Ad Verme Geleneğinin Özeti
Tarihten İslâm Hukukuna Ad Koyma Uygulamaları
1. Adın Kökeni
- Ad kavramı ilk kez Allah tarafından Hz. Âdem’e öğretilmiştir (Bakara 2/33).
- Ad, varlıkların sembolüdür.
2. İslâmiyet Öncesi Türklerde Ad Verme
- Türkler’in animist inançları ve tabiata tapınma anlayışı etkiliydi.
- Adlar genellikle hayvanlar (Bozkurt, Arslan, Şahin), doğal unsurlar (Kaya, Gökhan, Timur) gibi güçlü varlıklardan seçilirdi.
- İki aşamalı ad verme geleneği vardı:
- Doğumdan hemen sonra değil, bir yaşında büyük bir toy (şölen) ile yaşlı biri ad koyardı.
- Gençlikteki ikinci ad, kahramanlık göstergesi olarak verilirdi.
- Dede Korkut’ta “Baş kesmeyen, kan dökmeyen oğlana ad konmazdı” ifadesi bu geleneği yansıtır.
3. İslâmiyet Öncesi Araplarda Ad Verme
- Adlar genellikle güç, cesaret ve düşmana korku verme anlamları taşırdı (Gālib, Zâlim, Mukātil, Esed, Zi’b).
- Araplarda ayrıca:
- Künye (baba oluşu gösterir),
- Neseb (soy bilgisi),
- Nisbe (yer, mezhep veya meslek bağlantısı),
- Lakap (tanıtıcı unvan) bulunurdu.
- Devlet ve din adamlarına ayrıca imam, şeyh, hacı gibi mansıplar verilirdi.
4. İslâm’da Ad Koyma Zamanı ve Uygulaması
- Rivayetlere göre ad koyma zamanı 3. veya 7. gün olarak geçer.
- Hz. Peygamber, oğlu İbrâhim’e doğumunun 1. günü ad vermiştir. Bu nedenle erken ad koymak sünnet kabul edilir.
- Ölü doğan veya bir kez nefes alan çocuğa dahi ad verilmesi gerekir.
- Eğer akîka kurbanı kesilecekse 7. güne kadar beklenebilir.
5. Ad Seçme Hakkı
- Babaya aittir; baba yoksa anneye geçer.
- Hz. Peygamber’in adı annesi tarafından seçilmiş, dedesi tarafından konmuştur.
- Peygamber: “Kıyamet günü adlarınızla çağrılacaksınız; güzel adlar koyun” buyurmuştur.
6. Adların Dini Hükümleri
a. Müstehap (Tavsiye Edilen) Adlar
- Anlamı güzel ve Allah’a kulluğu ifade eden isimler (Abdullah, Abdurrahman).
- Peygamber adları önerilmiştir (Muhammed, Ahmed, Mustafa, Mahmud, Hâmid).
- Türkler, saygı sebebiyle Muhammed yerine Mehmed demeyi tercih etmiştir.
b. Haram (Yasak) Adlar
- Allah’tan başkasına kulluk anlamı taşıyanlar (ör. Abdülkâbe).
- Allah’ın özel isimleri “abd” eki olmadan kullanılamaz (ör. yalnız “Kadîr” kullanımı sakıncalı).
- Kısaltmalar (Raûf, Kadîr) tevhidi zedelemez.
c. Mekruh (Uygun Görülmeyen) Adlar
- Putperestliği çağrıştıran veya olumsuz anlamlı adlar değiştirilmiştir (Âsıye → Cemîle, Hazn → Münzir).
- Firavun, Kārûn gibi zalim isimleri yasaklanmıştır.
- Tâhâ, Yâsin gibi sûre baş harfleri de isim olarak önerilmez.
d. Tefe’ül Adları (Uğurlu Sayılanlar)
- Halk arasında temenni veya dilek anlamlı adlar (Yaşar, Dursun, Yeter, Döndü, Songül vb.).
- Uğur beklentisiyle verilmiş, dini sakınca taşımayan adlardır.
e. Mubah (Serbest) Adlar
- Haram ve mekruh olmayan tüm isimler serbesttir.
- Melek adları (Cebrâil, Mîkâil) kullanılabilir.
- “Âdil”, “Nâsır”, “Cevad” gibi sıfatlar da mubahtır.
- Türkler’in Selçuk, Alparslan gibi isimleri bu gruptadır.
- Müslüman olan kimseler genellikle bir İslâmî ad alır.
7. Ad Koyma Uygulaması
- Hz. Peygamber’in birden fazla adı vardır; bu durum bir kişinin birden çok ad taşıyabileceğini gösterir.
- Ad koyarken çocuğun:
- Sağ kulağına ezan,
- Sol kulağına kamet okunur.
- Bu uygulama çocuğun kulağına ilk kez kelime-i tevhid ile birlikte adının söylenmesini sağlar.
- Fıkıh kitaplarında bu konu “akîka” bölümünde yer alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.