İğci Baba
Masal bir cadı karının kılık değiştirerek üç kız kardeşin evine gidip onları kandırarak mağarasına gelmeye ikna edip onları yemesini ve en küçük kızın başından geçenleri anlatmaktadır. Üç kız kardeşin yaşadığı bir eve bir gün İğci Baba adında bir satıcı gelir. İğci Baba kızlara daha güzel iğleri olduğunu ama bunun için evine gelmeleri gerektiğini söyleyince en büyük kız kardeş ile birlikte yola koyulurlar. Onu kendi mağarasına getirtir. Duvarda asılı insan etlerini ve başlarını gören kız korkudan sesini çıkaramaz. İğci Baba duvardan bir insan eti alıp pişirmesini kıza söyler. Kız da midesi bulanmasına rağmen dediğini yapar. İğci Baba iştahla eti yer bitirir. Kız ise bu eti sevmediğini söyleyip yemeği yemez. İğci Baba da kıza sana parmağımı kesip versem yer misin diye sorunca kız da İğci Babanın bunu yapamayacağını düşünerek tamam der. İğci Baba parmağını kesip kıza verir. Kız korkudan yemiş gibi yaparak sofranın altına atar parmağı. Parmağı yedin mi diye sorunca İğci Baba, kız da evet der. Eğer yemediysen bende seni öldürürüm diyerek parmağına seslenir. Parmak da dile gelerek sofranın altında olduğunu söyleyince İğci Baba kızı kulağından tutarak ortadan ikiye ayırıp duvara asar. Ertesi gün İğci Baba kızların evine gider. Kardeşlerine ablalarını bir şehzade gördü ve çok beğendi onunla evlenip gitti yalanını atar. Ortanca kardeşe de kendisiyle gelirse ona da koca bulacağı vaadinde bulunur. Ortanca kardeş de ona inanıp yola çıkar ama akıbeti aynı kız kardeşininki gibi olur. Sıra son kız kardeşe gelince küçük kız evdeki sarı kedisini de alıp yola koyulur. Mağara duvarında asılı kız kardeşleri gören kız korkudan konuşamaz. İğci Baba küçük kıza kendisine insan eti pişirmesini söyler. Kızda korkudan yapar ama kendisi yemez. İğci Baba ona da parmağını keserek verir. Kız yemiş gibi yaparak parmağı kedisine verir. Kedi bir hamlede parmağı yer. İğci Baba parmağına seslenince parmağı da karanlık bir midede olduğunu söyler. Kendisi gibi insan eti yiyen birini bulduğu için çok mutlu olan İğci Baba kızı çok sever ve yanına alır. Zaman içinde kız da İğci Babaya alışır. Kız ona güzel yemekler pişirerek İğci Babayı insan eti yemekten vazgeçirtir. Bir gün İğci Baba, kıza anahtarlar verir ve bu anahtarların mağaradaki kırk odayı açtığını ama kırk birinci odayı açmaması gerektiğini kıza tembihler. İğci Baba gidince bütün kapıları sırayla açan kız her odada altınlar, elmaslar, mücevherler ve değerli eşyalar bulur. Merakına yenilerek kırk birinci odayı da açar. Odanın tavanında saçlarından asılı bir yiğit vardır. Yiğit, İğci Baba’nın aslında bir cadı olduğunu ve kendisini buraya astığını anlatır. Yiğit, eğer cadının saçından biraz saç çekersen hemen uykuya dalacağını söyler. Kapıları kapatıp İğci Babanın gelmesini bekleyen kız bir bahaneyle saçlarını çeker ve kırk gün sürecek olan bir uykuya dalar İğci Baba. Kız tavanda asılı yiğidi kurtarır ve diğer odalardaki altınları da alarak yiğitle beraber kaçarlar. Uzak diyarlardaki bir kasabaya yerleşip evlenirler. Kırk gün sonra uyanan İğci Baba olan biteni anlar ve intikam almak için bir dilenci derviş kılığına girip bu kızın yaşadığı eve gider. Bir bahane ile eve girip o gece misafiri olur. Kızın kocası bu gelen kişinin cadı karı olduğunu anlar uyumadan nöbet tutmaya başlar. İğci Baba, gece olunca mahalledeki bütün evlere ölü toprağı serperek uyumalarını sağlar. Bir ara uykusuna yenik düşen yiğidin de önüne bir şişe ölü toprağı koyup onu da uykuya daldırır. Uyuyan kızı uyandırıp sopayla dövmeye başlar. Kızın çığlıklarına rağmen yardıma gelen kimsecikler olmaz. O sırada yan duvarlardan biri yarılır ve bir ses yiğidin önündeki şişeyi kırmasını söyler. Kız şişeyi kırınca yiğit uyanır ve cadı karıyı döve döve kemiklerini kırar. Daha sonra ocağa atıp ateşle yakar. Kız ve yiğit yeniden düğün dernek kurup kırk gün kırk gece eğlenirler.
Kaynak:
Tahir Alangu’nun “Billur Köşk Masalları” Adlı Kitabının Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Bakımından İncelenmesi – Hüseyin KUDAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı bekliyoruz.