayıda tiyatro
kaleme alan şairin heceyle yazdığı tiyatroları şunlardır: Nesteren, Liberte, Cünûn-ı
Aşk, Hakan. |
Abdülhak
Hamit, Tanzimat 2 |
Akşam, gurup, şafak, gece, göller
ve ormanlar gibi duygulanmaya müsait temaları aruzla ve sembolizmle dile
getirmiştir. |
Haşim,
Fecriati, sembolizm |
Yunus’un şiirlerinde farklı ölçü,
nazım birimi, gelenekten şiirler bulunur. |
Aruz-hece,
beyit-dörtlük, tekke-halk |
Gözle konşu hakkını dinle beni |
Nazım türü,
aruz, pendname |
Ağıt, koçaklama, güzelleme, taşlama
halk şiiri türüdür. |
Koşma,
dörtlük, hece, nazım türü |
Kafiyesi aaba olan ve 7’li heceyle
yazılan şiirler mani, aruzla yazılan aynı kafiyeli şiirler tuyug ve rubaidir. |
Tek dörtlük |
Yusuf’u kaybettim Kenan ilinde Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz Bu ne yaredir ki çare bulunmaz |
Telmih: Kenan,
Yusuf, Leyla |
Okuma Metni 1
Tuyug, Türklerin icadı bir nazım şeklidir. Mısra sayısı ve kafiye örgüsü Halk edebiyatı nazım şekli mani ve Divan edebiyatı nazım şekli rubai ile aynıdır.
Tek dörtlükten oluşur ve kafiye şeması aaba veya aaxa olarak bilinir.
Aruzun failatün failatün failün kalıbıyla yazılır. Hece ölçüsündeki 11'li koşmaların hece sayısıyla eşittir.
Halk edebiyatındaki mani, İran edebiyatından alınan rubainin ortasında bir ölçüdür.
Nazım birimi dörtlük olan ve aruzla yazılan bu nazım şekli, Türklerin sık kullanığı 11'li hece ölçüsüne benzemesi yönüyle dikkat çeker.
Tuyuglar, cinaslı yapılarıyla ön plandadır.
Kadı Burhaneddin ve Nesimi tuyuglarıyla meşhurdur
Tuyug Örnekleri:
Dilberin işi itab u naz olur
Çeşmi cadu gamzesi gammaz olur
Ey gönül sabret, tahammül kıl ana
Yare erişmek işi az az olur
Kadı Burhaneddin
Ey tabib-i hazık-ı nazik mizaç
Sen bilürsün hasta gönlüme ilaç
Ey gönül ile sana kul olmuşem
Şive ile naz ile ne ihtiyaç
Nesimî
MANİ
Rubai, tek dörtlükle yazılır. Kelime olarak dörtlü, dörtlük demektir.
Mısra sayısı ve kafiyelenişi tıpkı tuyug ve maniye benzer. Kafiye şeması mani kafiye tipi olarak bilinen aaba şeklindedir. Her mısrası kafiyeli olan rubailer de bulunur (aaaa). Bu farklı kaynaklarda üçüncü mısranın serbest olduğunu belirtmek için aaxa şeklinde de yazılır.
Her konuda yazılabilir. Aşk, şarap, felsefe, tasavvuf, ölüm, zaman gibi konularda çokça yazılmıştır.
İranlıların aruzla oluşturdukları bir nazım şeklidir. Farsçanın en büyük rubai şairi Ömer Hayyam'dır.
Türk Edebiyatı da rubaiyi sevmiştir. Kara Fazli, Azmizade Haleti, Yahya Kemal, Nabi, Arif Nihat Asya, Ümit Yaşar Oğuzcan rubaileriyle ön plana çıkan şairlerdir.
Aruz vezniyle yazılır ve aruzun 24 kalıbı rubaide kullanılır.
Esrarını dil zaman zaman söyler imiş a
Hengame-i gamda dastan söyler imiş a
Aşk ehli olup da mihnet-i hicrana b
Ben sabr iderim diyen yalan söylermiş a
Azmizade Haleti
Ya Rab dilimi sehv ü hatadan sakla
Endişemi tezvir ü riyadan sakla
Basdım reh-i vadi-i rubaiye kadem
Ta'n-ı har-ı nâdân-ı dü-pâdan sakla
Nef'i
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûl
Yâ Rab dilimi sehv ü hatâdan sakla
Endîşemi tezvîr ü riyâdan sakla
Basdım reh-i vâdî-i rübâîye kadem
Ta’n-ı har-ı nâdân-ı dü-pâdan sakla
Nefi
Mefûlü mefâîlü mefâîlün fa’
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûl
Yâ Rab kerem et bendene ihsân eyle
Düşvâr olan ahvâlimi âsân eyle
Dünyâ hevesinden koma gönlümde eser
İstersem eğer cenneti zindân eyle
Mefûlü mefâîlü mefâîlün fa’
Ben âşık-ı hercâyî vü dil-âşüfte
Ol şûh ise hem mey-keş ü hem âlüfte
Bilmem nice olur mihr ü muhabbet hâli
Bu nükte-i serbeste kalır nâ-güfte
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûl
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğimiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğimiş
Gam çekme hakîkatde eğer ârif isen
Farz eyle ki el’ân yine âlem yoğimiş
Mefûlü mefâîlü mefâîlün fa’
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûl
Ey nâm-veri memleket-i bahr ü berin
Var bahr ü berde nice bin hünerin
Etdin yine dîn gayretine azm-i cihâd
Devletle mübârek ola yâ Rab seferin
ÖMER HAYYAM'DAN RUBAİLER
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tesbih, post, seccade güzel:
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.
Yel eser, umutlar savrulur gider;
Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
Altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.
Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
İki başımız var, bir tek bedenimiz.
Ne kadar dönersem döneyim çevrende:
Er geç baş başa verecek değil miyiz?
Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
Dünya ne verdi sana? Hep dert, hep dert!
Güzel canım da bir gün uçar elbet.
Toprağında yeşillikler bitmeden
Uzan yeşilliğe, gününü gün et.
Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırrına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok.
Leyla isteyen kişi Mecnun olmalı;
Kendisinden de, dünyasından da geçmeli.
Sevenlerin sofrasına çağrılınca
Ben körüm, ben dilsizim demeli.
Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin?
Kimselerin kulu kölesi değil misin?
Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya?
Keyfine bak: En hoş dünyası olan sensin.
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
Ey doğru yolun yolcusu, çaresiz kalma;
Çıkma kendisinden dışarı, serseri olma;
Kendi içine sefer et erenler değil:
Sen görenlerdensin, dünya seyrine dalma.
İnsan son nefese hazır gerekmiş:
Nasıl ölürse öyle dirilecekmiş.
Biz her an şarap ve sevgiliyleyiz:
Böylece dirilirsek işimiz iş.
Ömrümüzden bir gün daha geldi geçti;
Derede akan su, ovada esen yel gibi.
İki gün var ki dünyada, bence ha var ha yok:
Daha gelmemiş gün bir, geçmiş gün iki.
Dert içinde sevinci bul da yaşa;
Haksız düzende haklı ol da yaşa;
Sonu nasıl olsa yokluk dünyanın,
Varından yoğundan kurtul da yaşa.
Açılmaz kapıları açmamız mı gerek?
Dünyada insanca yaşamanız mı gerek?
Bırakın öyleyse iki dünyayı birden:
Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek!
Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti;
Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi.
Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş?
Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti?
Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeğe,
Altınları gümüşleriyle övünmeğe.
Tam işleri dilediği düzene girer:
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
Bu dünya iki kapılı bir han,
Girdi mi dertlere düşer insan.
Tanınmadan yaşamak en iyisi:
Elinde olsa da hiç doğmasan.
Yıllar günler gibi geçti gider;
Nerde o eski dertler, sevinçler?
Belaya aldırmaz aklı olan:
Bu da her şey gibi geçer, der.
Neylesem bu benim iç kavgalarımla?
Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla?
Sen bağışlasan da ben yerim kendimi:
Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla?
Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili
Bir başkasına tutulmuş, o da dertli;
Derdimin dermanı kendi derdinle:
Hekim hasta olunca kime gitmeli?
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten
Daha güzeldir bir insanı sevindirmen.
Bin kulu azat edenden daha büyüktür
Bir hür insanı iyilikle kul edebilen.
İnsanlık yaratılalı olgun kişiler
Bulduklarıyla yetinip dert çekmediler
Birbirine girdi gözü doymayanlarsa:
Çok isteme kaderden başın derde girer.
Yoksula, yoksulluğa yakın ettin beni;
Dertlere, gurbetlere alıştırdın beni;
Yakınların ancak erer bu mertebeye:
Tanrım, ne hizmet gördüm de kayırdın beni?
Gönül, bir düş madem dünya gerçeği,
Ne dertlenir, alçaltırsın kendini?
Hoşgör kaderini, gününü gün et:
Yazılan senin için bozulmaz ki.
Başkanlık Sırası
1. | Görkem |
2. | Elif |
3. | Sude |
4. | Ceren |
5. | Zehra |
6. | Efe |
Günlere Göre Eşleştirme Kurası
| Hüdayinabit | | |
Çarşamba | | | |
| Elif | vs | Tarık |
| Ceren | vs | Zehra |
| Görkem | vs | Sude |
| Efe | vs | Abdullah |
Perşembe | | | |
| Tarık | vs | Abdullah |
| Sude | vs | Efe |
| Zehra | vs | Görkem |
| Elif | vs | Ceren |
Cuma | | | |
| Ceren | vs | Tarık |
| Görkem | vs | Elif |
| Efe | vs | Zehra |
| Abdullah | vs | Sude |
Cumartesi | | | |
| Tarık | vs | Sude |
| Zehra | vs | Abdullah |
| Elif | vs | Efe |
| Ceren | vs | Görkem |
Pazar | | | |
| Görkem | vs | Tarık |
| Efe | vs | Ceren |
| Abdullah | vs | Elif |
| Sude | vs | Zehra |
Pazartesi | | | |
| Tarık | vs | Zehra |
| Elif | vs | Sude |
| Ceren | vs | Abdullah |
| Görkem | vs | Efe |
Salı | | | |
| Efe | vs | Tarık |
| Abdullah | vs | Görkem |
| Sude | vs | Ceren |
| Zehra | vs | Elif |
Üyelerin Rapor Cümleleri ve Görevleri
İnternet kapalı konumda bütün görevleri peş peşe Hüdayinabit'e atmak.
Yazma ödevini yaptım ve fotoğrafı gruba attım.
Cümle ve kavramların ses kaydını gruba attım.
Metin ve şiiri okudum.
Arkadaşım .... cümlelerle ilgili kavramları eksik/tam verdi.
Dinleme görevini tamamladım.
Başkanın Görevi ve Rapor Cümleleri
23.59'da bütün grup üyelerinin görevlerini yapıp yapmadığını denetlemek.
Grubu denetledim. Herkes görevini eksiksiz yapmış.
Grubu denetledim. ... adlı üye/üyeler cezaya kaldı ve danışmana ilettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.