Translate

Pazar, Mayıs 28, 2023

Hüdayinabit 18 (Psikomotor Edebiyat, Otobediyat, Hodbehod)

 18. Gün


 

Yazma

Konuşma

Okuma

Dinleme-İzleme

Pazartesi

Cümle ve ilgili kavramlar deftere yazılacak ve fotoğrafı grubu atılacak.



1. Her öğrenci cümlelerin ve ilgili kavramların ses kaydını gruba atacak.

2. Cenge Giderken-Mehmet Emin Yurdakul ses kaydı atılacak.



Aşağıda verilen metin ve şiir okunacak (Klasik şiir nesir örneği eserler ve Nazire-i Muhibbi okunacak.).

Eşleşen öğrencilerden biri cümleyi okuyacak, diğeri gözleri kapalı kavramları ezbere söyleyecek. Her iki öğrenci de yapacak.

İlber Ortaylı'nın orta nesir örneği Fuzuli'nin Şikayetname ile ilgili değerlendirmesi izlenecek.




Yazar; ekmek ve iş kaygısı olmayan yüksek zümreden kahramanları Boğaziçi, Beyoğlu, Adalar gibi yerler tasvir eder.

Halit Ziya

AŞ Hisar (1887-1963), romanlarında çocukluk yıllarının geçtiği Rumelihisarı, Büyükada, Çamlıca semtlerindeki varlıklı insanların hayatlarını anlatır.

 

Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri

Az bilinen deyim ve deyişleri alaycı bir tavırla kullanan İstanbul denemecisidir.

Kahveler Kitabı, Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu, Boğaziçi Şıngır Mıngır, Sergüzeşt-i Nono Bey, Elmas Boğaziçi

Tanzimat romanlarında olayların geçtiği mekân genellikle İstandul’dur. İstanbul’da Çamlıca ve Beyoğlu gibi eğlence mekânları öne çıkar.

İntibah-NK, Araba Sevdası-RME

Bazı sanatçılar, zorlama bir öz Türkçeye veya divan edebiyatının inceliklerine kapılıp Osmanlıca yerine konuşulan dili tercih ettiler.

Çamlıbel-Dağlarca-Tarancı-Yurdakul x Haşim, Cenap

Jacop, Peyami ve Alangu gibi yazarlar Anadolu’nun ilk masal derlemesiyle ilgili çalışan isimlerdir.

Billur Köşk

K. ve Papamkara Uygur döneminde, Arap ve İran kaynaklı Binbir Gece Masalları farklı dönemlerde sanatçılarımıza ihlam vermiştir.

Çeviri, masal

Süslü nesirde yabancı kelime-tamlamalar, ses-söz sanatları, uzun cümlelerle yazılmıştır.

Tazarruname-SP, Tuhfetü’l Haremeyn-Nabi, Siyer-i Veysi

İksir-i Saadet, Meşakkul'uşşak, Kanunü'r-Reşat ve Gazevat-ı Müslime, Nergisi’nin mensur hamsesini oluşturur.

İnşa-münşeat-süslü nesir

Mercimek Ahmed’in Kabusname Tercümesi, Evliya Çelebi’nin  Seyahatname’si sade bir dille yazılmıştır.

Osmanlı sade nesri


Nesir Örneği Eserler

Sade nesir örnekleri:

Kul Mes’ut - Kelile ve Dimne Tercümesi

Mercimek Ahmed - Kabusname Tercümesi

Sehi Bey - Heşt Behişt adlı şuara tezkiresi

Seydi Ali Reis - Mir’atü’l-Memalik adlı gezi yazısı

Seydi Ali Reis - Kitabü’l Muhit adlı coğrafya kitabı

Evliya Çelebi -  Seyahatname’si

Erzurumlu Mustafa Darîr - Kitâb-ı Siyer-i Nebî

Peçevî – Peçevi Tarihi

Lâmiî - Nefâhâtü’l-Üns Tercümesi

 

 

Orta Nesir Örnekleri:

Naîmâ - Tarih

Kâtip Çelebi - Mîzânü’l-Hak

Selanikli Mustafa - Tarih

Kâtip Çelebi - Düstûrü’l-Amel

Koçi Bey - Risâle

Fuzûlî - Şikâyetnâme

Kâtip Çelebi - Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâr il-Bihâr

 

 Süslü Nesir Örnekleri:

Sinan Paşa - Tazarruname

Hoca Sadettin Efendi - Tâcü’t-Tevârîh

Nâbî - Tuhfetu’l-Harameyn

Veysi ve Nergisi’nin eserleri


Necati Bey'in "Döne Döne" Redifli Gazeline Yazılan Muhibbi'nin Naziresi: 

Nazîre-İ Muhıbbî


Âh vâh ile günüm çünki geçer döne döne

Tañ mı hecr ile kebâb ola ciger döne döne

 

Nice kan yudmaya dil göz göre karşumda benüm

Kadeh agzundan öpe koca kemer döne döne

Yakalı âteş-i 'ışkına bu gün can u dili

Çıkar eflake şerârumdan eser döne döne

 

Görmedi görmeyiser ruhları mânendi hîç

Âlemi gerçi gezer şems ü kamer döne döne

 

Dolaşup kâküline dil diler irmek lebine

Resen-i zülf ile dil ya 'ni çıkar döne döne

 

Dutuşup âteş-i 'ışkı ile pervâne-sıfat

Bu Muhibbî düşüp odlâre yanar döne döne


Milli Edebiyat'ın mübeşşiri-müjdecisi Mehmet Emin Yurdakul-Cenge Giderken adlı şiiri

Cenge Giderken

Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;

Sinem, özüm ateş ile doludur.

İnsan olan vatanının kuludur.

Türk evladı evde durmaz giderim.

 

Muhammed'in kitabını kaldırtmam;

Osmancık'ın bayrağını aldırtmam;

Düşmanımı vatanıma saldırtmam.

Tanrı evi viran olmaz, giderim.

 

Bu topraklar ecdadımın ocağı;

Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;

İşte vatan, işte Tanrı kucağı.

Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim.

 

Tanrım şahit, duracağım sözümde;

Milletimin sevgileri özümde;

Vatanımdan başka şey yok gözümde.

Yâr yatağın düşman almaz, giderim.

 

Ak gömlekle gözyaşımı silerim;

Kara taşla bıçağımı bilerim;

Vatanım için yücelikler dilerim.

Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.

 

Mehmet Emin Yurdakul

 

 


Günlere Göre Eşleştirme Kurası

 

Hüdayinabit

 

 

Çarşamba

 

 

 

 

Elif

vs

Tarık

 

Ceren

vs

Zehra

 

Görkem

vs

Sude

 

Efe

vs

Abdullah

Perşembe

 

 

 

 

Tarık

vs

Abdullah

 

Sude

vs

Efe

 

Zehra

vs

Görkem

 

Elif

vs

Ceren

Cuma

 

 

 

 

Ceren

vs

Tarık

 

Görkem

vs

Elif

 

Efe

vs

Zehra

 

Abdullah

vs

Sude

Cumartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Sude

 

Zehra

vs

Abdullah

 

Elif

vs

Efe

 

Ceren

vs

Görkem

Pazar

 

 

 

 

Görkem

vs

Tarık

 

Efe

vs

Ceren

 

Abdullah

vs

Elif

 

Sude

vs

Zehra

Pazartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Zehra

 

Elif

vs

Sude

 

Ceren

vs

Abdullah

 

Görkem

vs

Efe

Salı

 

 

 

 

Efe

vs

Tarık

 

Abdullah

vs

Görkem

 

Sude

vs

Ceren

 

Zehra

vs

Elif



Üyelerin Rapor Cümleleri ve Görevleri

İnternet kapalı konumda bütün görevleri peş peşe Hüdayinabit'e atmak.

Yazma ödevini yaptım ve fotoğrafı gruba attım.

Cümle ve kavramların ses kaydını gruba attım.

Metin ve şiiri okudum.

Arkadaşım .... cümlelerle ilgili kavramları eksik/tam verdi.

Dinleme görevini tamamladım.


Başkanın Görevi ve Rapor Cümleleri

23.59'da bütün grup üyelerinin görevlerini yapıp yapmadığını denetlemek.

Grubu denetledim. Herkes görevini eksiksiz yapmış.

Grubu denetledim. ... adlı üye/üyeler cezaya kaldı ve danışmana ilettim.

Hüdayinabit 17 (Psikomotor Edebiyat, Otobediyat, Hodbehod)

  

17. Gün


 

Yazma

Konuşma

Okuma

Dinleme-İzleme

Pazar

Cümle ve ilgili kavramlar deftere yazılacak ve fotoğrafı grubu atılacak.



1. Her öğrenci cümlelerin ve ilgili kavramların ses kaydını gruba atacak.

2. Necati Bey'in "döne döne" redifli gazelinin ses kaydı atılacak.



Aşağıda verilen metin ve şiir okunacak (Necati Bey ve Baki'yi anlatan Osman Horata'nın metni okunacak.).

Eşleşen öğrencilerden biri cümleyi okuyacak, diğeri gözleri kapalı kavramları ezbere söyleyecek. Her iki öğrenci de yapacak.

Necip Fazıl Kısakürek'in Çile şiiri kendi sesinden izlenecek.



Taşlıcalı Yahya, Kanuni’nin şehzadesi Mustafa için Baki ise Kanuni için terkibibent yazmıştır.

mersiye

Türk edebiyatının en çok gazel şairi Zati, ikinci şairi ise Muhibbi’dir.

Kanuni, aa, ba, ca…

L&M (Elem) şairi Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun dışında üç dilde Divanları, naat örneği Su Kasidesi, maktel örneği Hadikatü’s-Süeda, Beng ü Bade, Sıhhat ü Maraz’ı vardır.

Şikayet Mektupları, Sakiname, Enisü’l Kalp, Rind ü Zahid

“Döne döne” gazelini yazan Necati Bey’e çok sayıda nazire yazılmıştır. Baki ve Muhibbi de bu gazeli tanzir etmiştir.

Nazire mecmuaları

Sen olasan diyü yir yir asılup âyineler 

Gelene gidene eyler nazarı döne döne 

 

Sen-sevgili, aynalar sevgiliye aşık

Sen olasan diyü yir yir asılup âyineler

 

Hüsnitalil, tekrir

Metafizik konularla ilgilenen “Çile” şairi Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu’da tarih, medeniyet, Batılılaşma ve politika konularını işlemiş yazmış ve tiyatroyla ilgilenmiştir.

Tohum, Bir Adam Yaratmak, Reis Bey

Janjak Russo 18. Yüzyılda gerçekliği parçalayıp anlaşılmaz hale getiren akıl yerine duyguları öne çıkarır.

Romantizm: Göte, Şiller, Montesku, Hügo, Volter; Kemal, Haceievvel, Ekrem, AHT

Kemal Tasvir-i Efkar’daki makalesinde Milli Edebiyat dil anlayışına yakın görüşleri serdeder.

Lisan-ı Osmanînin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazâtı Şâmildir

"Anlam araştırmak için şiiri deşmek, şakıması yaz gecelerinin yıldızlarını ürperten zavallı bir kuşu, eti için öldürmekten farklı olmasa gerek. Et zerresi, susturulan o büyüleyici sesin yerini doldurabilir mi?"

Ahmet Haşim-Piyale mukaddimesi-Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar



Necâtî Bey

Asıl adı İsa olan Necâtî Bey'in doğum yeri ve tarihi bilinmiyor. Onun bir devşirme çocuğuyken Edirneli bir hanım tarafından evlatlık alındığı rivayet edilmektedir. Necâtî Bey, iyi bir eğitim görmekle birlikte, şiir ve nesir yazmaya heves ederek tahsilini yarıda bırakmıştır. Gençliğini Kastamonu'da geçiren Necâtî Bey, ismini ilk olarak burada duyurmaya başlar. Fatih devrinin sonlarına doğru, Kastamonu'dan geçen bir kervan onun «döne döne» redifli gazelini çok beğenip, beraberinde Bursa'ya götürerek; devrin büyük şairi Ahmed Paşa'nın da içinde bulunduğu şairler meclisinde okur ve 'Nuh' isminde Necâtî mahlaslı yeni bir şairin 'zuhûr 'ettiğini anlatırlar. Necâtî Bey, bir süre sonra da İstanbul'a gelerek şairlikteki kudretini Fatih'e duyurmayı başarır ve dîvan katibi olarak tayin edilir. Daha sonra Mısır, Manisa, Karaman gibi yerlerde dîvan kâtipliği ve nişancılık gibi görevlerde bulunan şair, devlet hizmetinden elini çektikten sonra, padişah tarafından verilen akçe ile hayatını idame ettirirken 1509 yılında ölür. Onun tek eseri Dîvanıdır. Devrin kaynaklarında Necâtî Bey, Dîvan şiirine millî bir kimlik kazandıran ve Türk şairlerini İranlı şairlerin küçük görmelerinden kurtaran bir şahsiyet olarak nitelenir. Dîvan şiirinin temellerini koyanlardan biri olan Necâtî Bey, bu sebeple devrinde "Husrev-i Rûm" olarak anılmıştır.

Bakî

Necâtî Bey'in ölümünden on dokuz yıl sonra doğan (M. 1626-1627) Bakî'nin asıl adı Mahmud Abdulbakî'dir. Fatih Camiî müezzinlerinden Mehmed Efendi'nin oğlu olan Bakî, çocukluğunda saraç çıraklığı yapar fakat okuma ve öğrenmeye duyduğu büyük heves, onun iyi bir eğitim görmesini sağlar. Devrin şairlerinin piri olan Zatî'den feyz alan Bakî, daha medrese öğrencisiyken şiirleriyle şöhreti yakalar, Kanunî devrinde el üstünde tutulur; II. Selim ve III. Murad dönemlerinde ününü daha da arttırır ve Süleymaniye müderrisliğine kadar yükselir. Bir süre Mekke ve Medine kadılıklarında bulunan Bakî, Rumeli kazaskerliğinden şeyhülislâmlığa yükselemeden emekli olur ve Necâti'den doksan bir yıl sonra 1600 yılında ölür. Devrinde «Sultân-ı Şâirân-ı Rûm» kabul edilen Bakî, Dîvan şiirini ses ve teknik olarak en üst seviyeye çıkaran bir ses şairi olarak kabul edilir. Âşık Çelebi'ye göre devrinin benzeri olmayan en büyük şairi olan Bakî; XV. yüzyıl şairlerinden Necâtî Bey ve Ahmed Paşa ile XVIII. yüzyıl şairlerinden Nef'î ve Şeyhülislam Yahya arasında bir köprü durumundadır


Necati Bey’in döne döne redifli gazeli

Baki’nin döne döne redifli gazele naziresi

Çıkalı göklere âhım şererî döne döne

Yandı kandil-i sipihrün cigeri döne döne

 

Ayagı yer mi basar zülfüne ber-dâr olanın

Zevk u şevkîle virür cân u seri döne döne

 

Sen turup raks idesin karşuna ben boynum egem

İne zülfün koca sen sîm-beri döne döne

 

Şâm-ı zülfünle gönül mısrı harâb oldı deyü

Sana iletdi kebûter haberi döne döne

 

Sen olasın deyü yer yer asılub âyîneler

Gelene gidene eyler nazarı döne döne

 

Ka‘be olmasa kapun ayla gün leyl ü nehâr

Eylemezlerdi tavâf ol güzerî döne döne

 

Ey Necâtî yaraşur mutribî şeh meclisinün

Raks urub okıya bu şi‘r-i teri döne döne

 

 

Çıkar eflâke derûnum şereri döne döne

Dökilür hâke yaşum katreleri döne döne

 

Aşık-ı haste-dilün niteki fânûs-ı hayâl

Nâr-ı aşkuñla yanupdur ciğeri döne döne

 

Bister-i gamda gözüm giceler uyhu görmez

İderin subha degin nâleleri döne döne

 

Zevrak-âsâ gam-ı aşkuñla yaşum gird-âbı

Gark idüpdür sanemâ çeşm-i teri döne döne

 

İd-gâhuñ göreyin inlesün ol dolabı

İle seyr itdürür ol sîm-beri döne döne

 

Dîde-i encüme kühl olmag içün eflâke

Gird-bâd ile çıkar hâk-i deri döne döne

 

Tolaşaldan ruhı şem 'ine dil-i ser-geşte

Yakdı pervâne-sıfat bâl ü peri döne döne

 

Katre-i eşkine öykündi diyü Bâkî'nüñ

 Çarh-i hakkâk yonupdur güheri döne döne



ÇİLE

Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,

Gezdirsin boşluğu ense kökünde!

Ve uçtu tepemden birdenbire dam;

Gök devrildi, künde üstüne künde...

 

Pencereye koştum: Kızıl kıyâmet!

Dediklerin çıktı ihtiyar bacı!

Sonsuzluk, elinde bir mâvi tülbent,

Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

 

Ateşten zehrini tattım bu okun,

Bir anda kül etti can elmasımı.

Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un,

Kustum öz ağzımdan kafatasımı.

 

Bir bardak su gibi çalkandı dünyâ;

Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.

Al sana hakikât, al sana rûyâ!

İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

 

Ensemin örsünde bir demir balyoz,

Kapandım yatağa son çâre diye.

Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,

Yepyeni bir dünyâ etti hediye.

 

Bu nasıl bir dünyâ, hikâyesi zor;

Mekânı bir satıh, zamânı vehim.

Bütün bir kâinat muşamba dekor,

Bütün bir insanlık yalana teslim.

 

Nesin sen, hakîkat olsan da çekil!

Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!

Otursun yerine bende her şekil;

Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

---

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,

Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.

Deliler köyünden bir menzil aşkın,

Her fikir içimde bir çift kelepçe.

 

Niçin küçülüyor eşyâ uzakta?

Gözsüz görüyorum rûyâda, nasıl?

Zamânın raksı ne, bir yuvarlakta?

Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

 

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzab,

Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

Selâm, selâm sana haşmetli azâb;

Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

 

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!

Ey yedinci kat gök, esrârını aç!

Annemin duâsı, düş de perde ol!

Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

 

Uyku kaatillerin bile çeşmesi;

Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.

Tesellî pınarı, sabır memesi;

Size şerbet, bana kum dolu çanak.

 

Bu mu, rûyâlarda içtiğim cinnet,

Sırrını ararken patlayan gülle?

Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;

Karınca sarayı, kupkuru kelle...

 

Akrep, nokta nokta rûhumu sokmuş,

Mevsimden mevsime girdim böylece.

Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,

Fikir çilesinden büyük işkence.

---

 

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;

Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!

Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,

Yetişir çektiğim  mesâfelerden!

 

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;

Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.

Her gece rûyâmı yazan sihirbaz,

Tutuyor önümde bir mavi ışık.

 

Büyücü, büyücü, ne bana hıncın?

Bu kükürtlü duman, nedir inimde?

Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,

Bir zehirli kıymık gibi, beynimde.

 

Lûgat, bir isim ver bana halimden;

Herkesin bildiği dilden bir isim!

Eski esvablarım, tutun elimden;

Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

 

 

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,

Arzı boynuzunda taşıyan öküz?

Belâ mîmârının seçtiği arsa;

Hayattan muhâcir; eşyâdan öksüz?

 

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,

Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,

Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,

Dev sancılarımın budur kaynağı!

 

Ne yalanlarda var, ne hakîkatta,

Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.

Boşuna gezmişim, yok tabîatta,

İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

---

 

Gece bir hendeğe düşercesine,

Birden kucağına düştüm gerçeğin.

Sanki erdim çetin bilmecesine,

Hem geçmiş zamânın, hem geleceğin.

 

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;

Atlas sedirinde Mâverâ Dede.

Yandı sırça saray, İlâhî Yapı,

Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

 

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;

Ve çevre çevre nûr, çevre çevre nûr.

İçiçe mîmârî, içiçe benlik;

Bildim seni ey Râb, bilinmez meşhûr!

 

Nizâm köpürüyor, med vakti deniz;

Nizâm köpürüyor, tâ çenemde su.

Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;

Suda ezel fikri, ebed duygusu.

 

Kaçır beni âheng, al beni birlik!

Artık barınamam gölge varlıkta.

Ver cüceye, onun olsun şâirlik,

Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta!

 

Öteler, öteler, gayemin malı;

Mesâfe ekinim, zaman mâdenim.

Gökte saman-yolu benim olmalı!

Dipsizlik gölünde, inciler benim.

 

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!

Heybem hayat dolu, deste ve yumak.

Sen, bütün dalların birleştiği kök;

Biricik meselem, Sonsuz'a varmak...

  

Necip Fazıl KISAKÜREK



Günlere Göre Eşleştirme Kurası

 

Hüdayinabit

 

 

Çarşamba

 

 

 

 

Elif

vs

Tarık

 

Ceren

vs

Zehra

 

Görkem

vs

Sude

 

Efe

vs

Abdullah

Perşembe

 

 

 

 

Tarık

vs

Abdullah

 

Sude

vs

Efe

 

Zehra

vs

Görkem

 

Elif

vs

Ceren

Cuma

 

 

 

 

Ceren

vs

Tarık

 

Görkem

vs

Elif

 

Efe

vs

Zehra

 

Abdullah

vs

Sude

Cumartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Sude

 

Zehra

vs

Abdullah

 

Elif

vs

Efe

 

Ceren

vs

Görkem

Pazar

 

 

 

 

Görkem

vs

Tarık

 

Efe

vs

Ceren

 

Abdullah

vs

Elif

 

Sude

vs

Zehra

Pazartesi

 

 

 

 

Tarık

vs

Zehra

 

Elif

vs

Sude

 

Ceren

vs

Abdullah

 

Görkem

vs

Efe

Salı

 

 

 

 

Efe

vs

Tarık

 

Abdullah

vs

Görkem

 

Sude

vs

Ceren

 

Zehra

vs

Elif



Üyelerin Rapor Cümleleri ve Görevleri

İnternet kapalı konumda bütün görevleri peş peşe Hüdayinabit'e atmak.

Yazma ödevini yaptım ve fotoğrafı gruba attım.

Cümle ve kavramların ses kaydını gruba attım.

Metin ve şiiri okudum.

Arkadaşım .... cümlelerle ilgili kavramları eksik/tam verdi.

Dinleme görevini tamamladım.


Başkanın Görevi ve Rapor Cümleleri

23.59'da bütün grup üyelerinin görevlerini yapıp yapmadığını denetlemek.

Grubu denetledim. Herkes görevini eksiksiz yapmış.

Grubu denetledim. ... adlı üye/üyeler cezaya kaldı ve danışmana ilettim.