Translate

Cumartesi, Şubat 27, 2021

Şeyyad Hamza ve Yusuf ü Züleyha

 

Şeyyad Hamza

 

Asıl adı Hamza’dır. Şeyyad kıssahan, mutrib gibi anlamlara gelir. Rıfkı Melul Meriç, 1930'da Şeyyâd Hamza’nın kızına ait olduğu anlaşılan 749/1348 tarihli mezar taşını bulmuştur.  Metin Akar, bir mersiyeden hareketle kızının bu tarihte vebadan öldüğünü kesinleştirmiştir. Şair başka çocuklarını da kaybetmiştir.


Seyyâd Hamza’nın 13. yüzyıl sonu veya 14. yüzyıl başında doğup 14. yüzyılın ikinci yarısında vefat ettiği ortaya çıkmaktadır.Kızının mezarı Akşehir’de olduğu için bu civarda yaşadığı düşünülmektedir.

Şair, Mevlevîlik terminolojisini kullandığı ve Sultan Veled’ten bahsettiği için Mevlevi olduğuna dair görüşler vardır.


Eserlerinden hareketle Arapçaya, Farsçaya ve İslam kültürüne vakıf olduğu anlaşılır.

Genellikle dinî-tasavvufî konuları işlemiştir. Eserlerinde en çok ölüm konusunu işlemesi, çocuklarının ölümleri sebebiyle olabilir. Ayrıca şairin yaşadığı dönemde yaşanan savaşlar bu temaların işlenmesinde etkili olmuş olabilir. Eserlerinde özellikle yöneticilere derin bir öfke ve kızgınlık bulunur. Dünyanın geçiciliği, nimetlerinin elden çabuk çıkıp gittiği konularını şiire konu edinen Şeyyad Hamza, insanlara Allah'ın dinine sarılmalarını öğütler. Eserlerinde aruz kusurları olmakla birlikte kolay, külfetsiz bir söyleyişi tercih etmiştir.



Şeyyâd Hamza’nın eserleri şunlardır:


Yûsuf u Züleyhâ

Anadolu sahasının ilk mesnevilerindendir. Eser, aruzun fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün kalıbıyla yazılmıştır. 1529 beyitlik mesnevi Hazreti Yusuf ve Züleyha arasındaki macerayı anlatır. Yusuf ü Züleyha, Sula Fakih aynı adı taşıyan eserinin özetidir.


Dâsitân-ı Sultân Mahmûd: 

Tasavvufu anlatır. Gazneli Mahmud ve bir derviş arasındaki konuşmalardan hareketle madde ve mana kıyaslanır. Eserde, nefsine hakim olanın sultan üstün olacağını göstermiştir.


Ahvâl-i Kıyâmet: 

Kıyametin hallerin ve ölülerin dirilişini konu edinen eserdir. Hazreti Muhammed'in ümmetine şefaatçi olması, Cennet ve Cehennem'e gidecek kavimler 289 beyit boyunca aruzun fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezniyle bu mesneviye konu edinir.


Vefât-ı Hazret-i Muhammed Aleyhi’s-selâm: 

Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in vefatının konu edildiği bir mesnevidir. Yine aruzun fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezniyle kaleme alınan bir eserdir.



Çarşamba, Şubat 24, 2021

Osmanlı Türkçesi Elektronik Kaynakları

 

Osmanlı Türkçesiyle ilgili son yıllarda önemli çalışmalara imza atıldı. Bu sayfada sayıları oldukça artan bu çalışmalar ve linklerine yer verilecektir. Yer almasını istediğiniz sayfaları iletişim bölümünden veya yorum kısmından belirtebilirsiniz.



OSMANLI EDEBİYATI BİBLİYOGRAFYA VERİTABANI

http://osmanliedebiyati.com/



Site, Osmanlı Dönemi Edebiyatı çalışmalarını bir araya topluyor. Daha önce basılı halde yayınlanan bibliyografya elektronik ortama taşınarak oluşturulan sitede, Osmanlı Edebiyatı ile ilgili yapılan çalışmaların veri tabanını sunuyor. Bu sayede bugüne kadar kim, hangi çalışmayı yapmış kolaylıkla görme imkanına sahip oluyorsunuz. Sitede; doktora, yüksek lisans, kitap, makale, bildiri ve proje bibliyografyaları mevcut ve hepsi farklı numaralarla gruplandırılmış.


TARİH VE EDEBİYAT METİNLERİ BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜĞÜ

http://tebdiz.com/


Tebdiz Projesi, kelimelerin cümle içinde anlam kazandığı fikrinden hareketle manzum ve mensur metinlerin sisteme işlenmesi ve kelimenin geçtiği yerde anlamının verilmesi üzerine kurulmuş. Siteye birçok akademisyen üzerinde çalıştığı metnin kelimelerini girerek katkı veriyor. Kelimelerin hangi eserin hangi sayfasında geçtiğini görmek mümkün. Kelimelerin metin içindeki maceralarını görmek özellikle de Klasik Türk Edebiyatı metinlerinde bu kelimelerin hangi anlamlarda kullanıldığını öğrenmek istiyorsanız bu site güzel bir imkan sunuyor. 


TÜRK EDEBİYATI İSİMLER SÖZLÜĞÜ

http://teis.yesevi.edu.tr/anasayfa

Projede, Türk Edebiyatı içerisinde yer alan isimlerin biyografileri yer almakta. Projenin amacı şöyle açıklanmış: 

Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü Projesi, ...Türkçenin başlangıçtan 21. yüzyıla kadarki şair ve yazarların edebî birikiminin bütününü kapsayacak, bilimsel verilere dayalı bir biyografi sözlüğünü hazırlamayı, inceleme ve editörlük aşamasından sonra da Genel Ağ ortamında dünyanın hizmetine sunmayı amaçlamaktadır.







ARUZ  VE HECE VEZNİ BULMA 

http://161.9.143.104/aruz/?Aruz
















Bu siteye, veznini bulmak istediğiniz şiiri doğru şekilde girmeniz yeterli. Site şiirin veznini buluyor, taktiliyor ve heceleri tiplerine göre ayırıyor. Ayrıca imale (uzatma), vasıl (ulama), zihaf (kısaltma), med metin üzerinde gösteriliyor. Aruz kusurlarını yerinde gösteriyor. Sitede ayrıca hece vezniyle yazılan şiirler de inceleniyor.




OSMANLI DÖNEMİ YAZITLARI PROJESİ: 

http://info.ottomaninscriptions.com/










Osmanlı Dönemi Kitabelerinin resim ve yazı olarak kayıtlanıp harita üzerinde işaretlendiği bir site. The Database of Ottoman Inscriptions (DOI) adıyla projelendirilen siteyle ilgili yapılan açıklama şöyle:

Osmanlı Yazıtları Veritabanı (DOI), Osmanlı döneminde Osmanlı topraklarında oluşturulan tüm Türkçe, Arapça ve Farsça mimari yazıtlar hakkında bilgilerin yanı sıra transliterasyonları ve resimlerini içeren aranabilir dijital veritabanıdır.






Farklı zamanlarda şiir sevdalılarının farklı şairlerden derledikleri şiirlerden oluşan mecmua ya da cönklerde yer alan şiirlerin sistematik bir şekilde tasnifini amaçlayan bir proje. Sitede mecmualarda yer alan şiirlerin detaylı tavsifi yapılıyor. Sitede ayrıca manzum ve mensur şiirleri aramanız mümkün. Mecmualarda bulunan şairlerin şiirlerinin kimlere ait olduğunu kolayca bulmayı sağlayan sitenin çalışmaları için çalıştaylar düzenleniyor.









OSMANLI TÜRKÇESİ SÖZLÜKLER


tebdiz.com















Tanıklı Türkçe Sözlük: Tarih ve Edebiyat Metinleri Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlüğü. Projede, Osmanlı Türkçesiyle yazılmış manzum ve mensur eserlerde kelimelerin geçtiği yerdeki anlamları veriliyor. Anlamın bağlamda oluştuğu fikrinden hareketle hazırlanan sözlük, böylece Türkçenin önemli bir açığını kapatıyor. Siteye veri girişleri akademisyenler tarafından yapılıyor ve halen devam ediyor.



https://www.kamusiturki.com/







Şemsettin Sami'nin Kamus-i Türki adlı eserinin elektronik ortama aktarılmış hali. Sitede Arap ve Latin harfleriyle arama yapabilirsiniz.





http://lugatim.com/










Kubbealtı Vakfı tarafından sunulan bu hizmetle kelimelerin Arap ve Latin alfabesiyle yazılışları ve cümle içinde kullanışları gösteriliyor. 



Yazma Eserler Kamus

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından Kâmûsu’l-Muhît Tercümesi ve Vankulu Lügati online olarak kullanıcıların hizmetine sunuldu. İki lügatle ilgili sitede verilen açıklama şöyle:


EL-OKYÂNÛSU’L-BASÎT FÎ TERCEMETİ'L-KÂMÛSU'L-MUHÎT

 el-Okyânûsu’l-Basît , Fîrûzâbâdî’nin (ö. 1415) el-Kâmûsu’l-Muhît adlı Arapça sözlüğünün Mütercim Âsım Efendi (ö. 1819) tarafından yapılmış tercümesidir. Arapça-Osmanlıca kaleme alınmış en önemli sözlüklerden biri olan el-Okyânûs’l-Basît, aynı zamanda tercüme, ikmal, tashih ve tenkit özellikleriyle müstakil bir telif özelliğine sahiptir. Arapça ifadelerin tespitinde, Osmanlıca metinlerin doğru anlaşılmasında ana müracaat metni olarak görülen bu şaheser, Arapça dil ve kültür servetini ve Türkçe’nin söz varlığını tespit etmiş olmasıyla bugün de ehemmiyetinden hiçbir şey kaybetmemiştir.



VANKULU LÜGATİ

Vankulu Lügati, Cevherî’nin (ö. 400/1009’dan önce) kaleme aldığı ve es-Sıhâh adlı meşhur Arapça sözlüğün Vankulu Mehmed Efendi (ö. 1000/1592) tarafından yapılmış tercümesidir. Eseri değerli kılan yönlerden birisi, bir Osmanlı müellifinin kaleminden çıkıp matbaada basılan ilk kitap olmasıdır. Zira eser 31 Ocak 1729 (1 Recep 1141) tarihinde İbrahim Müteferrika tarafından yayına hazırlanarak neşredilmiştir. Vankulu Mehmed Efendi, es-Sıhah’ı bütünüyle karşılamak iddiasıyla ortaya çıkar.




https://www.lexiqamus.com/tr









Site, Osmanlı Türkçesindeki okunması zor kelimelerin çözümünü kolaylaştırmak için kurulmuş. 7 Haziran 2016 tarihinde yayınlanmaya başlayan LexiQamus, sahanın uzmanı araştırmacıların çalışmalarıyla hazırlandı.

Salı, Şubat 16, 2021

İki Vav: Atıf vavı (vav-ı atfi terkib-i atfi) rabıt vavı (vav-ı rabtî) nedir? (Benzer ve farklı yönleri nelerdir?)

Görev ve hüküm açısından aralarında ortaklık bulunan kelime, kavram ve cümleleri bağlamak için bağlaçlar kullanılır. Bağlaçla cümlede farklı anlam ilgileriyle yer alabilir. Bu yazıda bağlaç olarak kullanılan atıf ve rabıta vavı anlatılacaktır.  

Türkçede bağlaç olarak kullanılan iki var vardır. Bu vavlardan biri Farsçadan diğeri Arapçadan Türkçeye geçmiştir. Birinci vava atıf vavı/vav-ı atfî/terkib-i atfi denir ve uü veya vü şeklinde yazılır. İkinci vav ise Arapçadan alınan rabıt vavı, vavu'l atf, veya vav-ı rabtî denir. Rabıt vavı ise "ve" şeklinde yazılır.

Her iki vav da aslında benzer, zıt veya yakın anlamlı kelimeleri bağlar. Ancak Arapçadan alınan vav "ve" olarak okunur ve çok daha geniş bir kullanım alanına sahiptir. Farsçadan alınan uü veya vü şeklinde kullanılan vav ise daha çok benzer kelimelerin arasına konan bir bağlaç görevindedir.

Rabıt vavının kullanım yerlerine örnekler:

İki cümleyi bağlar: Fuzuli bir şairdir VE şiirde zirveyi yakalamıştır.

Nesirde tenvinli kelimeleri ayırmak için kullanılır: Kazanen VE hataen de olsa dikkatli olmalısın.

Zamirleri ayırmak için kullanılır: Bunlar VE onlar arasındaki farkı anlamak istersen damla ve denize bak.

Diğer taraftan atıf vavı daha çok iki veya daha fazla kelime bağlanmak istendiğinde kullanılır. Ayrıca atıf vavı manzum metinlerde, şiirlerde kullanılır. Oysa rabıta vavı mensur/düz yazı ve manzum metinlerde kullanılır.

Atıf vâvı, Türkçe kelimeler dışında Arapça ve Farsça kelimelere geldiğinde, bunların sonunda hurûf-ı imlâ, hurûf-ı medd veya hâ-yı resmiyye (â, î, û; a, e) bulunmuyorsa yani son harfleri sessiz ise Farsça kurala göre u ü biçiminde okunur. 2) Tamlamadaki kelimelerden biri Türkçe ise atıf vâvı Arapça kurala göre ve biçiminde okunur. 3) Kelimenin sonunda uzun ünlüler veya sesli harfler bulunduğunda, tamlamayı oluşturan sözcükler Arapça veya Farsça ise bu durumda atıf vâvının a e veya u ü olarak okunması için kural belirtilmemiştir. Bunların okunuşu dil zevkine bırakılmıştır.

Atıf Vavı (terkib-i atfî veya atıf tamlası) iki kelime arasına gelerek karşıtlık, benzerlik, fark, ortaklık ilgileri kurar ve eş, zıt veya yakın anlamlı kelimeler arasına gelir: ceng ü cidal, avam ü havas, taat ü ibadet, izn ü icazet gibi.

Atıf vavı Farsçadan Türkçeye geçtiği için Farsçadaki yapı korunur ve birinci kelimeden sonra kelime ötreli okunur. Bu durumda, kalınlık-incelik durumuna göre iki kelime arasına u veya ü'den biri konur. Ancak birinci kelimeden sonra bir boşluk bırakılmalıdır: zahir ü ayan, fikr ü endişe gibi.

Kaynaklar atıf vavının Arapça-Farsça kelimlerde kullanılacağını, Türkçe kelimelerde araya ve konulmasının daha uygun olacağını ifade eder. Mesela gece ve gündüz. Ancak Yunus Emre dün ü gün şeklinde kullanılır. Yine birçok eserde gice vü gündüz şeklinde kullanımlar mevcuttur.

Birinci kelimenin sonunda (ae,ıi,ou,öü) gibi ünlüler varsa aradaki vav bağlacı ü şeklinde değil vü şeklinde okunur: bela vü derd, bela vü mihnet, bela vü gussa gibi.

Atıf vavıyla birleştirilecek kelimelerin sayısı üçten fazla olduğunda kelimelere iki gruplara ayrılıp aralarına ve bağlacı konur: bağ u bostan ve razva vü gülistan; tazarru u niyaz ve zikr ü istiğfar gibi.

 

Atıf vavının kullanımına örnekler:


Latin Alfabesiyle Yazımı

Osmanlı Alfabesiyle yazımı

Anlamı

Güft ü gû

كفت و كو

Dedikodu; konuşma, boş söz

Cüst ü cû

جست و جو

Aramak, araştırmak

Arş ü ferş

عرش و فرش

Gökyüzü ve yeryüzü, arz ve arş

Cevr ü cefa

جور و جفا

Eziyet ve sıkıntı

Zir ü zeber

زير و زبر

Alt üst, yerle bir

Çün ü çera

چون و چرا

Niçin neden

Merd ü zen

مرد و زن

Erkek ve kadın

Ferd ü cüz

فرد جزۇ

Bir varlıktan, bir vücuttan bir parça; atom

Derd ü gam

درد و غم

Dert ve üzüntü

Leyl ü nehar

لیل ح نهار

Gece gündüz, dün ü gün, ruz u şeb

Neşv ü nema

نشو و نما

Gelişmek ve büyümek, büyüyüp gelişme

Leyla vü Mecnun

لیلی و مجنون

Leyla ile Mecnun

Bela vü derd

بلا و درد

Sıkıntı dert

Heva vü heves

هوا و هوس

Aruz istek

Dil ü cân

دل و جان

Gönül ve can

ecrâm ü ecsâm

اجرام و اجسام

cirimler ve cisimler, canlı cansız varlıklar

Âbâ vü ecdâd

ﺁﺑﺎﺀ و اجداد

Babalar ve atalar

Bela vü mihnet

بلا و مهنت

Sıkıntı ve zorluk

Nizâm ü intizâm

ﻧﻈﺎﻡ وﺍﻧﺘﻈﺎﻡ

Düzen düzenleme

Herc ü merc

هرجو مرج

Karışıklık ve kargaşa

Tar u mar

تار و مار

Perişan ve karışık, karmakarışık


Belagat kitaplarından atıflarla yapılan bir yayın için:

KLASİK TÜRK NESRİNDE ATIF VÂVININ YAZIMI ÜZERİNE ÖNERİLER 

Volkan KARAGÖZLÜ

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/774877

Cuma, Şubat 12, 2021

Divan Edebiyatı Eski Türk Edebiyatı Türk Edebiyatı

 



Eski Türk Edebiyatı: 13. Yüzyıl

13. Yüzyıl Eski Türk Edebiyatı

Mevlana Celalettin Rumi

Mevlana Celalettin Rumi, bütün eserlerini Farsça yazmıştır.
Divan-ı Kebir ve Mesnevi-i Manevi olarak bilinen eserleri kendisi yazmıştır.
Mesnevi-i Manevi'yi Hüsamettin Çelebi yazdığı için bu esere Hüsami-name adını vermiştir.
Mevlana'nın hayatında Şems-i Tebrizi önemlidi. Şems-i Tebrizi, onun coşkunca şiirler yazmada ona yardımcı olduğu için Mevlana kendine Şems'i rehber edinmiştir. Şiirlerinde de Şems mahlasını kullanmıştır. Şems bir süre sonra ondan ayrılınca da Mevlana bu defa susmuş anlamında Hamuş ifadesini mahlas olarak kullanmıştır.
Mevlana'nın Mesnevi ve Divan'ı dışındaki eserleri takipçileri tarafından kaleme alınmıştır. Fihi Ma Fih adlı eseri de onun çeşitli konularda sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşur. Mecalis-i Seba da onun 7 hutbesinden oluşur. Mektubat ise din ve devlet adamlarına gönderdiği mektuplardan oluşur.

Sultan Veled
13. yüzyılda yaşamış ikinci isim Mevlana'nın oğlu Sultan Veled'tir. Sultan Veled de bütün eserlerini Farsça (Tatça, Tat dili) yazmıştır. Ancak Sultan Veled, Türkçe bilmediği için şiirlerini Farsça yazdığını ifade etmiştir. Sultan Veled, eserlerinde 367 beyti Türkçe kaleme almıştır. Bu yönüyle birkaç beyit Türkçe şiir yazan babası Mevlana'dan daha fazla Türkçeye, Türk diline ve edebiyatına hizmet etmiştir.
İbtidaname, İntihane ve Rebabname onun en bilinen üç eseridir.

Sultan Veled'in İbtidaname Türkçe bilmediği için eserlerini Farsça yazdığını ifade ettiği bölüm. Sultan Veled, bu satırları Türkçe yazmıştır:


Türk dilin bilürmiseydüm ben
Söz ile bellü göstereydüm ben

Bildüreydüm halayıka söz ile
Görelerde yaratganı göz ile

Tatça aydam ne kim dilersiz siz
Bula siz kimseyi ki bulduk biz

Yaşadığı yüzyıl konusunda birçok görüş bulunan Ahmed Fakih'i bu yüzyıla dahil edenler mevcuttur. Ahmed Fakih, diğer iki isimden farklı olarak artık tamamen Türkçe eserler yazmıştır. Eserlerinin isimleri Çarhname ve Kitab-ı Evsaf-ı Mesacidi'ş-Şerife'dir. 
Çarhname, kaside nazım biçimiyle yazılmıştır. Methiye değildir. Dini-tasavvufi içerikli bir eserdir. 100 beyitten oluşmuştur. 17 beytin olduğu sayfa koptuğu için 83 beyit elimizdedir. Eser, Eğirdirli Hacı Kemal'in Camiü'n-Nezair adlı eserinde kayıtlıdır. 
Kitab-ı Evsaf-ı Mesacidi'ş-Şerife 347 beyitlik bir mesnevidir. Çarhname şairi eğer bu yüzyılda yaşadıysa Anadolu'da yazılan ilk mesnevi, Kitab-ı Evsaf-ı Mesacidi'ş-Şerife'dir. Kitapta; Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebevi gibi yüce mescitlerin özellikleri anlatılır.