Mercan Kız Masalının
Özeti
Ülkenin birinde tek çocuğu olan bir padişah vardır.
Padişah oğluna pek düşkündür ve bir dediğini iki etmez. Bu yüzden şehzade çok
şımarık yetişir. Sarayının penceresinden
yaşlı bir kadının testisini okla vurup suyunu döker. Yaşlı kadın da
şehzadeye kötülük yapamayacağından ona
Mercan Kız’a âşık olasın diye beddua eder. O günden sonra şehzadenin içine bir ateş düşer. Eski
hâlinden eser kalmaz. Babasının huzuruna çıkıp
Mercan Kız’a görmeden vurulduğunu onu bulmak için yollara düşmek
istediğini söyler. Dağları, bayırları
aşıp bir uçurumun dibinde mola verir. Gece bir dev anasının Mercan Kız diye seslendiğini duyar. Gizlice izlemeye
başlar. Mağaranın kapısı açılır ve kız saçını
uzatarak dev anasını yukarı çeker. Sabah olunca dev anası aynı şekilde
inip ormana gider. Şehzade de hemen dev
anasının dediklerini söyleyip Mercan Kız’ın saçına tırmanıp yukarı çıkar. Karşısında şehzadeyi gören kız
ona âşık olur. Birlikte hoş sohbete dalınca
vaktin nasıl geçtiğini unuturlar ve dev anasının aşağıdan sesi gelir.
Mercan Kız şehzadeye bir tokat atıp onu
süpürgeye dönüştürüp kapının arkasına saklar. Dev anası mağaraya gelince insan kokusu alır ama delikanlıyı
bulamayınca uyur. Ertesi gün kız ve şehzade
kaçmaya karar verirler. Kız kaçmadan yanına bir iğne, bir sabun ve
testinin içinde biraz su alır. Üç gün
boyunca kaçarlar ama en sonunda dev anasının kaçtıklarından haberi olur ve peşlerine düşer. Tam yakalanacakları
sırada kız elindeki iğneyi fırlatır ve her yer
iğneden tarlaya dönüşür.
Dev anası üç
gün de ancak
aşabilir tarlayı. Yine
tam yakalanacakları sırada bu
defa kız sabunu fırlatır ve her yer o kadar kaygan olur ki dev anası ayakta duramaz ve sürekli düşer. Yine
üç günde orayı da aşıp şehzade ve kızı tam
yakalayacakken bu defa Mercan Kız elindeki testiyi fırlatır ve bir azgın
nehir araya girer. Dev Anası bu defa bu
suları aşamaz ama arkalarından yedi yıl hasretlik çekesiniz diye beddua eder. Saraya varmalarına çok az kala
ayrılık çeşmesinin başında durup mola verirler.
Kız, dev anasının bedduasının tutacağını bu yüzden yedi ay burada ağacın üstünde bekleyeceğini şehzadeye söyler.
Çaresiz bunu kabul eden şehzade saraya gidip
yedi ayın geçmesini bekler. Yedi ayın bitmesine üç gün kala Arap bir
cariye çeşmenin başında ağaçta duran
Mercan Kız’ı görür ve onu ikna ederek yanına çıkar. Mercan Kız ona olan biten her şeyi anlatır. Arap cariye
kıskançlığından onu yok etmenin ve yerine
geçmenin yolunu düşünür. Mercan Kız saçındaki sihirli üç iğneden ona
bahseder. Eğer o iğneler çıkarsa bir
kuşa dönüşeceğini anlatır. Arap cariye de bir şekilde o iğneleri çıkartır ve kızın kuşa dönüşmesine sebep olur. Kuşu
yakalayıp öldürmek istese de, kuş uçup gider. Şehzade kavuşma zamanı geldiğinde
ağacın altına gelip Arap cariyeyi görür ve
sevdiği kızın bu olmadığını söyleyince Arap cariye, Mercan Kız’dan
dinlediği her şeyi kendisi yaşamış
gibi anlatır ve
şehzade de inanır.
Güneşin altında beklediği
için karardığını söyler. Şehzade
ve Arap cariye evlenir ve kapkara bir çocukları dünyaya gelir ama şehzadenin içindeki gönül boşluğu bir
türlü dolmaz. Kuş ise sarayın bahçesine gelir
her gün bir ağaca konup, Arap cariyeye beddua eder ve konduğu ağaç
kurur. Şehzade bu kuşu yakalatır ve
altın bir kafese koyar. Kuşu çok sevdiğinden ona kimsenin zarar vermesine izin vermez. Arap cariye ise
şehzadenin ava gittiği bir gün kuşu kestirip yer. Kuşun yere düşen bir damla kanından servi
ağacı yükselir. Şehzade bu defa servi ağacına
gözü gibi bakar. Arap cariye yine şehzadenin ava gittiği bir gün ağacı
kestirip beşik yaptırır. Ancak ağacı
kesen ustalar yaşlı bir kocakarıya
ağacın yongalarından biraz verirler. Yonganın içinden güzel bir kız
çıktığını gören kocakarı kız ile birlikte yaşamaya başlar. Şehzadenin artık dayanacak gücü
kalmadığından Hicaz’a gitmeye karar verir.
Hayvanlarını da kendisi gelene kadar bakmaları için halka dağıtır.
Kocakarı da bir hayvan isteyince ona
ölmek üzere olan kötürüm bir at verirler. Kız atı ahırda besleyip
iyileştirerek bir küheylana
dönüştürür. Hicaz’dan dönen
şehzadeye atın yaşadığı
söylenince atı aldırmak için seyisler gönderir ama kimse bu
atı ahırdan çıkaramaz. Şehzade de kendisi
gidip atı görünce, kim baktıysa o ahırdan çıkarsın emrini verir. Kız
evden çıkarak atı uysal bir şekilde
ahırdan alıp getirir. Şehzade ile Mercan kız tekrardan kavuşur ve
evlenirler. Düzenbaz Arap cariyeyi de
atlarla parçalatırlar.
Kaynak:
Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk
Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.