Kelimeleri Arayın

Salı, Ekim 28, 2025

Yaşname Örnekleri-Aşık Ömer


Yaşname Örneği-1 

Tanrı bir kişiye evlâd verince

Kemâl-i lutfundan bergüzâr olur

Sulb-ı pederden tâ mâdere erince

Ol sadeften lü’lü’-i şehvâr olur


Şehvâr olunca sırr-ı pinhânda

‘Alâkası var mı cesed ü cânda

Bir zamân kan ola ana karnında

Gün-be-gün fark eyleyüben var olur


Var olıcak o toprak kana kanar

Melekler etlerin benlerin sunar

Aydan aya a‘zâlar onar onar

Şöyle bil kim el ayağı çâr olur


Çâr olunca hem endâmı düzülür

Hayrı şerri pinhânına yazılır

Yazılan takdîrde deme bozulur

Hâlık ne der-ise öyle var olur


Var olıcak muhabbeti varadır

Kiminin kanı ak kimi karadır

Dest-i kudret kalbi imdi varadır

Onda nutkun ‘aşkı nûr envâr olur


Nûr envâr aslında nûr imiş meğer

Gönül zikr-i Hakk’ın beynine değer

Dokuz ay on günde anadan doğar

Ağlar-iken dünyâ başna dar olur


Dar olıcak ol mehd içre sarılır

Gâhi güler gâhi ağlar darılır

Türlü türlü câmelere sarılır

Sanman onu her dem bî-medâr olur


Bî-medâr birinde bilmez bendini

İkisinde emer sükker kandini

Üç yaşında bilir kendi kendini

Dört yaşında âsân haberdâr olur


Haberdâr olıcak bilir yaşını

Altısında hem fark eder işini

Yedi yaşında değişir dişini

Sekizinde gonca gül‘izâr olur


Gül‘izâr dokzunda sünnet düğünü

On yaşında batar ‘aşkın dikeni

On bir yaşında gör hûblar beğini

On ikide gamze sitemkâr olur


Sitemkâr olduğun on üçte bilir

On dörtte hûbluğu kemâlin bulur

On beşinde ‘akl-ı bülûğa gelir

On altıda birisiyle yâr olur


Yâr olunca on yedide sarılır

On sekizde yârân ile sorulur

On dokuzda ‘aşk okuyla urulur

Yirmisinde bülbül gibi zâr olur


Zâr olunca yirmi birde ötüşür

Yirmi ikisinde yanar tutuşur

Yirm’ üçünde yiğit olup yetişir

Yirmi dördünde şikâr-sâlâr olur


Şikâr yigirmi beş yaşında hemân

Yirm’ altıda vermez hasmına amân

Yirmi yedi yaşna girdiği zamân

Yirmi sekizinde şehsüvâr olur


Şehsüvâr yirmi dokuzunda coşturur

Otuzunda ‘aklı başa devşirir

Otuz birde hem kelâmın pişirir

Otuz ikisinde yâdigâr olur


Yâdigâr otuz üç yaşında ey cân

Otuz dört yaşında misl-i kahramân

Otuz beş yaşında şöyle kemâ-kân

Otuz altısında kemâldâr olur


Otuz yedisinde bilir temâmet

Otuz sekizinde bilir rehâmet

Otuz dokuzunda bulur kemâlet

Kırk yaşında tamâm ‘akıldâr olur


‘Akıldâr kırk birde hayırlı işe

Kırk ikide nakl eder geleni başa

Kırk üçte gerek az gerek çok yaşa

Kırk dörtte ölümden haberdâr olur


Kırk beşinde olur ağrıyan başı

Kırk altıda sinrecek olur dişi

Geçince şöyle bil kırk yedi yaşı

Kırk sekizde gün gün ihtiyâr olur


Kırk dokuzda hemân şöyle üşenir

Ellisinde damarları boşanır

Elli birde hem eğilir döşenir

Elli ikisinde şermsâr olur


Şermsâr elli üçünde eyler efgânı

Elli dördünde hîç kalmaz dermânı

Elli beşte fikr eder geçen zamânı

Elli altıda çeşmi yaşı nisâr olur


Nisâr elli yedide gözden yaş gelir

Elli sekizinde mihnet duş gelir

Elli dokuzda yıkılmak hoş gelir

Altmışında pervâne-i nâr olur


Nâr olunca altmış beşte zikr her an

Yetmişinde murâdın vere Sübhân

Yetmiş beşte günâh bağışlar inan

Sekseninde dilde istiğfâr olur


İstiğfâr seksen beş artar efgânı

Doksanında kalmaz imiş dermânı

Doksan beş yaşında verince cânı

Yüz yaşında cihândan güzâr olur


Güzârlayın öğrendiyse zikire

Eğer uydu ise şeytânî fikre

Cevâb veremezse Münker Nekir’e

Ol demde ona kim yârân yâr olur


Yâ Rabbi zikirden dilim şaşırma

Gözlerimden firkat âbın taşırma

Bizi korkulara salıp düşürme

Bun deminde bize kim medâr olur


Medârdır keremim ey kerem kânı

Rahmetle yarlıga ehl-i îmânı

Âsân eyle bize sü’âl mîzânı

Yüzü kara mü’min kula ‘âr olur


‘Âr çektirme bize ey ‘azîz Yezdân

Nasîb et son demde zerrece îmân

Sırât üzre kadem bastığım zamân

Meded senden ondan düşen nâr olur


Ey ÖMER cihâna aldanma her an

Kopmuş bil kendini mahşerde hemân

Şefî‘ olur ise Hazret-i Sultân

Ol insâna müjde berhudâr olur



Yaşname Örneği-2


Müşkil-i mâderde ata belinden
Cismi ilk temâşâ kılmağa geldim
Üç yüz altmış altı sokak elinden
On iki kapıdan dolaşa geldim

Çehâr anâsırda dîn oldu kâmı
Şeş cihetten kâ’im olup müdâmî
Seyrân eyleyerek yedi makâmı
Sekiz yâr hem dokuz kardaşa geldim

Ana rahmi içre müddet-i câna
İrgürüp el verdi devr-i zamâna
Ol dem içre dönüp sahn-ı cihâna
Başladım figâna göz yaşa geldim

Hamd olsun Hudâ’ya yarattı beşer
Getirdi vücûda yoğ-iken eser
Bir yaşında bilmem nedir hayr u şer
Misâlim dâne-i haşhaşa geldim

İkide erişti dilime bir dem
Üç yaşında oldum tûtî-i âdem
Dördümde irgürüp mektebe kadem
Münâsip dostlarla yarışa geldim

‘İlm ile dürüştüm revân beşimde
Altıda bulundu sevdâ başımda
‘Aşktan lezzet aldım yedi yaşımda
Katreyim ‘ummâna ulaşa geldim

Sekizde ‘aşk oldu başım ağrısı
Dokuzda hevâya uydum doğrusu
On yaşında mâhir gönül uğrusu
Bir fitne-i rind-i kallâşa geldim

On birimde kıldım seyr-i çemenler
On ikide arzûm Hind ü Yemenler
On üçte göründü vechü’l-hasenler
Baktıkta gözlerim kamaşa geldim

On dörtte kim bakar esti sovuğa
Mâ’ilim gördüğüm mâh-ı fürûğa
Hem on beş yaşımda bütün bülûğa
Ejder-i nefs ile savaşa geldim

Ejder-i nefsimle savaş ederken
Zabt edeyim onu arayım derken
Hâristâna düştü yolum giderken
Yıkılıp yüz üzre dolaşa geldim

Ol dem ejder beni kıldı derâğûş
Cân ürktü cesetten dil oldu hâmûş
Onda yattım beş yıl sersem ü sarhoş
‘Âkıbet zehrine bulaşa geldim

Yiğirmi yaşımda gördüm resmimi
Yiğirmi birimde bildim hasmımı
Mâsivâdan arı kıldım cismimi
Sakal yüze çıktı tırâşa geldim

Yirmi ikide ‘ârız oldu melâlim
Yirmi üçte başa çıktı kemâlim
Yiğirmi dördümde Hak bilir hâlim
Yiğirmi beşimde bu yaşa geldim

Yirmi altıda gördüm devr-i zamâne
Yirmi yedide erdim sırr-ı nihâna
‘İbret gözün açıp baktım cihâna
‘Acâyip bir şehr-i nakkâşa geldim

Yiğirmi sekizde dîvâne çağım
Yiğirmi dokuzda yenildi dağım
Otuzda bir doğru bastım ayağım
Umûra karıştım o yaşa geldim

Otuz beşte savdım hevâ yellerin
Kırkta andım yiğitliğin hâllerin
Ellide tutundum baba yolların
Elli beş yaşımda bir hâşa geldim

Altmışımda ‘aklım oldu târumâr
Altmış beşte günüm oldu şebeh târ
Yetmişimde oldum gâyet ihtiyâr
Görüp sahrâları bir kaşa geldim

Yetmiş beşte gördüm zevk-i ezel yok
Seksen etti ‘akl u fikrim halel yok
Gitti nakdim Hakk’a yarar ‘amel yok
Bir elde ‘asâ da bir taşa geldim

Firkat erdi çeşmim silerken dahı
Murâd-ı dünyevî dilerken dahı
Hevâ vü heveste yelerken dahı
‘Azrâ’il erişti ben şaşa geldim

Göz yumup fenânın buldum râhatın
Bir hâba değiştim zîb ü ziynetin
Çâk edip cismimden sıhhat hil‘atin
Bir yakasız beze sarmaşa geldim

Bir sükûnet üzre tuttular beni
Mahmil üzre süvâr ettiler beni
El üzre getirip gittiler beni
‘Acâyib-i tahsîn sâbâşa geldim

Ol ağaçtan ata çün oldum revân
Terk ettim cihânı gitti hânümân
Niçe niçe yıllar olmağa mihmân
Benimçün kazılmış bir kaşa geldim

Sakın aldanmayın devr-i zamâna
Kimler kondu göçtü köhne cihâna
Kimse bâkî kalmaz biz mi cihâna
Âşık Ömer gâfil mebâşa geldim

Sırra kadem bastım bu kâf u nûna
Uydum kâfile-i ‘aşk-ı cünûna
‘Adem diyârından bu dehr-i dûna
‘Adliyâ tâ cirm-i kumâşa geldim



Kaynak: Yakup KARASOY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.