Translate

Perşembe, Mayıs 18, 2023

Hüdayinabit 8 (Psikomotor Edebiyat, Otobediyat, Hodbehod)

 8. Gün


 

Yazma

Konuşma

Okuma

Dinleme

Perşembe

Cümle ve ilgili kavramlar deftere yazılacak ve fotoğrafı grubu atılacak. 

1. Her öğrenci cümlelerin ve ilgili kavramların ses kaydını gruba atacak.

2. Nedim'in şarkısından iki dörtlüğünün ses kaydı atılacak.



Aşağıda verilen metin ve şiir okunacak (Romanlarında bireyi ele alan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın romanlarıyla ilgili metin).

Eşleşen öğrencilerden biri cümleyi okuyacak, diğeri gözleri kapalı kavramları ezbere söyleyecek. Her iki öğrenci de yapacak.

Zarifoğlu, Bayazıt, Pakdil gibi İslami duyarlılıkla şiirler yazan “Hızırla Kırk Saat, Körfez/Şahdamar/Sesler, Zamana Adanmış Sözler” gibi meşhur şiirlerin ve en önemlisi Mona Rosa’nın şairi düşünür, parti sahibi Sezai Karakoç videosu izlenecek (Okunan şiir Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine).



Dinsel sürgün avları veya şölen-toy ziyafetlerinde hece ölçüsüyle aşk, doğa, yiğitlik gibi konularının işlendiği şiirlere denir.aaab, cccb şeklinde kafiyelenir.

aaab, cccb; koşuk, İslamiyet Öncesi

Ama sizi kandırmak istemem; Ka’nın eski bir arkadaşıyım ve Kars’ta başına gelecekleri daha bu hikâyeyi anlatmaya başlamadan biliyorum ben.

Postmodern, Pamuk, Kar

Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim

İnan ki ne demiş isem görüp de söylemişim

Şudur benim cihânda en beğendiğim meslek

Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek

Realizm, Mehmet Akif

Rumeli’de çıkan isyanı Gülnihal’de, bir kalenin fedakarca kurtarılmasını Vatan yahut Silistre’de anlatır.

Namık Kemal, Vatan yahut Silistre, İslam Bey, Zekiye Hanım

Felatun Bey ve Rakım Efendi’de Batılılaşmayı şekilde ve yüzeyde arayanlar anlatılır.

Ahmet Mithat

Fikret ve Süleyman Nazif’le birlikte Servetifünun’un üç şairinden biridir.

Cenap, Elhan-ı Şita

Servetifünun dili halktan uzak elitlere yakın bir dildir.

Halit Ziya, Rauf, Fikret, Cenap

Gül yaprağına döndü tekmesi düşmanların

Sunulan zehir değil, saplanan bıçak değil

Teşbih

Fuzuli gazelleriyle, Nedim şarkılarıyla, Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa terkibibentleriyle, Nef’i kasideleriyle meşhurdur.

Nazım şekilleri, aruz

Cengiz Han, Köroğlu, Satuk Buğra Han, Danişment Gazi destanları Türklerin cihat anlayışın yansıtan destanlardır.

 

İslamî dönem, doğal destan


Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Romanları

Romanlarında da merkezde birey bulunmakla birlikte bu birey kendisini kuşatan çevre ve çağla birlikte zamansal bir akış içerisinde sunulur. 1944’te tefrika edilip ancak 1975’te kitaplaştırılan Mahur Beste romanında bir müzik makamı olan mahur, romanın adı olur. Mahur Beste başka bir zamanda yaşayan, geleceğe değil de geçmişe ve hatıralara yönelen Behçet Bey'in hikâyesi olarak başlayıp onun hayatına giren insanların hikâyeleriyle genişler. Roman, Abdülhamit dönemi Osmanlı Türkiye’sinin sosyal ve siyasi çevreleri ile ilmiye sınıfının çöküşünü, kişilerin hayatları etrafında ele almaktadır. Romandaki Behçet Bey, Atiye, Atâ Molla, İsmail Molla gibi karakterler üzerinden dönemin hem bireysel ve hem de sosyal, siyasal, kültürel değişimleri dönüşümleri, çözülmeleri verilir ve bireylerin bir terkibe ulaşma çabalarında vardıkları başarısızlık, medeniyet değiştirme problemi etrafında işlenir. Roman "Baba ile Oğul", İki Dünür", "Behçet Bey'in Evlilik Yılları", "Garip Bir İhtilalci", "Hısım Akraba Arasında", "Eski Bir Konak" başlıkları ile ayrılmış yedi bölümden oluşur. Daha sonra Tanpınar, romanın tefrika edildiği Ülkü dergisinde romanın ana karakteri sayılabilecek Behçet Bey’e hitaben “Mahur Beste Hakkında Behçet Bey'e Mektup” adıyla mektup formunda bir metin yazar. Yani roman yedi bölüm ve bir mektuptan meydana gelmektedir. Yarım kalmış hissi veren romana yazarın eklediği mektup bu yarımlığı giderme niyeti taşırken, ayrıca yazarın, yarattığı karakterle diyaloğa girmesi nedeniyle postmodern bir etki de yaratır.

1948’de tefrika edilip 1949’da kitap olarak basılan Huzur romanı ise bu medeniyet değiştirme meselesine daha geniş bir perspektiften bakar. İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz isimli başlıkları bulunan roman bu dört ana karakter üzerinden yürür. Çağının trajik algı merkezli Ulysses, Mrs. Dalloway gibi bir günü anlatan modernist romanlarına da eşlik eden Huzur’da aktüel zaman, II. Dünya Savaşı’nın başlamasından önceki gündür. Roman 31 Ağustos 1939’da saat sabah 9:00’da başlar, ertesi gün saat sabah 9:00’da Almanya’nın Polonya’ya girdiği haberiyle son bulur. Yazar büyük bir başarıyla küresel değişim, dönüşümlerin yarattığı kaosu, bu değişim ve dönüşümlere ayak uyduramayan Türkiye’nin geçirmiş olduğu modernleşme süreçlerini ve bütün bunların bireylerin hayatlarını ne şekilde etkilemiş olduğunu nakleder. Roman, adının çağrıştırdığının tersine bireysel huzursuzluğun evrenselleşmesiyle son bulur. Romanın merkez karakteri Mümtaz, bütün bu huzursuzluğun, parçalanmanın simgesel ismine dönüşür.

1950’de tefrika edilip bazı eklentiler ve çıkarmalarla 1973’te kitaplaştırılan Sahnenin Dışındakiler romanı, “Mahalle ve Ev” ile “Hâdiseler” başlıklı iki ana bölümden ve her bölüm de on bir alt bölümden oluşur. Roman zaman olarak Mütareke dönemi İstanbul’unu anlatmaktadır. Bir nevi Huzur romanının öncesi etkisi yaratan eserde hem Mahur Beste’de ve hem de Huzur’da yer alan Behçet Bey, İhsan, Sabiha gibi karakterler söz konusudur. Roman, ana karakter Cemal aracılığıyla daha öncelere gitse de genel itibariyle 1920’lerin işgal İstanbul’unu, bir anlamda asıl sahne olan Ankara’nın, Anadolu’nun dışında, yani sahnenin dışında kalanları anlatır. Bu romanda da ülkenin geleceği meselesinin yanında modernleşememenin getirdiği sıkıntılara da yer verilir.

1961’de tarihli Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı ise aynı sorunlara bu kez ironik çerçeveden bakmaktadır. “Büyük Ümitler”, “Küçük Hakikatler”, “Sabaha Doğru”, “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” isimli dört bölümden oluşan ve anlatıcı Hayri İrdal’ın anıları şeklinde düzenlenen romanda, Tanzimat’tan 1960lara kadar gelen süreçteki değişim, dönüşümler abes bir enstitü çerçevesinde ironik bir anlatımla söz konusu edilir. Saatleri ayarlamak gibi garip bir işlevi bulunan enstitü, katları arasında unutulan merdivenlerle esasen Türkiye’nin son birkaç yüzyılda geçirmiş olduğu batılılaşma hareketlerinin birbirleriyle bağlantısızlığını simgeler.


Nedim-Şarkı

Şarkı

Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum

Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

Cümle yârân sana uşşâk olduğun bilmez misin

Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

Gâhi Feyzâbâd’a doğru azmedip eyle safâ

Âsafâbâd’a gelip gâhî salın ey mehlikâ
Gel hele gör sahn-ı Sa’dâbâd’a hîç olmaz behâ
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

Kaplatıp gül-penbe şâli ferve-i semmûruna

Ol siyeh zülfü döküp ol sîne-i billûruna
Itr-ı şâhîler sürüp ol gerden-i kâfûrına
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedîm

Bend bend olsun han-ı zülfün şikâr olsun Nedîm
Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedîm
Îyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

                                                      Nedim



SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin

Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği

Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Uzatma dünya sürgünümü benim

Güneşi bahardan koparıp

Aşkın bu en onulmazından koparıp

Bir tuz bulutu gibi

Savuran yüreğime

Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil

Ayaklarımdan belli

Lambalar eğri

Aynalar akrep meleği

Zaman çarpılmış atın son hayali

Ev miras değil mirasın hayaleti

Ey gönlümün doğurduğu

Büyüttüğü emzirdiği

Kuş tüyünden

Ve kuş sütünden

Geceler ve gündüzlerde

İnsanlığa anıt gibi yükselttiği

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin

Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın

Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin

Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için

Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini

Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini

Ey gönüllerin en yumuşağı en derini

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

 

Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta

Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında

Çatı katlarında bodrum katlarında

Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba

Hep Kanlıca'da Emirgan'da

Kandilli'nin kurşuni şafaklarında

Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında

Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Ey çağdaş Kudüs (Meryem)

Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)

Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

 

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında

Köle gibi satıldım pazarlar pazarında

Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında

Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında

Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında

Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda

Verilmemiş hesapların korkusuyla

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır

Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

SEZAİ KARAKOÇ


Başkanlık Sırası

1.

Tarık

2.

Görkem

3.

Elif

4.

Sude

5.

Ceren

6.

Abdullah

7.

Zehra

8.

Efe




Günlere Göre Eşleştirme Kurası

 

Hüdayinabit

 

 

Çarşamba

 

 

 

 

Elif

vs

Tarık

 

Ceren

vs

Zehra

 

Görkem

vs

Sude

 

Efe

vs

Abdullah

Perşembe

 

 

 

 

Tarık

vs

Abdullah

 

Sude

vs

Efe

 

Zehra

vs

Görkem

 

Elif

vs

Ceren

Cuma

 

 

 

 

Ceren

vs

Tarık

 

Görkem

vs

Elif

 

Efe

vs

Zehra

 

Abdullah

vs

Sude

Cumartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Sude

 

Zehra

vs

Abdullah

 

Elif

vs

Efe

 

Ceren

vs

Görkem

Pazar

 

 

 

 

Görkem

vs

Tarık

 

Efe

vs

Ceren

 

Abdullah

vs

Elif

 

Sude

vs

Zehra

Pazartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Zehra

 

Elif

vs

Sude

 

Ceren

vs

Abdullah

 

Görkem

vs

Efe

Salı

 

 

 

 

Efe

vs

Tarık

 

Abdullah

vs

Görkem

 

Sude

vs

Ceren

 

Zehra

vs

Elif



Üyelerin Rapor Cümleleri ve Görevleri

İnternet kapalı konumda bütün görevleri peş peşe Hüdayinabit'e atmak.

Yazma ödevini yaptım ve fotoğrafı gruba attım.

Cümle ve kavramların ses kaydını gruba attım.

Metin ve şiiri okudum.

Arkadaşım .... cümlelerle ilgili kavramları eksik/tam verdi.

Dinleme görevini tamamladım.


Başkanın Görevi ve Rapor Cümleleri

23.59'da bütün grup üyelerinin görevlerini yapıp yapmadığını denetlemek.

Grubu denetledim. Herkes görevini eksiksiz yapmış.

Grubu denetledim. ... adlı üye/üyeler cezaya kaldı ve danışmana ilettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.