Translate

Pazar, Aralık 30, 2018

Teşkilat-ı Mahsusa İstanbul'dan Harb-i Umumiye (1. Dünya Savaşı) Gidiyor




Fotoğraf altı: Muhtelif mahallerden gelip Dersaadet'te Müdafa-i Milliye Cemiyeti tarafından elbas ve techiz olunarak meydan-ı harbe sevk edilmiş olan gönüllü Teşkilat-ı Mahsusa kafilelerinden bir bölük (Harbiye Nezareti Meydanında)



Gönüllü Teşkilat-ı Mahsusa taburları ikmal talim ettikten sonra Harbiye Nezareti'nden mevki-i harbe müteveccihen hareket ederken


Kaynak: Harb-i Umumî Panoraması, Sayı:2, 1330 (1914)

Bayburtlu Zihni Koşma (Ağıt)


Bayburtlu Zihni'den güzel ama bir o kadar acı koşma örneği. Zihni'nin koşması ağıt türüne güzel bir örnektir.

Bayburtlu Zihni’nin 1828-1829 Osmanlı – Rus savaşında Bayburt’un işgali üzerine yazdığı koşma oldukça ünlüdür. Bayburt’un işgal sonrasında şehir ve insanda görülen harap oluşu anlatan koşma, Zihni’nin çağdaşı Nevres Paşa ve daha sonra Saadettin Kaynak tarafından bestelenmiştir.

Nazım Şekli: Koşma
Nazım Türü: Ağıt (Ağıt tipi koşma)
Nazım Birimi: Dörtlük
Ölçüsü: Hece
Hece Sayısı: 11













Bayburt'un İşgali



KOŞMA
Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş,
Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı.
Câmlar şikest olmuş, meyler dökülmüş,
Sâkîler meclisten çekmiş ayağı.

Kangı dağda bulsam ben o marâlı?
Kangı yerde görsem çeşm-i gazâlı?
Avcılardan kaçmış ceylan misâli,
Göçmüş dağdan dağa, yoktur durağı.

Lâleyi, sümbülü, gülü hâr almış,
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış,
Süleymân tahtını sanki mâr almış,
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı.

Zihni dehr elinden her zamân ağlar,
Vardım ki bağ ağlar, bağıban ağlar,
Sümbüller perişân, güller kan ağlar,
Şeydâ bülbül terk edeli bu bâğı.



Kaynak:
Bayburt'ta İlk Rus İşgali: 1828-1829 Harbi ve Bayburt
Cihat Taşkesenlioğlu-Bayburt Üniversitesi




Salı, Aralık 25, 2018

Osmanlıca Fıkralar



Doktor bu akşam yine asabi duruyorsun nen var?
- Zengin hastalarımdan üçünü gaib (kayıp) ettim.
- Öldüler mi?
- Hayır canım, üçü de iyi oldu.



- Yahu karının ne suçu vradı ki boşadın. Bal gibi kadın idi.
-Evet ama, arıları çok idi.

Fıkralar Bilgi adlı Osmanlıca dergiden alınmıştır.

Cumartesi, Aralık 22, 2018

Osmanlıca Mezar Taşı Örnekleri


Osmanlı Türkçesi için mezar taşlarını okumak için mi Osmanlıca öğreneceğiz veya Osmanlıca bilmek mezar taşlarını okumak için yetmez gibi tartışmaları görmek mümkün.

Ancak bu Osmanlı mezar taşlarının belge olma özelliğinine halel getirmiyor. Osmanlıca mezar taşlarını okumak için bazen mezar taşında bulunan kalıpları bilmek mezar taşı okumada kolaylık sağlayabilir.

Mezar taşlarının bir sanata çeviren ve mezar taşlarına farklı anlamlar yükleyen Osmanlı'nın bazı kabir taşlarını okumak uzmanlık istediğini bilmek gerekir.

Ankara Taceddin Dergahı bahçesinde bulunan bir mezar taşı ve mezar taşının latinize hali:


Hüvelbaki Ankara Fırkası Kumandanı Ferik Hacı Muhammed Paşa Hazretlerinin Halilesi Merhum Şerife Safvet Hanım'ın ruhuna el Fatiha 
Sene 1325 Fi cemaziyelahire



Fatih Cami-i Şerifi Baş İmamı Bursalı Hacı Hafız Mustafa Efendinin Kızıdır Ruhiçün Fatiha ...
Adres: https://www.ensonhaber.com/bir-edebi-sanat-osmanli-mezar-taslari.html



Hu Halilizade Mehmed Galib Efendinin Kerime-i Muhteremesi Fatıma Naciyye Hanımın Ruhiçün Elfatiha Sene 1271 10 Muharrem
Adres:http://bilimdili.com/arkeotarih/tarih-tarih/osmanli-mezar-taslari-taslarin-anatomisi/



Pazartesi, Aralık 10, 2018

Şarkı Nazım Şekli ve Şarkı Örnekleri


Divan Edebiyatı Nazım Şekillerinden Şarkı ve Şarkı Örnekleri

Divan edebiyatı nazım şeklidir. Aruzla yazılır ve aruzun birçok kalıbıyla yazılabilir. Şarkının kökeninin murabba olduğu iddia edilir. Divan edebiyatının diğer nazım şekillerine göre daha sade, kolay ve anlaşılır bir dil dille yazılır. Şarkılar bentlerden oluşur. Bent sayısı 3, 4 veya 5 olabilir.Şarkıların kafiye düzeni abab, cccb, dddb veya aaaa, bbba, ccca, ddda şeklinde olabilir. Bunun dışında da kafiye düzenleri vardır. Bu kafiye düzeni koşma kafiye yapısıyla benzerlik gösterir. Halk şiiri ürünlerine yakın olan şarkıların yanında anlaşılması için belli bir birikim isteyen şarkı örnekleri de vardır. Şarkı Türk edebiyatında görülür ve bestelenmek için yazılır. Halk edebiyatında şarkının karşılığı türküdür. Şarkı da tıpkı türkü de olduğu gibi nakarat mısralar veya kelimeler mevcuttur. Şarkılarda ayrılık, aşk, içki, eğlence, sevgili gibi konular işlenebilir. Nedim, Enderunlu Vasıf, Nail-i Kadim, Yahya Kemal şarkılarıyla ön plana çıkan sanatçılardır.


1. Örnek


Şarkı Örnekleri, Şarkı Örneği
Nazım Şekli: Şarkı
Ölçü: Aruz
Aruz kalıbı: Fe‘ilâtün / fe‘ilâtün / fe‘ilün
Takti: (+ + - - / + + - - / + + -)
Kafiye şeması: abab, cccb, dddb


Velehü Şarkı
Görmedük hayli zamân oldı seni
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol
Künc-i mihnetde unutdunsa beni
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

Varup ağyâr ile mey-nûş itdün
Dil-i mahzûnumı pür-cûş itdün
Çünki ben zârı ferâmûş itdün
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

İltifâtunla rakîb-i güm-râh
Eylemiş dergeh-i vaslunı penâh
İtmedün bendene bir kerre nigâh
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

Sana cân virmek-içün âmâde
Râh-ı ‘aşkunda hezâr üftâde
Ölse de Fennî kulun dünyâda
Ey gözüm nûrı cihânda sağ ol

 ...............

2. Örnek
Nazım Şekli: Şarkı
Ölçü: Aruz
Aruz kalıbı: Mefâ‘îlün / mefâ‘îlün / mefâ‘îlün / mefâ‘îlün
Takti: (+ - - - / + - - - / + - - - / + - - -)
Kafiye şeması: aaaa, bbba, ccca



Velehü Şarkı
Gönül mülkinde sürûr tendeki cânum dahı sensin
Hele derdüm de senden ise dermânum dahı sensin
Felekde âfitâbum mâh-ı tâbânum dahı sensin
Efendim şöyle tursun belki sultânum dahı sensin

Ben öyle ‘andelîbem degme gül-zârı makarr itmem
İşüm zevk u safâdur hâr-ı gamdan hîç keder itmem
Kıyâmet kopsa senden gayrıya cânâ nazar itmem
Gül-istânum da sensin verd-i handânum dahı sensin

Gice tâ subha dek bî-zâr-ı zâr olsam dahı farzâ
Zamân-ı devlet-i ‘aşkunda Fennî itmezem şekvâ
Neşâtumdur ‘aceb mi ‘âleme fahr eylesem zîrâ
Benüm şûh-ı cihânum şâh-ı hûbânum dahı sensin


Şarkıların kaynağı: Hacı İbrahim Demirkazık-18. Yüzyıl Şairi Mustafa Fenni Divan (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin-Doktora Tezi, 2009)

Şeyah Galip'ten 10 Şarkı Örneği
1
Ey nihâl-i işve bir nev-res fidânımsın benim 
Gördüğüm günden beri hâtır-nişânımsın benim 
Ben ne hâcet kim diyem rûh-ı revânımsın benim 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Derd-i aşkın ben senin bîhûde izhâr eylemem 
Lâf edip âh u enîni kendime kâr eylemem 
Hâsılı âlem bilir bu sırrı inkâr eylemem 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Ey gül-i bâğ-ı vefâ ma'lûmun olsun bu senin
Hâr-ı cevrinle şehâ terk eylemem pîrâmenin 
ölme var ayrılma yokdur öyle tutdum dâmenin 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Gâhî inkâr eyleyip gâhî dönüp ikrârdan 
Aksini seyr eylerim âyînede dîvârdan 
Gerçi bu sûretle pinhân eylerim ağyârdan 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

Beste kıldım sâz-ı efkârı o zülf-i sünbüle 
Oldu Gâlib perde-i âhım muhayyer sünbüle 
Herçi bâd-â-bâd bağlandım hevâ-yı kâküle 
Gizlesem de âşikâr etsem de cânımsın benim

2
Şu'le-i reng-i letâfet rûy-ı âlındır senin 
Mürg-i dil pervâne-¡ şem'-i cemâlindir senin 
Dâğ dâğ-ı sîne fânûs-ı hayâlindir senin 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Bezm-i aşka dâğ-ı dil hem şîşedir hem lâledir 
Eşk-i germ âteşdir ammâ âteş-i seyyâledir 
Câm-ı hüsnün gûyiyâ bir şu'le-i cevvâledir 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Cûybâr-ı bâğ-ı hüsnündür benim giryânlığım 
Sanma ki âyîne-veş bî-hûdedir hayrânlığım
Gerdiş-i çeşmimden idrâk eyle ser-gerdânlığım 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Dûzah-ı sûz-ı dilârânın dil oldu mâ'ili 
Eyledi girdâb-ı hayret Gâlib-i deryâ-dili 
Çarhdan geçsem de geçmem senden ey meh hâsılı 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

Gerdiş eylerse murâdımca bu dûlâb-ı felek 
Cûybâr-ı vuslatındır hem-demim bî-reyb ü şekk 
Şâhid olsun tâ'ifân-ı Arş olan fevc-i melek 
Devr eden hâtırda hep fikr-i visâlindir senin

3
Sevelim yârı hat-âverliği hengâm olsun 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında 
Gündüz olmazsa da mihmânımız ahşam olsun 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

Reşk-i hûrşîd iken ol dilber-i âlî-evsâf 
Etmesin her nazara cilve-i hüsnü isrâf 
Bakmasın rûz u şeb âyîneye insâf insâf 
Biz de birgün görelim sâye-i dîdârında

Acabâ hâtıra-i rûz-ı hisâb etmez mi 
Etdiği va'de-i ferdâya hicâb etmez mi 
Dağııdıp kâkülünü keşf-i nikâb etmez mi 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

Der-kenâr eyleyip ol mihr-i şafak-peymâyı 
Çekelim subh-ı celî şa'şa'a-veş sahbâyı 
Unudup mihnet-i dî-rûzu gam-ı ferdâyı 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

Söyle ey âh yetiş sen o meh-i tâbâna 
Çekmesin kendini tâ ol derece pinhâna 
Merhamet yok mu meğer Gâlib-i nâ-sâmâna 
Biz de bir gün görelim sâye-i dîdârında

4
Muntazır teşrîfine saf saf durur serv-i çemen 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel
Yolların bekler gül ü nesrîn ü ar'ar yâsemen 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

Sîne-i pür-dâğı gûyâ lâlezâr etdim sana 
Çeşme çeşme eşk-i çeşmim cûybâr etdim sana 
Bir müferrih bâğ-ı dil-cû âşikâr etdim sana 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

Çekme istiğnâya nâz u cevri efzûn eyleme 
Goncanın sad pâre olmuş bağrını hûn eyleme 
Sebzezârın benzini soldurma mahzûn eyleme 
Vaktıdır ey nev-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

Cûşiş-i hûn-ı safâya ermeden vakt-ı sükûn 
Etmeden bülbüllerin feryâdını fürkat zebûn 
Gâlibi zencîr-i mevce çekmeden cûy-ı cünûn 
Vaktıdır ey nav-bahâr-ı işve bu gülzâra gel

5
Gördüm hat-âver olmuş o mâh âh âh âh 
Almış sipihri dûd-ı siyâh âh âh âh 
Hâlim o yüzden oldu tebâh âh âh âh 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Düşdüm hevâ-yı zülfüne ol şûh-ı mehveşin 
Çekdim kemân-ı aşkını ebrû-yı dil-keşin 
Hikmet bu k¡m duhânına yandım o âteşin 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Ümmîdvâr iken ben o şâhın vefâsına 
Me'lûf iken inâyet ü lutf u atâsına 
Ağyâra uydu etdi sitem mübtelâsına 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Bir âşıkın ki olmaya hükm-i sitâresi 
Aheng-i zulm ü zulmet ede mâh-pâresi 
Ah eylemekden özge nedir söyle çâresi 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

Bezmihde ben de Gâlib mestâneyim senin 
Zencîr-i târ-ı zülfüne dîvâneyim senin
Etrâf-ı şem'-i cem'ine pervâneyim senin 
Dersem aceb mi gâh-be-gâh âh âh âh

6
Bülbül erip bahâra yine âh âh âh 
Başladı âh u zâra yine âh âh âh 
Hat geldi rûy-ı yâra yine âh âh âh 
Anber döküldü nâra yine âh âh âh

Ol mâh-pâre tutdu sitem ü resm râhını 
Geh zâhir etdi gâh nihân etdi mâhını 
Seyr eyle halka halka o zülf-i siyâhını 
Kasd etdi târümâra yine âh âh âh

Terk etdi istirâhat-ı leyl ü nehârı dil 
Ah u enîn ile geçirir rûzgârı dil 
Derd ü gamınla kalmamış iken karârı dil 
Etmekde ber-karâra yine âh âh âh

Yüksek uçup gurûr ile ol gayret-i melek 
Bir dem murâdım üstüne devr etmedi felek 
Feryâdı perde perde çıkardım sipihre dek 
Bak âh-ı bî-şümâra yine âh âh âh

Gâlib o gül-izâra olup mübtelâ hemân 
Sevdâ-yı aşkın etmededir iddi'â hemân 
Ol âteş ile yanmadadır dâ'imâ hemân 
Ah etmeyip ne çâre yine âh âh âh

7
Emrine dil-bestedir her dilber-i fettân senin 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân sen¡n 
Devr eder vefk-ı murâdınca bütün devrân senin 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân senin

Gel keremkârım dil-i uşşâkı mahzûn eyleme 
Gonca-veş perverdegân-ı vaslı dil-hûn eyleme 
Fürkat âdet olmasın kan eyle kânûn eyleme 
Şehr-i hüsnün şehriyânsın bugün fermân senin

Bûy-ı hicrân vermesin gül-berg-i handânın dirîğ 
Zâr u giryân olmasın uşşâk-ı nâlânın dirîğ
Dest-bûs olmazsa bârî etme dâmânın dirîğ 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân senin

Hûblar saf saf d¡zilmişler senin dîvânına 
Tâ'ifân-ı Arş-ı A'lâ reşk eder ünvânına 
Bir nazar kıl arz-ı hâl-i Gâlib-i nâlânına 
Şehr-i hüsnün şehriyârısın bugün fermân senin

8
Ey şeh-i hûbân-ı cihân toğrısı 
Ben sana dîvâneyim âh âh âh 
Böyledir el-hâsıl inan toğrısı 
Aşk ile efsâneyim âh âh âh

Hem-dem iken her dem o meh-tal'ata 
Mahrem iken meclis-i ünsiyyete 
Ayîne-veş şimdi düşüp hayrete 
Akl ile bî-gâneyim âh âh âh

Tâ-be-seher şevk ile ey nâzenîn 
Haste-i hicrânını kıldm hazîn 
Yerde kalır sanma bu âh u enîn 
Şem'ine pervâneyim âh âh âh

Ateş-i dîdârın olup şu'lever 
Yakdı vücûd âlemini ser-te-ser 
Kalmadı Gâlib dil ü cândan eser 
Dahı nice yanayım âh âh âh

9
Arzû-yı vuslatın her-dem dil-i pâkimdedir
Gevher-i aşkın sadef-veş sîne-i çâkimdedir 
Dâ'imâ bu şübhe ammâ tab'-ı gamnâkimdedir 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

Pîş-i râhında senin ey şâh-ı hûbân bende çok 
Dâd-hâhın hadden efzûn sâ'il-i hâhende çok 
Yalınız bir ben değil efgende çok hâhende çok 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

Perçemin sevdâsı her şeb kîl-ü-kâlimdir benim 
Bahs-i zülfün çok zamânlardır hayâlimdir benim
Sormak ayb olmazsa sultânım su'âlimdir benim 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

İmtiyâza kâ'ilim ben terk-i ağyâr istemem 
Bildiğimdir hüsn-i âlem-gîrin inkâr istemem 
Toğrısın söyle bana aldatma bâzâr istemem
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

Perçemindir Gâlibi bî-sabr u sâmân eyleyen 
Tal'atın mir'âtıdır uşşâkı hayrân eyleyen
Gerçi sensin herkesin gönlünde cevlân eyleyen 
Kangı âşıkdır senin gönlünde gönlün kimdedir

10
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni 
Böyte yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni 
Ben bu sözden dönmezim devr eyledikçe nüh felek 
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni

Bend-i peyvend-i dilim ebrû-yı gaddârındadır 
Rişte-i cem'iyyetim zülf-i siyeh-kârındadır 
Hastayım ümmîd-i sıhhat çeşm-i bîmârındadır 
Bir devâsız derde oldum mübtelâ sevdim seni

Ey hilâl-ebrû dilin meyli sanadır toğrusu 
Sûy-ı mihrâba nigâhım kec-edâdır toğrusu 
Râ kaşından inhirâf etsem riyâdır toğrusu 
Yâ savâb olmuş veyâ olmuş hatâ sevdim seni

Bî-gubârım hasret-i hattınla hâk olsam yine 
Sıhhatım rûh-ı lebindendir helâk olsam yine 
Tîğ-ı gamzenden kesilmem çâk çâk olsam yine 
Hâsılı bî-hûde cevr etme bana sevdim seni

Gâlib-i dîvâneyim Ferhâd u Mecnûna salâ 
Yüz çevirmem olsa dünyâ bir yana ben bir yana 
Şem'ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana 
Anlasın bî-gâne bilsin âşinâ sevdim seni





Pazar, Aralık 02, 2018

Osmanlıca Dergi Gazete İsimleri


Ceride-i Resmiye


Mektebli

Akbaba


Akbaba

 Arkadaş

 Büyük Gazete

 Karagöz

 Meraklı Gazete


 Resimli Gazete

 Vakit

Kalem


Peyam