Zümrüdüanka Kuşu
Masal bir
padişahın cesur ve mert olan en küçük oğlunun başından geçen olayları anlatmaktadır.
Bu padişahın bahçesinde yılda bir defa meyve veren bir elma ağacı vardır. Elmalar tam olgunlaşıp kızardığı zaman yedi
başlı bir dev her sene gelip o elmaları yiyip gider Padişah
gözü gibi baktığı
ağacından elma yiyememenin
üzüntüsünü yaşar. Padişahın üç oğlu vardır. En büyük oğlu devi
öldürüp elmaları babasına getirmek için
devin geleceği gece pusuya yatıp bekler. Yedi başlı devi gören en büyük şehzade korkudan olduğu yerde dona kalır. Ertesi yıl
ortanca şehzade de aynı şekilde elmaları
babasına getirmek için yine pusuya yatmış ama o da yedi başlı devi
görünce olduğu yerde dona kalır. Bir
sonraki yıl en küçük şehzade devi öldürüp elmaları babasına getirmek için pusuya yatıp bekler. En küçük şehzade yedi
başlı devi görünce yayını iyice gerip okunu
“Ya Hak” diyerek fırlatır. Ok devin yedi başını birden delerek öteki
yandan çıkar. Her taraf devin kanına
bulanır ve dev inleyerek oradan uzaklaşır. Elmaları toplayıp padişah babasına götüren şehzade, olanı biteni
anlatıp babasından izin alarak ağabeyleri ile
birlikte devin peşine düşer. Kan
izlerini takip ederek bir kuyunun başına gelirler. En küçük şehzade hemen kuyudan aşağı inmek
istese de ağabeyleri izin vermez ve töreye
göre en büyük şehzade aşağı iner. Biraz inince yandım diyerek
kardeşlerinden kendisini yukarı
çekmesini ister. Bu defa ortanca şehzade bu defa aşağı iner o da üşüdüm,
dondum diyerek kardeşlerinden kendisini
yukarı çekmesini ister. Sıra en küçük şehzadeye gelince iki ağabey onun yandım, üşüdüm inlemelerine
aldırış etmeden ipi bırakarak kuyudan
aşağıya indirirler. Kuyuda biraz ilerleyen şehzade üç kapı görür. Birincisinden
girince elinde gergef işleyen güzel bir
kız görür. İkinci kapıdan da girince yine elinde gergef işleyen güzel bir kız görür. Üçüncü kapıdan
girince şehzade diğer kızlardan çok daha güzel, aklını başından alan bir kız
görür. Oracıkta ona vurulup âşık olur. Kız şehzadeyi devin olduğu odaya götürür. Şehzade elindeki
kılıçla devin yedi başını birden keser.
Şehzade üç kızı
da alarak kuyunun
yanına gelip, ağabeylerine
iple kızları yukarı
çekmelerini söyler. İlk iki kızı ağabeylerine verir. Şehzadenin sevdiği
kız ise saçından üç tel çekip ona verir
ve eğer ağabeylerin beni gördükten sonra seni kuyuda bırakmak için ipi keserlerse sen de yere düşmeden bu kılları
birbirine sürt. Daha sonra bir ak koyun ile
bir kara koyun ortaya çıkar eğer ak koyunun üstüne düşersen yerin
üstüne, kara koyunun üstüne düşersen
yerin yedi kat
altına gidersin der.
Kızın dedikleri bir
bir çıkmış. Ağabeyleri kızın güzelliği karşısında
kardeşlerini kıskanarak kuyunun ortasındayken ipi keserler. Şehzade de kılları
birbirine sürter ama kara koyunun üstüne düştüğü için yerin yedi kat dibine gider. İki şehzade kızları
alarak saraya dönüp babalarına kardeşlerini devin öldürdüğünü, kendilerinin de daha sonra devi
öldürdüğü yalanını atarlar. Yerin yedi kat
dibinde bir dünyaya düşen şehzade burada yedi başlı bir ejderhayı
öldürerek bu diyarda yaşayanların suya
kavuşmasını sağlar. Yine bu diyarda yaşayan dev bir yılanı öldürerek Zümrüdüanka
Kuşu’nun yavrularını kurtarır.
Bu iyiliklerine karşılık
Zümrüdüanka Kuşu’nun sırtına
binerek kendi dünyasına geri döner. Şehzade kılık değiştirerek kimsenin onu tanımamasını sağlar. Sarayın bahçesinde
bir iş bulup orda çalışmaya başlar. Sevdiği
kızın kendisine verdiği saç kıllarını birbirine vurur ve ortaya bir
fellah gelir. Onun da yardımıyla
bahçedeki bütün çiçekleri farklı bir kılığa girip, ezerek yerinden
çıkartır. Şehzadenin amacı
kuyudaki kızların onun
yeniden bu dünyaya
geri döndüğünü anlamasıdır.
Saraydaki kızlar da
bunu yapanın ancak
şehzade olduğunu anlayınca
evlenmeyi geciktirmek için
türlü türlü isteklerde
bulunup düğünü geciktirirler. En
sonunda bütün her şey tamam olur ve düğüne başlanır. Küçük şehzade yine fellahın yardımıyla kılık değiştirerek sırasıyla
ağabeylerine cirit meydanında bir ders verir. En sonunda da padişahın huzuruna çıkartılır.
Şehzade padişaha olup biten her şeyi anlatır.
Oğlunun yaşadığına çok
sevinen padişah, ağabeylerine
verilecek cezayı da
küçük şehzadenin seçmesini
emreder. Küçük şehzade diğer iki kızı ağabeylerine verip evlendirir ama sarayın dışında bir konakta yaşamalarını
kararlaştırır. Kendisi de sevdiği kızla kırk
gün kırk gece düğün dernek kurar.
Kaynak:
Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk
Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.