Yaşname Örneği-1
Tanrı bir kişiye evlâd verince
Kemâl-i lutfundan bergüzâr olur
Sulb-ı pederden tâ mâdere erince
Ol sadeften lü’lü’-i şehvâr olur
Şehvâr olunca sırr-ı pinhânda
‘Alâkası var mı cesed ü cânda
Bir zamân kan ola ana karnında
Gün-be-gün fark eyleyüben var olur
Var olıcak o toprak kana kanar
Melekler etlerin benlerin sunar
Aydan aya a‘zâlar onar onar
Şöyle bil kim el ayağı çâr olur
Çâr olunca hem endâmı düzülür
Hayrı şerri pinhânına yazılır
Yazılan takdîrde deme bozulur
Hâlık ne der-ise öyle var olur
Var olıcak muhabbeti varadır
Kiminin kanı ak kimi karadır
Dest-i kudret kalbi imdi varadır
Onda nutkun ‘aşkı nûr envâr olur
Nûr envâr aslında nûr imiş meğer
Gönül zikr-i Hakk’ın beynine değer
Dokuz ay on günde anadan doğar
Ağlar-iken dünyâ başna dar olur
Dar olıcak ol mehd içre sarılır
Gâhi güler gâhi ağlar darılır
Türlü türlü câmelere sarılır
Sanman onu her dem bî-medâr olur
Bî-medâr birinde bilmez bendini
İkisinde emer sükker kandini
Üç yaşında bilir kendi kendini
Dört yaşında âsân haberdâr olur
Haberdâr olıcak bilir yaşını
Altısında hem fark eder işini
Yedi yaşında değişir dişini
Sekizinde gonca gül‘izâr olur
Gül‘izâr dokzunda sünnet düğünü
On yaşında batar ‘aşkın dikeni
On bir yaşında gör hûblar beğini
On ikide gamze sitemkâr olur
Sitemkâr olduğun on üçte bilir
On dörtte hûbluğu kemâlin bulur
On beşinde ‘akl-ı bülûğa gelir
On altıda birisiyle yâr olur
Yâr olunca on yedide sarılır
On sekizde yârân ile sorulur
On dokuzda ‘aşk okuyla urulur
Yirmisinde bülbül gibi zâr olur
Zâr olunca yirmi birde ötüşür
Yirmi ikisinde yanar tutuşur
Yirm’ üçünde yiğit olup yetişir
Yirmi dördünde şikâr-sâlâr olur
Şikâr yigirmi beş yaşında hemân
Yirm’ altıda vermez hasmına amân
Yirmi yedi yaşna girdiği zamân
Yirmi sekizinde şehsüvâr olur
Şehsüvâr yirmi dokuzunda coşturur
Otuzunda ‘aklı başa devşirir
Otuz birde hem kelâmın pişirir
Otuz ikisinde yâdigâr olur
Yâdigâr otuz üç yaşında ey cân
Otuz dört yaşında misl-i kahramân
Otuz beş yaşında şöyle kemâ-kân
Otuz altısında kemâldâr olur
Otuz yedisinde bilir temâmet
Otuz sekizinde bilir rehâmet
Otuz dokuzunda bulur kemâlet
Kırk yaşında tamâm ‘akıldâr olur
‘Akıldâr kırk birde hayırlı işe
Kırk ikide nakl eder geleni başa
Kırk üçte gerek az gerek çok yaşa
Kırk dörtte ölümden haberdâr olur
Kırk beşinde olur ağrıyan başı
Kırk altıda sinrecek olur dişi
Geçince şöyle bil kırk yedi yaşı
Kırk sekizde gün gün ihtiyâr olur
Kırk dokuzda hemân şöyle üşenir
Ellisinde damarları boşanır
Elli birde hem eğilir döşenir
Elli ikisinde şermsâr olur
Şermsâr elli üçünde eyler efgânı
Elli dördünde hîç kalmaz dermânı
Elli beşte fikr eder geçen zamânı
Elli altıda çeşmi yaşı nisâr olur
Nisâr elli yedide gözden yaş gelir
Elli sekizinde mihnet duş gelir
Elli dokuzda yıkılmak hoş gelir
Altmışında pervâne-i nâr olur
Nâr olunca altmış beşte zikr her an
Yetmişinde murâdın vere Sübhân
Yetmiş beşte günâh bağışlar inan
Sekseninde dilde istiğfâr olur
İstiğfâr seksen beş artar efgânı
Doksanında kalmaz imiş dermânı
Doksan beş yaşında verince cânı
Yüz yaşında cihândan güzâr olur
Güzârlayın öğrendiyse zikire
Eğer uydu ise şeytânî fikre
Cevâb veremezse Münker Nekir’e
Ol demde ona kim yârân yâr olur
Yâ Rabbi zikirden dilim şaşırma
Gözlerimden firkat âbın taşırma
Bizi korkulara salıp düşürme
Bun deminde bize kim medâr olur
Medârdır keremim ey kerem kânı
Rahmetle yarlıga ehl-i îmânı
Âsân eyle bize sü’âl mîzânı
Yüzü kara mü’min kula ‘âr olur
‘Âr çektirme bize ey ‘azîz Yezdân
Nasîb et son demde zerrece îmân
Sırât üzre kadem bastığım zamân
Meded senden ondan düşen nâr olur
Ey ÖMER cihâna aldanma her an
Kopmuş bil kendini mahşerde hemân
Şefî‘ olur ise Hazret-i Sultân
Ol insâna müjde berhudâr olur
Yaşname Örneği-2
Müşkil-i mâderde ata belinden
Cismi ilk temâşâ kılmağa geldim
Üç yüz altmış altı sokak elinden
On iki kapıdan dolaşa geldim
Çehâr anâsırda dîn oldu kâmı
Şeş cihetten kâ’im olup müdâmî
Seyrân eyleyerek yedi makâmı
Sekiz yâr hem dokuz kardaşa geldim
Ana rahmi içre müddet-i câna
İrgürüp el verdi devr-i zamâna
Ol dem içre dönüp sahn-ı cihâna
Başladım figâna göz yaşa geldim
Hamd olsun Hudâ’ya yarattı beşer
Getirdi vücûda yoğ-iken eser
Bir yaşında bilmem nedir hayr u şer
Misâlim dâne-i haşhaşa geldim
İkide erişti dilime bir dem
Üç yaşında oldum tûtî-i âdem
Dördümde irgürüp mektebe kadem
Münâsip dostlarla yarışa geldim
‘İlm ile dürüştüm revân beşimde
Altıda bulundu sevdâ başımda
‘Aşktan lezzet aldım yedi yaşımda
Katreyim ‘ummâna ulaşa geldim
Sekizde ‘aşk oldu başım ağrısı
Dokuzda hevâya uydum doğrusu
On yaşında mâhir gönül uğrusu
Bir fitne-i rind-i kallâşa geldim
On birimde kıldım seyr-i çemenler
On ikide arzûm Hind ü Yemenler
On üçte göründü vechü’l-hasenler
Baktıkta gözlerim kamaşa geldim
On dörtte kim bakar esti sovuğa
Mâ’ilim gördüğüm mâh-ı fürûğa
Hem on beş yaşımda bütün bülûğa
Ejder-i nefs ile savaşa geldim
Ejder-i nefsimle savaş ederken
Zabt edeyim onu arayım derken
Hâristâna düştü yolum giderken
Yıkılıp yüz üzre dolaşa geldim
Ol dem ejder beni kıldı derâğûş
Cân ürktü cesetten dil oldu hâmûş
Onda yattım beş yıl sersem ü sarhoş
‘Âkıbet zehrine bulaşa geldim
Yiğirmi yaşımda gördüm resmimi
Yiğirmi birimde bildim hasmımı
Mâsivâdan arı kıldım cismimi
Sakal yüze çıktı tırâşa geldim
Yirmi ikide ‘ârız oldu melâlim
Yirmi üçte başa çıktı kemâlim
Yiğirmi dördümde Hak bilir hâlim
Yiğirmi beşimde bu yaşa geldim
Yirmi altıda gördüm devr-i zamâne
Yirmi yedide erdim sırr-ı nihâna
‘İbret gözün açıp baktım cihâna
‘Acâyip bir şehr-i nakkâşa geldim
Yiğirmi sekizde dîvâne çağım
Yiğirmi dokuzda yenildi dağım
Otuzda bir doğru bastım ayağım
Umûra karıştım o yaşa geldim
Otuz beşte savdım hevâ yellerin
Kırkta andım yiğitliğin hâllerin
Ellide tutundum baba yolların
Elli beş yaşımda bir hâşa geldim
Altmışımda ‘aklım oldu târumâr
Altmış beşte günüm oldu şebeh târ
Yetmişimde oldum gâyet ihtiyâr
Görüp sahrâları bir kaşa geldim
Yetmiş beşte gördüm zevk-i ezel yok
Seksen etti ‘akl u fikrim halel yok
Gitti nakdim Hakk’a yarar ‘amel yok
Bir elde ‘asâ da bir taşa geldim
Firkat erdi çeşmim silerken dahı
Murâd-ı dünyevî dilerken dahı
Hevâ vü heveste yelerken dahı
‘Azrâ’il erişti ben şaşa geldim
Göz yumup fenânın buldum râhatın
Bir hâba değiştim zîb ü ziynetin
Çâk edip cismimden sıhhat hil‘atin
Bir yakasız beze sarmaşa geldim
Bir sükûnet üzre tuttular beni
Mahmil üzre süvâr ettiler beni
El üzre getirip gittiler beni
‘Acâyib-i tahsîn sâbâşa geldim
Ol ağaçtan ata çün oldum revân
Terk ettim cihânı gitti hânümân
Niçe niçe yıllar olmağa mihmân
Benimçün kazılmış bir kaşa geldim
Sakın aldanmayın devr-i zamâna
Kimler kondu göçtü köhne cihâna
Kimse bâkî kalmaz biz mi cihâna
Âşık Ömer gâfil mebâşa geldim
Sırra kadem bastım bu kâf u nûna
Uydum kâfile-i ‘aşk-ı cünûna
‘Adem diyârından bu dehr-i dûna
‘Adliyâ tâ cirm-i kumâşa geldim
Kaynak: Yakup KARASOY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.