Muradına Ermeyen Dilber
Masal, fakir bir karı kocanın doğacak olan çocuğunun başından geçen olayları anlatmaktadır. Çok fakir oldukları için evde çocuğunu doğuracak bir yer yoktur. Bu yüzden fakir kadın hamamcı kadından ricada bulunup çocuğu hamamda doğurmak ister. Hamamcı da hâllerine acıyıp kabul eder. Çocuk hamamda doğar doğmaz duvarlar yarılır ve içinden dervişler çıkıp kıza: “Gülünce yüzünde güller açsın, başını yıkadıkça saçından altınlar saçılsın, ağladıkça gözünden inciler dökülsün, yürüdükçe bastığın yerde çimenler bitsin, koluna taktığımız bileziği ne zaman çıkarırsa o zaman ölsün.” diye dualarda bulunurlar. Gerçekten de dervişlerin dedikleri olmaya başlar ve kızı yıkadıkça altınlar saçılır, kız ağladıkça inciler dökülür her yere. Fakir çift bu sayede çok zengin olur ve rahat bir hayata kavuşurlar. Kızlarının güzelliği, ahlakı ve maharetleri diyarları aşıp her yere yayılır. Yemen padişahının oğlu da bu kız hakkında anlatılanları duyar ve daha onu görmeden ona âşık olur. Valide Sultan bu kızı oğluna istemek için yollara düşer ve kızın yaşadığı yeri bulup hemen evlerine gider. Anlatılanların hepsinin doğru olduğunu gören Valide Sultan kızı oğluna ister ve oracıkta söz kesip Yemen’e doğru yola çıkar. Kıza ve anasına hazırlıklarını yapmalarını ve düğün için Yemen’e gelmelerini tembihler. Kızın anası çeyizleri, bohçaları her şeyi hazırlar ve sütninesine kızını emanet edip onları yola çıkarır. Sütninesi kendi kızını şehzade ile evlendirmek için önceden plan yapar. Gemide kız acıkınca ona tuzlu pastırma yedirir ve hiç su vermez. Su karşılığında kızın gözlerini alır. Zavallı kızı bir dağ başında bırakıp Yemen’e gidip şehzade ile kendi kızını evlendirir. Şehzadenin bir türlü bu kıza içi ısınmaz ve anlatılan hiçbir maharetini de görmez. Kızcağızı bir kervanbaşı bulur ve hâline acıyıp evine götürür. Kız başından geçenleri anlatır ve bu kız sayesinde kervanbaşı ve karısı çok zengin olur. Bir gün kız, yanağında açan gülü koparıp kervanbaşına verir ve bunu sarayın bahçesine gidip satmasını ama para yerine bir çift göz karşılığında vermesini ister. Bu gülleri gören sütninenin kızı hemen gözler karşılığında gülleri satın alır ve şehzadeye götürüp yanağında güller açtığı yalanını söyler. Şehzade gülleri öyle içten koklar ve “Güllerin geldi erişti, kendinde gelirsin elbet” diyerek iç çeker. Gözleri alan kervanbaşı hemen eve gidip kıza gözlerini geri verir. Kız da abdest alıp namaz kıldıktan sonra Allah’a yalvararak dua eder ve gözlerini yerine geri koyup tekrardan görmeye başlar. Kız, kervanbaşından kendisi için bir türbe yapmasını ister. Kapıları kendi kendine açılsın ve her açıldığında “Muradına ermeyen dilber” diye ses çıkarsın, içinde altından bir sanduka olsun ve duvarları şimşek taşından yapılsın der.
Kervanbaşı istediklerini hemen yaptırır ve türbeyi bitirir. Sütnine ve kızı bir cadı karı bulup kızın kolundaki bileziği çıkarmasını ve böylece kızın ölmesini ister. Cadı karı para karşılığında bu işi kabul eder. Kızın evine gidip bir bahaneyle içeri girer ve gece evlerinde kalır. Kız uyurken kolundan bileziği çıkarıp saraya dönüp sütnine ve kızına verip bir daha da geri gelmez. Kızın öldüğünü gören kervanbaşı ve karısı onu türbedeki altın sandukanın içine koyarlar. Bir gün şehzade, lalası ile birlikte türbenin oradan geçerken açılan kapıdan “Muradına ermeyen dilber” sesini duyar ve türbeye gider. Altın sandukanın içinden bir ses geldiğini görünce hemen açıp bakar ve içinde ölü gibi duran dünyalar güzeli bir kız ile yanında bir çocuk görür. Çocuğu alıp saraya getirir. Çocuk anasının bileziğini eline alır ve kimseye vermez. Çocuk hiç durmadan ağlayınca şehzade çareyi türbeye götürmekte bulur. Çocuğu anasının yanına bırakınca susar. Elindeki bilezik annesine değince ölü gibi duran kız uyanır ve şehzadeye olan biten her şeyi anlatır. Bu çocuğa da ona gönderdiği gülü kokladığında hamile kaldığını söyler. Şehzade saraya dönüp sütnine ve kızına meydan dayağı attırır ve canlarını alır. Şehzade, kızın anasını ve babasını, kervanbaşı ve karısını da getirterek kırk gün kır gece düğün yaparak evlenir.
Kaynak:
Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.