Muradına Eren Dilber
Masal, dul bir kadının tek kız
çocuğunun başından geçen olayları anlatmaktadır.
Kız odasında nakış işlerken bir kuş
gelip penceresine konar ve dile gelerek:
“Sultan’ım, küçük Sultan!
Bir ölü başında duracaksın,
Kırk gün bekleyeceksin,
Muradına ereceksin.”
Der. Ertesi gün
yine kuş gelip aynı şeyleri söyleyince kız annesine olan biteni anlatır. Annesi de kızının odasında gizlice saklanıp
kuşun gelmesini bekler. Kuş yine gelip aynı
şeyleri söyleyince annesi kızını da alıp evden gider ve diyar diyar
dolaşıp bir sarayın karşısında mola
verirler. Yoruldukları için derin uykuya dalan anne ve kızın yanına o kuş yine gelir. Bu defa kızı incitmeden, kaptığı
gibi karşıdaki sarayın bir odasına götürüp yere
bırakır ve oradan uzaklaşır. Kız uyanınca etrafına bakar ve yatağın
içinde yatan bir ölünün başında bulur
kendini. Kız, kuşun dediklerini hatırlar ve ölü gibi yatan gencin başında sabrederek dua etmeye başlar. Kız, otuz dokuz
gün boyunca bu genç için gözyaşları
döküp iyileşmesi için dua eder. Kırkıncı gün pencereden bakan kız, bir
geminin geçtiğini görür. Bir kese altın
karşılığında gemiden kendisine can yoldaşı olacak bir cariye satın alır. Kız, cariyeye odada kalmasını tembihler
ve sarayı dolaşmak için odadan ayrılır. O
sırada genç delikanlı uyanır ve yanı başında duran cariyenin kırk gün
boyunca başında beklediğini zanneder.
Cariye de yalan
söyleyerek evet der.
Bu delikanlı sarayın
şehzadesidir. Kırk gün boyunca ölü gibi yatmasını sağlayan bir ilaç alır
ve başında durup bekleyecek kişiyle
evlenmeye ant içer. Şehzade, cariye ile hemen evlenir ve cariye asıl kızı ise kendi yardımcısı gibi gösterir. Olan
biten karşısında kız, her şeyde vardır bir
hikmet diyerek sabredip
bekler. Yemen’e sefere
gidecek olan şehzade,
karısı olan cariyeye ne istediğini sorar. Karısı da elmas
bir küpe ister. Kızcağıza da bir şey ister misin diye sorunca o da bir sabır taşı ister. Eğer
taşı unutursan yolda kalasın ve geminin önünü
kara dumanlar alsın der. Şehzade Yemen’e varıp işlerini bitirdikten
sonra dönüş yoluna hazırlanır. Karısının
istediği küpeleri alır ama sabır taşını unutur. Yola çıkınca geminin önünü kara dumanlar kaplar ve gemi gidemez.
Hemen sabır taşını unuttuğunu hatırlayan
şehzade geri dönüp sabır taşını alıp yoluna devam eder ve saraya varır.
Karısına küpeleri, kıza da sabır taşını verir. Gece boyunca olan biteni düşünen
şehzade bir türlü uyuyamaz ve kızcağızın
odasının yanına gider
ve kapı aralığından
sabır taşıyla konuşan
kızı dinlemeye başlar. Kız
başından geçen bütün olayları sabır taşına anlatmaya başlar. Sabır taşı en sonunda dayanamaz şişer ve çatlar.
Kız tavana asılı olan iple kendisini asmak
isteyince şehzade hemen içeri girip kızcağızı kurtarır. Her şeyi anlayan
şehzade yalancı cariyeyi kırk katıra bağlayıp
parçalatır ve kız ile kırk gün kırk gece düğün yaparak evlenir. Şehzade kızın annesini de saraya getirtip hep
birlikte mutlu mesut yaşarlar.
Kaynak:
Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk
Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.