Translate

Çarşamba, Temmuz 06, 2022

18. Yüzyıl Türk Edebiyatı (Divan-Halk-Tekke/Tasavvuf)

 


18. Yüzyıl Türk Edebiyatı (Divan-Halk-Tekke/Tasavvuf)

18. Yüzyılda Edebiyat

A. 18. Yüzyıl Klasik Şiir (Divan Şiiri):

Kültür ve sanat alanında yeni arayışların görüldüğü bu dönemde farklı anlayışlar meydana gelmişti. Edebiyatdaki mahallîleşme cereyanı sonucu dilde sadeleşme ve millileşme görülmüştü. O dönemdeki usta Divan şâirleri bu hareketi hızlandırmışlardı. Dildeki mahallîleşmenin asıl sebebi İran’la aramızdaki savaşlardı. Bu kavga ve savaşlar sebebiyle Türk şâirlerinin İran şâirlerine olan ilgisi azalmış; bunun sonucunda da yazdıkları eserlerde Farsça’ya fazla itibar etmemişlerdi. Ayrıca İran şiirinde artık eski ustaların yetişemez olması da mahallîleşmedeki başka bir unsurdu.  Bu yüzyılda duru bir üslûb ve anlaşılır bir Türkçe kullanılması önem kazanmıştı. Dildeki bu sadelik sadece şiirde değil, nesirde de kendini göstermişti. Şâirler daha geniş bir kitleye hitap etmek istiyorlardı. Halk şâirleri Divan Edebiyatı nazım şekillerini; divan şâirleri de Halk Edebiyatı nazım şekillerini kullanmaya başlamışlardı. Böylece ortalama bir dil seviyesi meydana gelmişti. Nitekim dönemin büyük şâirlerinden Nedim ve Şeyh Galip hece vezniyle şiirler yazmışlardı. Nedim’in koşma tarzında hece vezniyle yazdığı türküler halka yaklaşma havasının altın meyveleriydi. XVIII. yüzyılda şarkı türüne gösterilen ilgi arttı. Bu dönem şâirleri kaleme aldıkları şarkılarla halkın zevkine hitap etmişlerdi. Bu yüzyılda önemli bir süreç olan Lâle Devri’ndeki yaşantı, gezi ve eğlence yerleri, bayram şenlikleri, halkın bunlara gösterdiği ilgi Divan şiirine de yansımış; Vâsıf ve Nedim gibi ustalar tarafından kaleme alınmıştır. Bu dönem Divan şâirleri, biçim ve muhteva açısından farklılık arz etmemişler; söyleyiş açısından farklılıklar sergilemişlerdir. Halkın gelenek ve göreneklerini, kullandıkları deyimleri, duygularını şiire yansıtmışlardır. 

B. 18. Yüzyılda Halk Şiiri: 

Bu yüzyıl, halk şiirinin en fazla yaygınlaştığı ve İstanbul’un her tabaka insanı tarafından sevilip rağbet edildiği bir dönemdir. Bu yüzyılla ilgili olarak Halk şiiriyle alâkâlı şu özellikleri söylemek mümkündür:

a)Karacaoğlan ve Âşık gibi güçlü ozanlara pek rastlanmaz. Âşıklar daha ziyade Divan şiirine kapılmış şehir ozanları üslûbunun etkisi altındadır. 

b)Ozanlar ve Divan şâirleri arasında yakınlaşmalar meydana gelmeye başlamış ve buna bağlı olarak da farklı nazım türlerinde eserler verilmiştir. 

c)Daha önceki yüzyıllardaki gibi Asker şâir’ler (gâzi ozanlar) görülmemektedir. Bunun nedeni artık fetihlerin ve gazi- şâirlerle irtibat kuran padişahların olmayışıydı.

d)Bu dönemde halk şâirleriyle tekke şâirleri arasında yakınlaşmalar olmuştu.

Çünkü şehirlere dağılan halk şâirleri kendilerine en uygun yer olarak tarikatları bulmuşlardı ve şiirlerine tasavvufun esintilerini yansıtmışlardı.


C. 18.Yüzyıl Tekke Edebiyatı: 

Bu dönem edebiyatıyla ilgili olarak şu noktaları sayabiliriz:

 a)Tekke Edebiyatının en önemli temel kavramları arasında din ve tasavvufu saymak mümkündür. İslâm’ın birtakım hükümleri şiire yansımıştır. Bundan dolayı birçok şâir, divanlarına tevhid ve münacaat gibi bölümler eklemiştir.

b)Tekke Edebiyatı tasavvuf ve tarikatla bağlantılı olduğu için tekke şâirlerinin büyük kısmı tarikatla ilgisi olan insanlardı. Bunların kimisi herhangi bir tarikat çevresinden sıradan kişiler olduğu gibi kimisi de bu çizgiyi belirleyen tarikat şeyhleriydi.

c) Divan şâirlerinin genelde büyük kentlere yerleşmelerine karşın; Tekke şâirleri küçük bölgeleri ve kırsal yerleşim alanlarını seçmişlerdi. Divan şâiri medreseden; diğeri tekkeden gelmekteydi.

 d)Tekke şâirleri hem Divan edebiyatı hem de Halk edebiyatı nazım türlerinde eserler vermişlerdir. Divan tarzında mesnevî ve gazel; Halk tarzında ise koşmayı kullanmışlardır.

e) Dil konusunda da Divan şâirleri gibi ağır bir dil ya da Halk şâirleri gibi sade bir üslûb değil; ikisi arasında orta bir kıvam ortaya koymuşlardır. Şiirleri geniş bir alana yayılmıştır. Bunda; şiirlerinde dînî temanın yer alması ve ilâhilerinin dergâhlarda okunması etkili olmuştur. Bu dönem Tekke şâirleri arasında gördüğümüz önemli isimler şunlardır: Aziz Mahmut Hüdâyi, Bursalı İsmail Hakkı, Hasan Sezâi Efendi, Keşanlı Zâtî, Üsküdarlı Zekâi Mustafa Efendi, Diyarbakırlı Ahmed Mürşidî34, Ravzî, Âşık Said, Âşık Süleyman, Bağdâdî, Derviş Musa, Levnî, Âşık Ahmed, Tanburî Mustafa Çavuş, Seferlioğlu, Âşık Süleyman, Mahdûmî, Reisoğlu,35 Mehmed Nasûhi Efendi, Nureddin Cerrâhi, Balıkesirli Abdullah, Salâhî-i Uşâki, Hâşim Baba, La’lizâde Abdulbâkî.


Kaynak: Perihan Gökpınar - (ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI’NIN MÂRİFETNÂME’SİNDE TASAVVÛFİ HAYAT)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.