Translate

Pazartesi, Kasım 07, 2016

Osmanlı Türkçesinde yönler nasıl ifade ediliyordu?






13. yüzyıldan 20. Yüzyıl başlarına kadar Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Türklerin kullanıldığı dil olarak bilinen Osmanlıca veya bilimsel adıyla Osmanlı Türkçesi, eski dil veya eski Türkçe olarak da isimlendirilse de bugün kullandığımız dilin nüvesi, çekirdeğidir. Eski Anadolu Türkçesinden 19. Yüzyıl sonlarına kadar önemli bir edebi birikime sahip olan Osmanlı Türkçesi; Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları dönemlerinden itibaren başta devlet yönetim ve organlarında kullanılan Farsçadan ve bilim/ilim, dinin dili Arapçadan çok sayıda kelime, kavram, terim, deyim almıştır. Birçok metinde karşımıza çıkan Farsçaya da Arapçadan geçen yön adlarına geçmeden yönler anlamına gelen “cihat” (جهات) kelimesinin Arapça “cihet” kelimesinin çoğulu olduğunu belirtmek gerekir. Yine Arapçadan Farsça ve Türkçeye de geçen  “etraf” kelimesi de yanlar, taraflar, muhit, çevre gibi anlamlara gelmekte ve “taraf”  kelimesinin çoğulu durumundadır. Osmanlıcada yön adları:

Yönler
جهتلر, طرفلر
Cihetler/Taraflar
Garb
غرب
Batı
Şimal
شمال
Kuzey
Cenub
جنوب
Güney
Şark
شرق
Doğu

Eski Türkçe yön isimlerinin cümlede kullanımlarına örnekler:






1. Şimal

Çün Mekke’den çıktı resūl tuttu Ebū Bekr ile yol
Gāh önüne geçerdi ol gözler idi sag u şimāl
Zira Mekke’den çıktı Resul, Ebu Bekir ile yola çıktı. (Ebu Bekir) bazen (Peygamberin) önüne geçerdi (ve) o sağı ve kuzeyi gözlerdi. 

2. Cenub/Cenup
…çünki rūzigār cenūb tarafından deryāyı harekete getüre
Çünkü rüzgar güney tarafından denizi harekete geçire…

3. Şark, Garb/Garp
Şarkı garbı seyridersin subh u şām
Bir iki günde işün olmaz tamām
Doğuyu batıyı gece ve gündüz seyredersin, (senin) işin bir iki günde tamamlanmaz.


Şark (doğu), garb (batı), cenub (güney) ve şimal(kuzey) kelimelerinin cümle içinde kullanımlarına farkıl metinlerden diğer örnekler:

...olmaz ve bir defʿa çıḳan bir dahı çıkan gibi degüldür velakin mendeb halkı gavvaslıga meşgul oldukları ecilden gāh gāh şimāl tarafında... 
...eserleriyle bu hasiyyet ve bu reng ve būy anda zāhir olur çünki rūzigār cenūb tarafından deryāyı harekete getüre ve dahı insāna temettuʿ...
(Risâle-i Cevâhir-Nâme, 16. yy.)
 
(Ayagı yirde başı arşa irmiş
İki ḳanadı şarka garba varmış
Halil-nâme, 15. yy. Mesnevi, 37)

Biri tahtı birisi fevki durur
Biri garbı birisi şarkı durur
İslami-Mesnevi 15. Yüzyıl-Mesnevi

Osmanlı Devleti döneminde ayrıca ara yönler de ana yönlerle tamlama oluşturularak yapılırdı. Ara yönler şu şekilde ifade edilirdi:


cenub-ı şarki (güneydoğu)
cenub-i garbi (güneybatı)
şimal-i garbi (kuzeybatı)
şimal-i şarki (kuzeydoğu





Kaynaklar:
1.   Muhammediye, 15. yy. Hazırlayan: Çelebioğlu, Âmil (1996). Muhammediye. Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. İstanbul, Kaside, 1, Dizinleyen: Mustafa Kılıç
2.     Risâle-i Cevâhir-Nâme, 16. yy. Hazırlayan: Oğuz, Fatma Sabiha Kutlar (2015). Risale-i Cevâhirname, Öncü Kitapevi, Ankara, Diğer, 1, Dizinleyen: Mutlu Melis Özgeriş
3.      Hikâyet-i Fakr-nâme Rivâyet-i Âşık Paşa (Manisa Nüshası), 15. yy. Hazırlayan: Levend, Agâh Sırrı (1988). “Âşık Paşa'nın Bilinmeyen İki Mesnevisi : Fakr-nâme ve Vasf-ı Hal”, TDAY 1953, Ankara, s.205-255, Mesnevi, 1, Dizinleyen: Ayse Erginer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı bekliyoruz.